Yalnız bu kadar var ki: “Onuncu Söz” namında haşre dair olan risaleyi, daha yeni harfler çıkmadan evvel tab’ ettirdik. Hükûmetin büyük memurlarının ve meb’uslarının ve valilerinin ellerine geçti; kimse itiraz etmedi. Ondan, sekiz yüz nüsha intişar etti. Onun intişarı münasebetiyle, onun gibi sırf uhrevî ve imanî bir kısım risaleler, kendi kendine, bir kısım insanların eline geçti. Elbette ihtiyarsız, kendi kendine bu intişar, benim hoşuma gitmiş. Ben de bazı hususî mektuplarımda, bu takdirimi teşvik tarzında yazmışım. Bu üç aydır, bu kadar taharriyat-ı amîka neticesinde, koca bir memlekette, on beş-yirmi adamın ellerinde kitaplarımı bulmuşlar. Benim gibi otuz sene telifat ve tedrisatla ömrü geçen bir adamın, yirmi hususî dostunda bazı hususi risaleleri bulunması ne suretle neşriyat olur? O neşriyatla “nasıl bir hedefi takip edebilir?” denilir.

Efendiler! Eğer ben dünyevî veyahut siyasî bir maksadı takip etseydim, bu on sene zarfında, on beş-yirmi değil, yüz bin adamlar ile alâkadarlığım tezahür edecekti. Her neyse, bu noktaya dair son müdafaatımda daha fazla izahat ve tafsilât vardır…

2 فَلاُِمِّهِ السُّدُسُ1 فَلِلذَّكَرِ مِثْلُ حَظِّ اْلاُنْثَيَيْنِ
âyetlerinin, eskiden beri medeniyetin itirazına karşı bütün tefsirlerde bulunan bir hakikat gayet kat’î ve şüphesiz bir cevab-ı ilmî, iddianamede benim aleyhimde nasıl istimal edilebilir?

İddianamede, yine Fihristeden naklen, “huruf-u Kur’âniye ve zikriyenin tercümeleri yerlerini tutmadıkları” medar-ı tenkit beyan ediliyor. Bu mesele, sekiz sene mukaddem olmuş bir meseledir ve hiçbir itiraz kabul etmez bir hakikat i ilmiyedir. Ondan hayli zaman sonra, bu zamanın bazı mukteziyatına göre tercüme edilmesinin hükûmetçe kabulü, ne suretle o hakikat-ı ilmiyeyi aleyhime çevirir?

Mescidimizin kapanması münasebetiyle, dört noktadan ibaret, bana vahşiyane zulmeden nahiye müdürüyle birkaç arkadaşı ve kaza kaymakamının, şahıslarına ve memuriyetlerinin su-i istimallerine karşı bir şekvânamedir ki, o risaleyi kimseye vermedim. Çünkü hiç kimsede bulunmamıştır…

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : “Erkeğe iki kız hissesi vardır.” Nisâ Sûresi, 4:176.
2 : “Annenin hakkı yine altıda birdir.” Nisâ Sûresi, 4:11.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Barla Hayatı / Sonraki Risale: Kastamonu Hayatı
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

alâkadarlık : ilgili ve bağlantılı olma
beyan : açıklama
câzibedar : çekici
cevab-ı ilmî : ilmî cevap
dünyevî : dünya hayatıyla bağlantılı
hakikat-i ilmiye : ilmî hakikat, gerçek
haşr : yeniden diriliş; insanların öldükten sonra tekrar diriltilip Allah‘ın huzurunda toplanması
huruf-u Kur’âniye ve zikriye : Kur’ân’da ve zikirlerde yer alan harfler
hükûmet : idare, yönetim
iddianame : iddia yazısı; savcının, yapılan soruşturmalar neticesinde tutuklu hakkındaki suçlamalarını bildirmek üzere mahkemeye sunduğu yazı
ihtiyarsız : irade dışı, istemeyerek
intişar : yayılma
istifade : faydalanma, yararlanma
istimal : kullanma
izahat : izahlar, açıklamalar
kat’î : kesin olarak
kaza : ilçe
mahallî : yerli
meb’us : milletvekili
medar-ı tenkit : tenkit sebebi ve gerekçesi
mukaddem : evvel, önce
mukteziyât : bir şeyi gerekli kılan sebepler
müdafaat : mahkeme huzurunda yapılan savunmalar
münasebetiyle : sebebiyle, dolayısıyla
nahiye : bucak
naklen : nakil yoluyla, aktararak
nam : ad
neşriyat : yayma, yayınlama
risale : küçük çaplı kitap; Risale-i Nur’un her bir bölümü
suret : biçim, şekil
tab’ ettirme : matbaada bastırma
tafsilât : ayrıntılar
taharriyat-ı amîka : çok ince ve derinden yapılan araştırmalar
tedrisat : dersler verme
telifat : kitaplar yazma
teşvik : şevklendirme, cesaretlendirme
tezahür : görünme, ortaya çıkma
uhrevî : âhirete dair, âhiretle ilgili
vahşiyane : vahşice, korkunç bir şekilde
zarfında : içinde
Yükleniyor...