MEHMED KESKİN (BARLALI BERBER)

On Altıncı Lem’a’nın Birinci Haşiyesi Şöyledir:

"(Haşiye): Ciddî bir mes'eleye vesile olabilecek bir latife: Dünkü gün sabahleyin bir dostumun damadı Mehmed yanıma geldi. Mesrurane, beşaretkârane dedi ki: 'Senin bir kitabını Isparta'da tab'etmişler, çoklar okuyorlar.' Ben dedim: 'O, yasak olan tab' değil, belki müstensihle bazı nüshalar alınmış ki hükûmet ona bir şey demez.' Hem dedim: 'Sakın bunu senin dostun olan iki münafığa söyleme. Onlar böyle bir şey arıyorlar ki, bahane etsinler.' İşte kardeşlerim, bu adam çendan bir dostumun damadıdır; o münasebetle benim de ahbabım sayılır. Fakat berberlik münasebetiyle vicdansız muallim ve münafık müdürün dostudur. Orada kardeşlerimizden birisi bilmeyerek öyle söylemiş. İyi oldu ki, en evvel geldi, bana haber verdi. Ben de tenbih ettim, fenalığın önü alındı. Ve teksir makinası binler nüshaları bu perde altında neşretti." (bk. Lem’alar, On Altıncı Lem'a, Haşiye, s. 105)

Haşiyede adı geçen berber, Mehmed Keskin’dir. Mehmed Keskin, Bediüzzaman Hazretlerinin Barla’da bulunduğu 1927-1934 yılları arasında bu kasabada berberlik yapıyordu. Hz. Üstad’ın, bir tedbiri vesilesiyle bu haşiyenin yazıldığı anlaşılmaktadır. Mehmed Keskin Ağabey 1915 Barla doğumlu olup, 1972 senesinde yine Barla’da vefat etmiştir. Mezarı Barla Kabristan’ındadır.

Bediüzzaman’ın ilgili haşiyede "dostum" diye andığı zat ise, Barla’ya sürgün geldiği ilk günlerde, evinde bir hafta kadar misafir kaldığı -medreseyle bitişik- Yokuşbaşı Camii İmamı Muhacir Hafız Ahmet’tir. Berber Mehmed Keskin, Muhacir Hafız Ahmed’in kızı Saniye hanımla evlidir. Barlalı Hacı Bahri Çağlar’ın da bacanağıdır.

Berber Mehmed Keskin’in, kayınpederi Muhacir Hafız Ahmed’in ve bacanağı Bahri Çağlar’ın isimleri Emirdağ Lâhikası’nda üç yerde geçmektedir. Şöyle ki:

“Bahri ve evlâdları üç Asâ-yı Musa yazdıklarını şimdi haber aldım. Muhacir Hâfız Ahmed ile Barla'da kardeşlerimizin hesabına hem Kâzım'ın, hem berber Mehmed'in ciddî hâlisane mektubları Lâhika'ya girmeğe hak kazandılar ve Bahri'nin güzel manzumesi, küçük bir Medrese-i Nuriye hesabına tam girebilir. ...”

“Hem Muhacir Hâfız Ahmed'i, hem bana, hem Nurlara alâka ve sadakat noktasında Nurların birinci talebesi ve fedakâr bir naşiri kalben hissetmiştim. Hâlbuki kalemle hizmete muvaffak olamadı. Çok defa o gaybî hissimi tahattur ederdim. Sonra birden hem oğlu Kâzım, hem damadı Bahri, hem diğer damadı berber Mehmed ondan his ve ümid ettiğim metinane hizmeti fevkalâde bir alâka ve sadakatla tam tamına yerine getirmeye, çalışmaya başladılar. Hattâ hafideleri dahi masum şakirdler içine girmişler. Umuma selâm.” Said Nursî (Emirdağ Lâhikası-I, 107. Mektup, s. 165)

“...ve Berber Mehmed ise, kayınpederi merhum Muhacir Hâfız Ahmed bedeline ve Barla'daki Nur şakirdleri namına yanıma geldiler. Hakikaten ben Barla'ya ve o zamana gitmiş kadar sevindim. Mâşâallah Barla, birinci medrese-i Nuriye olduğunu hissetmeğe başlamış. Ciddî bir intibah, bir alâkadarlık gösteriliyor...” (Emirdağ Lahikası-I, 171. Mektup, s. 229)

Merhum Berber Mehmed Kesin Ağabeyimizi göremedik. Hiç çocukları olmadığı için şimdilik bir fotoğrafını da bulamadık. Kendisini görüp konuşamadık, ama onu iyi tanıyan ve sıkça görüşen 1941 Barla doğumlu Tevfik Demirel Ağabeyi bulduk. Tevfik Ağabey, Berber Mehmet’i bize şöyle anlattı:

ÜSTAD: “BENİM VE MEHMED’İN HASTALIĞI RİSALE-İ NUR’LA ALAKALIDIR”

Barlalı Mehmed Kesin Ağabeyin adı, On Altıncı Lem'anın Birinci Haşiyesinde geçer. Barla’da berberdi. Dükkânı Camii Kebir Mahallesi’ndeydi. Evi de dükkânının yanındaydı. Üstad’ımızın 1953 yılından sonra ara sıra kaldığı medrese de bu mahallededir.

Berber Mehmed Ağabey ile iyi tanışır, iyi görüşürdüm. Sonradan (1954) felç olmuştu. Vefatına kadar on sekiz sene felçli kaldı, konuşamıyordu, bastonla zor zahmet yürüyebiliyordu. On sekiz sene, dünya kelamı konuşamadı, ama fütursuz ezan okuyabiliyordu. O felçli haliyle cebinden Risale-i Nur’u hiç eksik etmezdi. Yanına vardığımızda hemen cebinden bir risale çıkartır, oku diye bize verirdi. Bacanağı Bahri Çağlar Ağabey, Hz. Üstad’ın o ihtar haşiyesini bazen Mehmed Ağabeye okuyuverirdi, kırılırdı. Bana kasdi okudun diye üzülürdü. Hassastı... Çok sadıktı... Üstad’ın, Barla’da 1953’den sonra ara sıra kaldığı dersanede, hiç dünya kelamı etmeden saatlerce ders okuturdu bize.

Muhacir Hafız Ahmed’in kızı Saniye yenge, Berber Mehmed Ağabeyin hanımıydı. Saniye yenge de halis bir nur talebesidir. Çocukları olmadı. Barlalı Nurcu kadınlar hep onların evlerine giderdi. Mehmed Ağabeyin vefatından sonra Saniye yenge beni çağırdı: “Tevfik, dayın sana göstermedi, ama bu Üstad’ın sırt kaşıyacağıdır.” dedi ve bana verdi.

Berber Mehmed Keskin Ağabey 1972 senesinde vefat etti. Mezarı Barla kabristanındadır. Sungur Ağabey cenazesinde bir mektup okumuştu. O mektupta Üstad Hazretleri: “Benim ve Mehmed’in hastalığı Risale-i Nur’la alakalıdır.” diyor. Sonradan Sungur Ağabeye o mektubu sordum. “Kardeşim, o mektupları gördün mü?” dedi. Kaybetmiş... Gayr-i münteşir mektuptu...

(bk. Ömer ÖZCAN, Ağabeyler Anlatıyor-VIII)

Kategorileri:
M
Okunma sayısı : 2.255
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yükleniyor...