Hem bu vatana ve bu millete ne kadar menfaatli olduğuna nümune için, Risale-i Nur’un eczalarından olan İktisat Risalesi ve hastalara, imandan gelen yirmi beş devalı risale ve ihtiyarlara, imandan gelen on üç rica ve tesellî risaleleri, bu mübarek milletin yarısından ziyade bir yekûn teşkil eden fakirler, hastalar, ihtiyarlar taifelerine gayet kıymettar bir hazine-i servet ve tiryak ve ziya olduğunu insafla bakan herkes kabul eder kanaatindeyim.

Hem vazife-i tahkikatınıza yardım için derim: Fihriste Risalesi, yirmi senelik risalelerin bir kısmının fihristesidir. İçindeki risalelerin bir kısmının asılları Darü’l-Hikmetten başlar. Fihriste’deki numaralar, telif tertibiyle değildirler. Mesela, Yirmi İkinci Söz, Birinci Sözden daha evvel te’lif edilmiş ve Yirmi İkinci Mektup, Birinci Mektuptan daha evvel yazılmış. Bunlar gibi çok var...

Salisen: İman ilminden ibaret olan Risale-i Nur eczaları, emniyet ve âsâyişi temin ve tesis ederler. Evet, güzel seciyelerin ve iyi hasletlerin menşe ve menbaı olan iman, elbette emniyeti bozmaz, temin eder. İmansızlıktır ki, seciyesizliğiyle emniyeti ihlâl eder.

Hem bunu biliniz ki, yirmi-otuz sene evvel bir gazete gördüm ki, İngilizlerin bir Müstemlekât Nâzırı demiş: “Bu Kur’ân Müslümanların elinde varken biz onlara hakikî hâkim olamayız… Bunun kaldırılmasına ve çürütülmesine çalışmalıyız.” İşte, bu kâfir muannidin bu sözü, otuz senedir nazarımı Avrupa feylesoflarına çevirmiş olduğundan, nefsimden sonra onlarla uğraşıyorum. Dahiliyeye pek bakamıyorum ve dahildeki kusuru, Avrupa’nın hatâsı, ifsadıdır derim. Avrupa feylesoflarına hiddet ediyorum, onları vuruyorum. Felillâhilhamd, Risale-i Nur o muannid kâfirin hülyasını kırdığı gibi, maddiyun, tabiiyun feylesoflarını tam susturur bir vaziyete girmiştir. Dünyada, hangi şekilde olursa olsun, hiçbir hükûmet yoktur ki, kendi memleketinin böyle mübarek mahsulünü ve sarsılmaz bir mâden-i kuvve-i mâneviyesini yasak etsin ve nâşirini mahkûm eylesin! Avrupa’da rahiplerin serbestiyeti gösteriyor ki, hiçbir kanun, târik-i dünya olanlara ve âhirete ve imana kendi kendine çalışanlara ilişmez.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Barla Hayatı / Sonraki Risale: Kastamonu Hayatı
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

âhiret : öteki dünya, öldükten sonraki sonsuz hayat
âsâyiş : düzen, güvenlik
dahiliye : ülke sınırlarının içi
ecza : cüzler, parçalar, bölümler
Felillâhilhamd : “hamd ve övgü Allah’a mahsustur”
feylesof : filozof, felsefe ile uğraşan, felsefeci
fihriste : içindekiler, indeks
hakikî : asıl, gerçek
hâkim : hükmeden, idareci
haslet : huy, özellik, karakter
hazine-i servet : servet hazinesi
hükûmet : idare, yönetim
hülya : hayal
ifsad : bozma
ihlâl : bozma, karıştırma
İktisat Risalesi : Lem’alar adlı eserde yer almaktadır, On Dokuzuncu Lem’a
kâfir : Allah’ı veya Onun kesin olarak emrettiği şeylerden herhangi birini inkâr eden kimse
kıymettar : kıymetli, değerli
maddiyun : materyalistler, her şeyi madde ile açıklamaya çalışanlar
mâden-i kuvve-i mâneviye : manevî kuvvetin, moral gücünün kaynağı
menba : kaynak
menşe : esas, kök
muannid : inatçı, direnen
mübarek : hayırlı, bereketli
Müstemlekât Nâzırı : Sömürgeler Bakanı
nâşir : neşreden, yayan
nazar : bakış, dikkat
nefs : kişinin kendisi
rica : reca, ümit
risale : küçük çaplı kitap; Risale-i Nur’un her bir bölümü
salisen : üçüncü olarak
seciye : karakter, huy
serbestiyet : serbestlik
tabiiyun : tabiatçılar, her şeyin tabiatın tesiriyle meydana geldiğini iddia edenler
taife : grup, topluluk
târik-i dünya : dünyayı terk eden, bırakan
telif : yazma, kaleme alma
temin : sağlama
tertip : düzenleme
tesis : kurma
teşkil : oluşturma, meydana getirme
tiryak : güçlü etkisi olan ilaç
vazife-i tahkikat : araştırma, inceleme görevi
yekûn : bütün, toplam
ziya : ışık
ziyade : çok
Yükleniyor...