Evet, İslâm için bu kadar acıklı bir feragate katlanmaya razı olan mücahidleri, Erhamürrâhimîn olan Allahü Zü’l-Kerem Tealâ ve Tekaddes Hazretleri bırakır mı? O fedaî kulunu lütuf ve kereminden, inayet ve merhametinden mahrum etmek, şânına -hâşâ- yakışır mı?

İşte, Bediüzzaman, bu müstesna tecellînin en parlak misalidir. Bütün ömrü boyunca mücerred yaşadı. Dünyanın bütün meşru lezzetlerinden tamamen mahrum kaldı. Bir yuva kurmak ve orada mes’ut bir aile hayatı geçirmek sevdasına düşmeye vakit ve fırsat bulamadı. Fakat Cenâb-ı Hak kendisine öyle şeyler ihsan etti ki, fâni kalemlerle tarif olunamayacak kadar muazzam ve muhteşemdir.

Bugün dünyada hangi bir aile reisi, mânen Bediüzzaman Hazretleri kadar mes’uttur? Hangi bir baba milyonlarla evlâda sahip olmuştur? Hem de nasıl evlâtlar!.. Ve hangi bir üstad bu kadar talebe yetiştirebilmiştir?

Bu kudsî ve ruhî rabıta, biiznillâhi teâlâ, dünyalar durdukça duracak ve nurdan bir sel halinde ebediyetlere kadar akıp gidecektir. Çünkü bu İlâhî dâvâ, Kur’ân-ı Kerîmin nur deryasında tebellür eden bir varlık olduğu gibi, Kur’ân’dan doğmuş ve Kur’ân’la beraber yaşayacaktır...

Şefkat ve merhameti:

Büyük üstad, hak ve hakikati tâ çocukluğunda bulmuştu. Kalbinin feryadını ve ruhunun münâcâtını dinlemek için mağaralara kapandığı günlerde bile ibadet ve taatten, tefekkür ve murakabelerden, feyiz ve huzur almanın zevkine ermiş olan bir ârif-i billâh idi.

Lâkin, karanlık gece dalgalarını andıran korkunç küfür ve ilhad kâbusunun Müslüman dünyasını ve dolayısıyla memleketimizi kaplamak üzere olduğu o tehlikeli günlerde, yatağından fırlayan bir arslan gibi, yanardağları andıran bir kükreyişle cihad meydanına atıldı.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Sonraki Risale: Giriş
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

aile reisi : ailenin başı, baba
Allahü Zü’l-Kerem Tealâ ve Tekaddes Hazretleri : Sonsuz cömertlik, yücelik sahibi, her türlü eksiklik ve noksanlıktan münezzeh ve mukaddes olan Allah
ârif-i billâh : Allah’ı tanıyan, bilen; manevî mertebelerin en üst seviyesi olan mârifetullah derecesine ulaşan
biiznillâh teâlâ : Yüce Allah’ın izni ile
Cenâb-ı Hak : Hakkın ta kendisi olan, sonsuz şeref ve azamet sahibi yüce Allah
cihad : mücadele, din uğrunda çaba harcama
derya : deniz
ebediyet : sonsuzluk
Erhamü’r-Râhimîn : merhametlilerin en merhametlisi olan Allah
fâni : geçici, ölümlü
fedaî : davası ve inançları uğruna canını feda eden
feragat : hakkından isteyerek vaz geçme, affetme
feyiz : manevî kaynaklardan gelen ilham; bolluk, bereket
hakikat : gerçek, doğru
ihsan etme : bağışlama, ikram etme
ilhad : dinsizlik, inkâr
inayet : lütuf, iyilik, yardım
kerem : cömertlik, ikram, yardım
kudsî : her türlü kusur ve noksandan uzak, mukaddes
küfür : inanmama, kabul etmeme
lâkin : ancak
lütûf : iyilik, ihsan, bağış
mânen : mânevî yönden
mes’ut : mutlu
meşru : helâl, dine uygun
muazzam : büyük
mukaddes : her türlü çirkinlikten ve eksiklikten arınmış, kutsal
murakabe : nefsini kontrol altına alma, Allah tarafından sürekli gözetlendiğine inanma
mücahid : cihad eden, din uğrunda çaba harcayan
mücerred : evlenmemiş olan, bekâr
münâcât : Allah’a yalvarma, yakarma
müstesna : seçkin, benzeri olmayan
rabıta : bağ
ruhî : ruhla ilgili, ruhtan gelen
şefkat : acıma, merhamet
taat : Allah’ın emirlerine uyma, yasaklarından kaçınma
tebellür etme : billurlaşma; kristaller gibi parıldama
tecellî : belirme, yansıma
tefekkür : Allah’ı tanımayı sonuç verecek şekilde varlıklar üzerinde düşünme
Üstad : bir ilim ve san’at alanında bilgi ve söz sahibi olan âlim; Bediüzzaman Said Nursî
Yükleniyor...