Lügatler :
acz : âcizlik, güçsüzlük
âlem-i İslâm : İslâm dünyası
aşk-ı hakikat : hakikat sevgisi
avam : halk tabakası, sıradan insanlar
el-hubbu fillah : Allah için sevmek
ene : ben, benlik
esefâ : ne yazık ki
ezhan : zihinler
fakr : fakirlik
fukara : fakirler, yoksullar
galebe çalmak : üstün gelmek, mağlup edip üstünlük sağlamak
gaye-i hayal : hayal edilen gaye, maksat
gaye-i hayalden tenasi ve nisyan olma : hayal edilen gayeyi ve maksadı unutmuş görünme ve unutma
hâkim olma : egemen olma, hükmedici ve belirleyici olma
hasıl olmak : meydana gelmek
havas : zenginler ve yöneticiler gibi üst tabakalarda bulunan seçkinler, ileri kademelerde bulunan kimseler
ihsan : bağış, ikram, lütuf
ihtilâf : anlaşmazlık, uyuşmazlık, ayrılık
ihtilâfat : ayrılıklar, anlaşmazlıklar, uyuşmazlıklar
ittihad : birleşme
mağlûp olma : yenilme
mahviyet : alçak gönüllülük
makasıd-ı âliye : yüce gayeler, ulvî maksatlar
maksad-ı âli : yüce maksat, ulvî gaye
mecrâ : yol, kanal
mehâsin : güzellikler, iyilikler
müncer olma : sonuç verme, bir noktaya sürüklenip dayanma
müttefekun aleyh : üzerinde ittifak edilmiş, üzerinde görüş birliği olan
müttefik : ittifak etmiş, birleşmiş
namuskârane : namusluca, namuslu insanlara yakışır şekilde
nazar etmek : bakmak
nev’ : çeşit, tür
peşkeş edilme : yaranmak amacıyla uygunsuz olarak verilme
râcih gelme : üstün gelme, ağır basma
sahih : doğru, güvenilir
sebeb-i merhamet : acıma, merhamet sebebi
sebeb-i tevazu : alçakgönüllülük sebebi
seyyiat : günahlar, kötülükler
seyyie : kötülük, günah
şedit : şiddetli
tabur : dört bölükten kurulan, bir binbaşının komutasındaki asker birliği
tâdil etme : düzeltme, giderme
tahakküm : baskı ve zorbalık
taksim edilmek : bölüştürülmek
tarik-i tefehhüm : anlama yolu, kavrayış yöntemi
tarz-ı telâkki : anlayış tarzı
tefavüt : farklılık
teferruat : ana esaslardan olmayan tali meseleler, ayrıntılar
tekebbür : büyüklenme, gururlanma
vahdet : birlik
vuzuh : açıklık
zaruriyât-ı diniye : inanılması ve uyulması zorunlu olan dinî hükümler; dinen inanılması zorunlu olan imanî meseleler ve uyulması zorunlu olan emir ve yasaklar
acip : acayip, tuhaf
adalet-i Kur’âniye : Kur’ân’a ait adalet, Kur’ân adaleti
bidayet-i inkılâb : inkılâbın başı, 1908’de yapılan inkılâbın ilk günleri
Cündüp : bir kişi adı
damar-ı zulüm : zulüm damarı
dest-i kader : kader eli
düstur-u âdilâne : adaletli düstur, kanun, yasa
elîm : acı veren, üzücü
fıtrat-ı insan : insanın fıtratı, tabiatı, yaratılışı
geda : köle
hevâ : faydasız ve gelip geçici arzular
içtimâi sistem : sosyal sistem, toplumsal düzen
kavanin-i kader : kader kanunları
kavl-i meşhur : meşhur söz
kısas : bir suç işleyenin kanun tarafından aynı şekilde cezalandırılması
lisân-ı hâl : hâl dili
maksud : kast edilen, hedeflenen şey
mâtem : yas
mecrâ : akıntı yatağı, akıntı yeri
mezra : tarla
muntabık : uygun
musibet : belâ, dert, felâket
muvakkat : geçici
müstehak : hak etmiş, lâyık
neşvünemâ : büyüyüp gelişme
secayâ-yı hasene : güzel karakterler, ahlâk ve huylar
sevâb-ı âhiret : âhirette verilecek mükâfat
sukut : alçalış, düşüş
şah : padişah, hükümdar
şeriat : Allah tarafından bildirilen kanun ve hükümler, İslâmiyet
şeriat-ı fıtriye : Allah’ın yaratılışa koyduğu, bütün varlıkların tabi olduğu kanun
tabaka-i avam : halk tabakası
tarik-i gayr-ı meşru : yasal olmayan yol
temâyülât-ı şerriye : kötülüğe duyulan eğilimler, meyiller
tilâvet : okuma