Bir zaman, bir padişahın müptelâ olduğu bir hastalığın ilâcı, bir çocuğun kanı imiş. O çocuğun pederi, çocuğu, hâkimin fetvasıyla bir para mukabilinde padişaha vermiş. Çocuk, mecliste ağlamak ve şekvâ yerine gülmüş. Sormuşlar: “Neden istimdad etmiyorsun, şikâyet etmiyorsun, gülüyorsun?”

Demiş ki: “İnsan, musibete giriftar olduğu vakit, evvel pederine, sonra hâkime, sonra padişaha şekva eder. Benim pederim, beni kesilmek için satıyor. İşte, hâkim de ölmekliğime karar veriyor. İşte, padişah benim kanımı istiyor. Bu antika ve pek garip ve şekli çok çirkin ve hiç görülmemiş bu hale karşı, ancak gülmekle mukabele edilir.”

İşte, ey Şükrü Kaya Bey! Biz de o çocuk hükmüne geçtik. Derdimizi, evvel mahallî hükûmetteki valiye, sonra mahkeme adaletine, sonra Dahiliye Vekâletine müracaat edip mazlumiyetimizi beyan ederek zalimlerden bizi kurtarmak için arzıhal etmek mukteza-yı hal iken, gördük ki: En son şekvâmızı dinleyecek Dahiliye Vekilinin hakkımızda kapıldığı asılsız evhamına bir hakikat rengi vermek ve hatâsını örtmek fikriyle hatâsında ısrar etmesi daha büyük bir hatâ olduğunu düşünmediğinden, dûçar olduğu gurur hastalığına, kanımızı isteyerek, bizi asılsız bahanelerle perişan etmek istiyor. Biz de Şükrü Kaya’nın şahsını, Dahiliye Vekili olan Şükrü Kaya Beye şekvâ ediyoruz. HAŞİYE

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

HAŞİYE : Şükrü Kaya’nın ne derece asılsız evhama kapılıp garaz ettiğine delil şudur ki: Benim gibi kimsesiz ve üç-dört biçare arkadaşlarımı mahkemeye vermek için, kendisi, Ankara’dan yüz jandarma ve on beş-yirmi polis beraber alıp, güya Isparta’daki jandarma kuvveti ve bir fırka asker kâfi gelmiyormuş gibi, ortalığa bir dehşet vermesidir. Acaba birtek polisin ve birtek jandarmanın eliyle yapılacak bir vazifeyi, millete iki-üç bin lira zarar verdirip, sonra tahliye edilen biçare masumları Isparta’dan tâ Eskişehir’e beş yüz lira nakliyata sarf ettirmek ve o biçareleri binlerce zararlara uğratmaktan başka, hayat-ı içtimaî arasındaki mevkilerini sarsıntılara duçar etmek gibi mühim hadiseleri icad etmekle, ne derece Dahiliye Vekâletinin tedvirine ve âsâyişi temine ve bu biçare milletin istirahatle çalışmalarına zarar verdiğini gösteriyor. Demek bil’iltizam, hiçten büyük bir hadiseyi icad etmek garazıyla o vaziyeti göstermiş. Habbeyi yüz kubbe yaparak, dahiliyenin en ziyade sükûnete muhtaç olduğu bir zamanda böyle her tarafı sarsacak bir vaziyeti icad etmek ve kanunsuz kanun namına amel etmek, kanunca mühim bir cürüm yaptığını iddia edip, Şükrü Kaya’nın şahsını, Dahiliye Vekili olan Şükrü Kaya Beye şekvâ ediyoruz.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Barla Hayatı / Sonraki Risale: Kastamonu Hayatı
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

amel : iş yapma, davranma
antika : tuhaf
arzıhal etmek : durum bildirmek
âsâyiş : güvenlik, huzur
beyan : açıklama, izah etme
biçare : çaresiz
bil’iltizam : bile bile, özellikle
cürüm : suç, günah
Dahiliye Vekâleti : İçişleri Bakanlığı
Dahiliye Vekili : İçişleri Bakanı
dahiliye : ülke sınırlarının içi
dûçar olma : bir sıkıntı ve zorlukla karşılaşma
duçar : yakalanmış, düşmüş
evham : asılsız ve gerçek dışı kuruntular, şüpheler
evvel : önce
fetva : bir mesele hakkında ehil olan kimse tarafından verilen hüküm
fırka : tümen
garaz : kötü kasıt, kötü niyet
giriftar olma : yakalanma
habbeyi kubbe yapmak : bir şeyi olduğundan çok abartmak
hakikat : gerçek, doğru
hâkim : yargıç
haşiye : dipnot, açıklayıcı not
hayat-ı içtimaî : toplumsal hayat
hükûmet : idare, yönetim
icad : meydana getirme
istimdad : yardım isteme
istirahat : rahatlık, huzur
kâfi : yeterli
mahallî : yerel
mazlumiyet : zulme uğramış olma, suçsuz olma
mevki : konum
mukabele : karşılık verme
mukabil : karşılık
mukteza-yı hal : içinde bulunulan hal ve durumun gerektirdiği şartlar
musibet : belâ, felaket, sıkıntı
müptelâ : tutulmuş, yakalanmış
müracaat : başvurma
nakliyat : taşıma
nam : ad, isim
peder : baba
sarf : kullanma, harcama
serbestiyet : serbestlik, özgürlük
sükûnet : sakinlik, rahatlık
şekvâ : şikayet
tahliye : serbest bırakma
tedvir : idare etme
temin : sağlama
vaziyet : durum
ziyade : fazla
Yükleniyor...