Biz Türkler, seyyidleri kesretle içinde bulunan ve necip kavm-i Arap olan sizlere ve sizin ecdadlarınız olan sahabe-i güzîne, Allah namına, Peygamber-i Zîşan hesabına sonsuz bir sevgiyi ve nihayetsiz bir hürmeti daima kalbimizde, ruhumuzda besliyoruz ve yaşatıyoruz. O âli Peygamber-i Zîşan için ve Onun âli dini için, başta ruhumuz ve herşeyimizi fedaya hazırız.

Cenab-ı Hakkın lûtf-u kereminden büyük bir ümit ile yalvarıp istiyoruz ki, sevgili Üstadımız Bediüzzaman Hazretlerinin verdikleri haber-i beşaretle, Türk ve Arap iki hakikî kardeş millet, inşaallah yakın bir âtide ittihad edecek. Ve o ittihad sayesinde, o müthiş düşmanların Müslümanlar içine saçtıkları fesat tohumları kendi yüzlerine atılacak. Ve zincirler altında inleyen dört yüz milyon Müslümanlık, yeniden hayat-ı kudsiye-i İslâmiye ile, nev-i beşerin başına geçip, sulh ve müsalemet-i umumiyeyi temin edecek, inşaallah.

Risale-i Nur’un âciz bir şakirdi
Hüsrev
• • •
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Afyon Hayatı
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

âciz : güçsüz, elinden bir şey gelmeyen anlamına gelen ve bir inanç ve bir tevazu ifadesi olarak kullanılan söz
âti : gelecek
âli : yüce, yüksek
âlî : yüce, yüksek
azim : gayret, kararlılık
burhan : güçlü ve sarsılmaz delil
Cenâb-ı Hak : Hakkın ta kendisi olan sonsuz şeref ve yücelik sahibi Allah
ecdad : atalar, cedler
feylesof : filozof, felsefe ile uğraşan, felsefeci
füyuzat-ı İlâhiye : İlâhi lütuf, feyiz ve bereketler
hakikat-i haşriye : haşir gerçeği; öldükten sonra yeniden diriltilip Allah’ın huzurunda toplanma gerçeği
hayr-ı beşaret : hayırlı müjde, müjdeli haber
hazmetme : sindirme, kabullenme
hazret : saygıdeğer (saygı ve yüceltme maksadıyla kullanılan bir ifade)
heyhat : yazık, çok yazık
hürmet : saygı
icra etme : uygulama, tatbik etme
iltifat : teveccüh, yönelme, lütuf
inayet-i İlâhiye : Allah’ın inâyeti, yardımı
iştiyak : aşırı arzu, istek, özlem
ittihad : birleşme
kavm-i Arap : Arap kavmi, milleti
kesret : çokluk
Lûtf u kerem : kerem ve lütuf; Cenâb-ı Hakkın lütuf, bağış, yardım ve ikramı
mazhar : erişme, nail olma
mazhar : görünme yeri, ayna
medar-ı iftihar : iftihar vesilesi, övünç kaynağı
muahede : antlaşma
müellif : telif eden, yazan
necip : soyu temiz, nesli pak olan kimse, asil
nihayetsiz : sınırsız, sonsuz
Peygamber-i Zîşan : yüksek şan ve şeref sahibi olan peygamber, Hz. Muhammed (a.s.m.)
Ravza-i Mutahhara : Peygamber Efendimizin (a.s.m.) kabri ile minberi arasındaki şerefli alan, Peygamber Mescidinin inşa edildiği ilk saha
risalet-i Muhammediye (a.s.m.) : Hz. Muhammed’in (a.s.m.) peygamberliği
sahabe-i güzîn : Peygamberimizi (a.s.m.) dünya gözüyle görüp onun yolundan giden Müslümanlar, seçkin sahabeler
sebeb-i hilkat : yaratılış sebebi
seyyid : Resul-i Ekrem Efendimizin (a.s.m.) mübarek torunu Hz. Hüseyin’in (r.a.) soyundan gelen kimse
suret : şekil, biçim
şenaat : kötülük, alçaklık, çirkinlik
tahammül : katlanma, dayanma
tefsir-i Kur’ân : Kur’ân tefsiri; Kur’ân-ı Kerimi mânâ bakımından açıklayan, yorumlayan eser, kitap
Üstad Bediüzzaman : Bediüzzaman Said Nursî
vahdaniyet-i İlâhiye : Allah’ın birliği, ortağı ve benzerinin olmayışı
yar : dost, sevgili
fesat : bozgunculuk
hayat-ı kudsiye-i İslâmiye : İslâmiyetin tesis ettiği kutsal hayat
inşaallah : Allah izin verirse
ittihad : birleşme
nev-i beşer : insanlar, insanlık
sulh ve müsalemet-i umumiye : genel barış ve huzur
şakirt : talebe, öğrenci
temin : sağlama
Yükleniyor...