Bununla, hem âhiret kardeşlerimin hamiyet-i milliyelerine ilişip aleyhime bir his uyandırmak, hem mahkeme ve adaletinin mahiyetine bütün bütün zıt ve muhalif bir cereyan vermektir. Evet, hâkim ve mahkeme tarafgirlik şâibesinden müberrâ ve gayet bîtarafane bakması birinci şart-ı adalet olduğuna dair binler vukuat-ı tarihiyeden, Hazret-i Ali Radıyallahu Anhın hilâfeti zamanında bir Yahudi ile mahkemede beraber oturmaları ve çok padişahların, âdi adamlar ile mahkeme-i adalette görülmesi gibi çok hadisat-ı tarihiye varken, benim hakkımda bir yabanilik hissini veren ve nazar-ı adaleti şaşırtmak isteyen adamlara derim:

Ey efendiler! Ben herşeyden evvel Müslümanım ve Kürdistan’da dünyaya geldim. Fakat Türklere hizmet ettim ve yüzde doksan dokuz menfaatli hizmetim Türklere olmuş ve en çok hayatım Türkler içinde geçmiş ve en sadık ve en halis kardeşlerim Türklerden çıkmış ve İslâmiyet ordularının en kahramanı Türkler olduğundan, meslek-i Kur’âniyem cihetiyle, her milletten ziyade Türkleri sevmek ve taraftar olmak kudsî hizmetimin muktezası olduğundan, bana Kürt diyen ve kendini milliyetperver gösteren adamların bini kadar Türk milletine hizmet ettiğimi, hakikî ve civanmert bin Türk gençlerini işhad edebilirim.

Hem heyet-i hakimenin ellerinde bulunan otuz-kırk kitabımı, hususan İktisat, İhtiyarlar ve Hastalar risalelerini işhad ediyorum ki, Türk milletinin beşten dört kısmını teşkil eden musibetzede, fakirler ve hastalar ve dindar müttakîler taifelerine bin Türkçü kadar hizmet eden o kitaplar, Kürtlerin ellerinde değil, belki Türk gençlerinin ellerindedirler. Heyet-i hakimenin müsaadesiyle, bizi bu belâya sokan ve hükûmetin mühim bazı erkânını iğfal eden ve milliyetperverlik perdesi altında entrikaları çeviren mülhid zalimlere derim:

Ey efendiler! Benim hakkımda tespit edilmeyen ve tespit edilse dahi bir suç teşkil etmeyen ve suç olsa bile yalnız beni mes’ul eden bir madde yüzünden, kırktan fazla Türkün en kıymettar gençlerini ve en muhterem ihtiyarlarını, büyük bir cinayet işlemişler gibi bu belâya atmak, milliyetperverlik midir?
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Barla Hayatı / Sonraki Risale: Kastamonu Hayatı
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

âdi : basit, sıradan
bîtarafane : tarafsız
cereyan : hareket, akım
cihet : yön, taraf
civanmert : iyiliksever, asil, kahraman
entrika : dalavere, dolap çevirme
erkân : ileri gelen kimseler
hadisat-ı tarihiye : tarihî hadiseler
hakikî : asıl, gerçek
hâkim : yargıç
hâlis : samimi, içten
heyet-i hakime : hakimler kurulu
hilâfet : halifelik; Peygamberimizin vekili olarak Müslümanların din ve dünya işlerinin tedbirini gören genel başkanlık makamı
hizmet-i Kur’âniye : Kur’ân hizmeti
hususan : özellikle
hükûmet : idare, yönetim
iğfal : gaflete düşürerek kandırma, aldatma
İktisat, İhtiyar ve Hastalar risaleleri : sırasıyla On Dokuzuncu, Yirmi Altıncı ve Yirmi Beşinci Lem’alar
işhad : şahit gösterme
kıymettar : kıymetli, değerli
kudsî : her türlü kusur ve noksandan uzak, kutsal
mahiyet : nitelik, özellik
mahkeme-i adalet : adalet mahkemesi
menfaat : fayda, yarar
mes’ul : sorumlu
milliyetperver : milliyetini seven, milliyetçi
muhalif : aykırı, zıt
muhterem : hürmete lâyık, saygıdeğer
mukteza : gereklilik
musibetzede : musibete uğrayan
müberra : arınmış, temiz
mülhid : dinsiz, inkâr eden
müsaade : izin
müttaki : takva ehli; Allah’tan korkan ve Onun emir ve yasaklarına titizlikle uyan
nazar-ı adalet : hadiselere adaletli bir bakış açısıyla yaklaşma
Radıyallahu Anh : “Allah ondan razı olsun”
risale : küçük çaplı kitap; Risale-i Nur’un her bir bölümü
sadık : bağlı, doğru
şâibe : kuşku, şüphe
şart-ı adalet : adalet şartı
taife : grup, topluluk
tarafgirlik : taraftarlık
teşkil : oluşturma, meydana getirme
vukuat-ı tarihiye : tarihî olaylar
yabanilik : yabancı olma
ziyade : çok
Yükleniyor...