Mahkemenin Reis ve Âzâlarından ehemmiyetli bir hakkımı talep ederim.

Şöyle ki: Bu meselede yalnız şahsım medar-ı bahis değil ki, siz beni tebrie etmekle ve hakikat-i hale muttali olmanızla mesele hallolsun. Çünkü, ehl-i ilim ve ehl-i takvânın şahs-ı mânevîsi, bu meselede, nazar-ı millette itham altına girdiği ve hükûmete dahi ehl-i takvâ ve ilme karşı bir emniyetsizlik geldiği ve ehl-i takvâ ve ilim, tehlikeli ve zararlı teşebbüslerden nasıl sakınacağını bilmesi lâzım olduğu için, benim müdafaatımı kendim kaleme aldığım bu son kısmını, herhalde yeni hurufla, matbaa vasıtasıyla intişarını isterim. Tâ ki ehl-i takvâ ve ehl-i ilim, entrikalara kapılmayıp zararlı, tehlikeli teşebbüslere yanaşmasınlar ve hükûmetin şahs-ı mânevisi nazar-ı millette ithamdan kurtulsun. Ve hükûmet dahi, ehl-i ilim hakkında emniyet etsin ve bu anlaşmamazlık ortadan kalksın. Ve hükûmete ve millete ve vatana çok zararlı düşen bu gibi hâdiseler ve anlaşmamazlık daha tekerrür etmesin…

Elhak, bundan dokuz sene evvel Onuncu Söz, sekiz yüz nüsha yayılmasıyla, ehl-i dalâletin kalblerindeki inkâr-ı haşri kalblerinde sıkıştırıp lisanına getirmeye meydan vermedi, ağızlarını tıkadı ve harika burhanlarını gözlerine soktu. Evet, Onuncu Söz, haşir gibi bir rükn-ü azîm, imanın etrafında çelikten zırh oldu, ehl-i dalâleti susturdu. Elbette hükûmet-i Cumhuriye bundan memnun oldu ki, meb’usanın ve valilerin ve büyük memurların ellerinde kemal-i serbestiyetle Onuncu Sözün nüshaları gezdi.

Dört aydan beri, bu hayat-memat meselesinde, hiçbir yerden benim acınacak halim bir mektupla dahi sordurulmadığı ve benim hakkımda halkı tenfir edecek bir surette teşhir etmekle nefret-i âmmeyi aleyhime celb edip bütün bütün teshilât ve muavenetten mahrum kalmış, garip ve kimsesiz halimi tasvir eden, itiraznamemde izah ettiğim bir hikâye:
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Barla Hayatı / Sonraki Risale: Kastamonu Hayatı
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

âzâ : üye
burhan : güçlü delil, kanıt
celb : çekme
ehl-i dalâlet : doğru ve hak yoldan sapmış olanlar, sapkınlar
ehl-i ilim : ilim ehli, âlimler
ehl-i takvâ : takvâ sahipleri
elhak : doğru, gerçek
emniyet : güven
entrika : dalavere, dolap çevirme
hakikat-i hal : işin aslı, gerçeği
haşir : insanın öldükten sonra âhirette tekrar diriltilerek Allah’ın huzurunda toplanması
hayat-memat : ölüm-kalım
huruf : harfler
hükûmet : idare, yönetim
hükûmet-i Cumhuriye : Cumhuriyet hükümeti
inkâr-ı haşr : öldükten sonra dirilmeyi inkâr etme
intişar : yayılma
itirazname : itiraz metni, yazısı
ittiham : suçlama
kemal-i serbestiyet : tam bir serbestlik
lisan : dil
meb’usan : milletvekilleri
medar-ı bahs : bahis sebebi, söz konusu
muavenet : yardımlaşma
muttali : bilme, öğrenme
müdafaat : mahkeme huzurunda yapılan savunmalar
nazar-ı millet : milletin görüşü
nefret-i âmme : umumun, genelin nefreti
nüsha : kopya
reis : başka
rükn-ü azîm : büyük esas, şart
suret : biçim, şekil
şahs-ı mânevî : mânevî şahıs, belli bir ideal ve gaye etrafında bir araya gelen topluluğun oluşturduğu mânevî şahsiyet ve ortak kimlik, tüzel kişilik
talep : isteme, istek
tasvir : zihinlerde canlandıracak şekilde anlatma
tebrie : temizliğini ve suçsuzluğunu ortaya çıkarma
tekerrür : tekrarlanma
tenfir : nefret ettirme
teshilat : kolaylıklar
teşhir : sergileme
Yükleniyor...