En mu’dil meselelerde, zekâsının kudret ve azameti kendisini gösterir. Daima işleyen ve düşünen bir kafa. Nakillerle pek meşgul değil. Onun rehberi yalnız Kur’ân. Bütün feyiz ve zekâ kaynağı bu. Bütün o lem’alar, doğrudan doğruya bu kaynaktan nebean ediyor. Bir müçtehid, bir imam kadar rey sahibi. Kalbi bir Sahabî kadar imanla dolu. Ruhunda Ömer’in şehameti var. Yirminci asırda Devr-i Saadeti nefsinde yaşatan bir mü’min. Bütün hedefi iman ve Kur’ân.

İslâmın gayetü’l-gayesi olan “Tevhid” ve “Allah’a” iman esası, onun ve Risale-i Nur’un en büyük umdesidir. Devr-i Saadette, Müslümanlığın ilk kuruluş zamanlarında olsaydı, Hazret-i Peygamber, Kâbe’deki putların parçalanması vazifesini ona verirdi. Şirke ve putperestliğe o derece düşmandır.

Mücahede ile gönüllerde iman ve Kur’ân hakikatlerini yerleştirmek için geçen uzun, bir asra yakın bir ömür. Fazilet ve şehametle geçen bir ömür. Harp meydanlarında, mücahitlerin önünde, kılınç elinde, dim dik ayakta düşmana saldıran bir kahraman. Esarette, düşman kumandanına karşı koyan bir kahraman. İdam sehpasında, düşman kumandanını düşündüren, insafa getiren bir kahraman.

Millet ve memleket için canını vermekten zerre kadar çekinmeyen bir fedaî. Fitnenin, bozgunculuğun en müthiş düşmanı. Milletin menfaati için, her türlü zulme, işkenceye tahammül ediyor. Ona zulmedenlere beddua bile etmez. Onu zindanlara atanlara, ancak salâh ve iman temenni eder. Gaye uğrunda ölüm, onun için basit birşeydir.

Kendisi bir çanak çorba, bir bardak su, bir lokma ekmekle tagaddî eder. Elbisesi pek basit ve fakiranedir. Beyaz Amerikan bezinden pamuklu bir hırka. Çamaşırını kirlenmeden değiştirir ve temizletir. Temizliğe fevkalâde itina eder. Kâğıt parayı tutmaz ve üstünde taşımaz. Mâmelek namına dünyada hiçbir şeyi yok. Kendi için yaşamaz, cemiyet için yaşar.

Yapısı ufak tefektir; fakat heybetlidir, haşmetlidir. Gözleri birer şems-i tâban gibi nur saçar. Bakışları şâhânedir. Maddeten, belki dünyanın en fakir adamıdır, fakat mâneviyat âleminin sultanıdır.

Seksen küsur senenin âlâmı yüzünde bir buruşuk yapamamış, yalnız saçlarını ağartmıştır. Rengi pembe beyazdır. Sakalı yoktur. Bir delikanlı kadar zindedir.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Afyon Hayatı
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

âlâm : elemler, acılar
beddua : kötü dua; bir kimseye belâ gelmesi için yapılan dua
cemiyet : topluluk, toplum
Devr-i Saadet : mutluluk devri, Peygamber Efendimizin (a.s.m.) yaşadığı asır
esaret : esirlik, tutsaklık
fakirâne : muhtaç bir şekilde
fazilet : üstünlük, erdem
fedaî : canını esirgemeyen, bir gaye uğruna değerli şeylerini vermeye hazır bulunan
feyiz : ilim, irfan, mânevi gıda
fitne : ahlâkta ve toplum düzeninde azgınlık ve bozgunculuk; baştan çıkarma
gayetü’l-gaye : gayelerin gayesi, son noktası, esas hedef
harp : savaş
küsur : fazla, aşkın
lem’a : parıltı
mâmelek : dünyalık, sahip olunan şeyler
mâneviyat : mânevî âleme ait olan
mücahede : cihat etme, din uğrunda çaba harcama
mücahid : cihat eden, din uğrunda çaba harcayan
müçtehid : âyet ve hadîsler başta olmak üzere diğer dinî delillerden hüküm çıkarma bilgi ve kàbiliyetine sahip olan
nakil : başkalarından bir şeyi aktarma, iletme
nebean etme : çıkma, kaynama
nefsinde : içinde, ruhunda
putperestlik : putlara tapmak
rey : görüş
sahabî : Hz. Peygamber’i (a.s.m.) dünya gözüyle gören ve onun yolundan giden Müslüman
salâh : iyilik, iyileşme, düzelme
şehâmet : akıl ve zekâ ile beraber olan yiğitlik, kahramanlık
şems-i tâbân : parlak, parlayan güneş
şirk : Allah’a ortak koşma
tagaddî : gıdalanma, beslenme
tahammül : katlanma, dayanma
temenni : arzu, dileme, isteme
tevhid : birleme, Allah’ı bir olarak bilme ve her şeyi bir olan Allah'a verme
umde : ana ilke, prensip
zerre kadar : çok az miktar
zinde : dinç, diri
Yükleniyor...