84. Öğrencileri diyorlar ki: “Bediüzzaman, Risale-i Nur’un şahsı manevisi ile yalnız bir devleti değil, dünya yüzündeki milletlerin idaresi ona verilse, onları selamet ve saadet içinde idare edecek bir iktidar ve inayete maliktir.”
Değerli Kardeşimiz;
Burada çok şey söylenebilir. Ancak kısaca Bediüzzaman Hazretlerinin zalimlere hitaben haykırdığı şu sözlerini nazara vermekle yetineceğiz. Bu sözler yukarıdaki ifadelerin tartışmasız bir hakikat olduğunun açık göstergesidir:
“Beraetimizden sonra Denizli'de beni tarassudla taciz edenlere ve büyük âmirlerine ve polis müdürüyle müfettişlere dedim: Risale-i Nur'un kabil-i inkâr olmayan bir kerametidir ki; yirmi sene mazlumiyet hayatımda, yüzer risale ve mektublarımda ve binler şakirdlerde hiçbir cereyan, hiçbir cem'iyet ile ve dâhilî ve haricî hiçbir komite ile hiçbir vesika, hiçbir alâka, dokuz ay tedkikatta bulunmamasıdır. Hiçbir fikrin ve tedbirin haddi midir ki, bu hârika vaziyeti versin.”
“Birtek adamın, birkaç senedeki mahrem esrarı meydana çıksa, elbette onu mes'ul ve mahcub edecek yirmi madde bulunacak. Madem hakikat budur; ya diyeceksiniz ki: ‘Pek hârika ve mağlub olmaz bir deha bu işi çeviriyor.’ veya diyeceksiniz: ‘Gayet inayetkârane bir hıfz-ı İlahîdir.’ Elbette böyle bir deha ile mübareze etmek hatadır, millete ve vatana büyük bir zarardır. Ve böyle bir hıfz-ı İlahî ve inayet-i Rabbaniyeye karşı gelmek; firavunane bir temerrüddür.”(1)
(1) bk. Şualar, On İkinci Şua, s.289
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü