Kur’ân, şek ve şüphelere mahal değildir. Sizin şüpheleriniz, ancak kalblerinizin hastalığından ve tabiatınızın sekametinden neş’et ediyor.” Evet, gözleri hasta olan, güneşin ziyasını inkâr eder; ağzı acı olan, tatlı suya acı der. {İşaratü'l-İ'caz}
Türkçe 1920x1200
İçerikler
Ahmed İbnu Hanbel’in Müsned’inde Hafsa validemizden (r. anhâ) rivayet edilmiştir: “Dört şey var ki, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) (yaşadığı müddetçe) hiç bırakmadı: Aşûra orucu, Her aydan üç gün (oruç), Zilhicce’den on gün (oruç), Sabah namazından önce iki rek’at. Kütüb-i Sitte
Hep birlikte Allah’ın ipine (Kur’an’a) sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin. Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Hani sizler birbirinize düşmanlar idiniz de O, kalplerinizi birleştirmişti. İşte O’nun bu nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz. Yine siz, bir ateş çukurunun tam kenarında idiniz de O sizi oradan kurtarmıştı. İşte Allah size ayetlerini böyle apaçık bildiriyor ki, doğru yola eresiniz. Ali İmran-103.
İman edip hicret eden ve Allah yolunda cihad edenler ve (muhacirleri) barındırıp (onlara) yardım edenler var ya; işte onlar gerçek mü’minlerdir. Onlar için bir bağışlanma ve bol bir rızık vardır. Enfâl Sûresi - 74
Üç şey vardır ki, onlar kimde bulunursa, Yüce Allah onu her yönüyle himâyesi altına alır ve onu Cennetine koyar Zayıfa merhamet, Anne babaya şefkat, Emri altındakilere iyilik. Hadisi Şerif Meali - Camiü’s-Sağir - 3416
Kötü sözler söylemeden ve günah işlemeden hacceden, anasından doğduğu gündeki gibi günahsız olarak (memleketine) döner. Hadis-i Şerif Meali - Buhârî
Hiç bir kul, kurban günü, Allah indinde kan akıtmaktan daha sevimli bir iş yapamaz. Zîra, kesilen hayvan, kıyamet günü boynuzlarıyla, kıllarıyla, sınnaklarıyla gelecektir. Hayvanın kanı yere düşmezden önce Allah indinde yüce bir mevkiye ulaşır. Öyle ise, onu gönül hoşluğu ile ifâ edin. Tirmizî, İbn-i Mâce
Kâinat bir şeceredir. Anâsır onun dallarıdır. Nebatat yapraklarıdır. Hayvanat onun çiçekleridir. Bu semerelerden en ziyadar, nurlu, ahsen, ekrem, eşref, eltaf Seyyid-ül Enbiyâ vel Mürselîn, İmâm-ül Müttakîn, Habîb-i Rabb-ül Âlemîn, Hazret-i Muhammed'dir.
Şimdi kuşlara bak: Onların söyleşmeleri ve cıvıldaşmaları bir Sâni-i Hakîmin intak ve söyletmesi olduğuna delil-i kat’î ise, hayret verir bir tarzda birbirine o seslerle müdavele-i hissiyat ve ifade-i maksat etmeleridir. (Sözler)
Allah sizin görünüşünüze, malınıza, mülkünüze bakmaz; yalnızca kalplerinize ve amellerinize bakar. (Müslim, Birr ve Sıla, 34.)
Evet, bir incir çekirdeğinden koca bir incir ağacını ve ince bir sap ile koca bir kavunu bağlayıp çıkaran kudrete hiçbir şey ağır gelmez. Mesnevi-i Nuriye
Allah yolunda öldürülenleri sakın ölü sanmayın. Bilakis onlar diridirler; Rableri yanında rızıklara mazhar olmaktadırlar. (Al-i İmran 169)
Sivrisineğin gözünü halk eden, güneşi dahi o halk etmiştir. (Mesnevi-i Nuriye)
Evet, herbir nebâtın çiçek açması zamanında ve sünbül vermesi ânında, tebessümkârâne mânevî tekellümleri hengâmındaki tesbihleri, kendileri gibi güzel ve zâhirdir. (Sözler)
Elimizde Nur var, topuz yok. Nur kimseyi incitmez, ışığıyla okşar. (Kastamonu Lâhikası)
Elveda Ya Şehr-i Ramazan Evet, Ramazan-ı Şerifte güya âlem-i İslâm bir mescid hükmüne geçiyor. Öyle bir mescid ki, milyonlarla hâfızlar, o mescid-i ekberin köşelerinde o Kur’ân’ı, o hitab-ı semâvîyi arzlılara işittiriyorlar. (Mektubat)
Hem madem muntazam bir fiil fâilsiz olmaz, Mânidar bir kitap kâtipsiz olmaz, San’atlı bir nakış Nakkâşsız olmaz. Elbette, şu kâinatı dolduran ef’âl-i hakîmânenin bir fâili ve yeryüzünün mevsim be mevsim tazelenen hayretfezâ nukuşlarının,mânidar mektubatının bir kâtibi, bir Nakkâşı vardır. (Sözler)
Ramazan ayına bu ismin verilmesinin sebebi, günahları yakıp erittiği içindir. Hadisi Şerif Meali - Camiü’s-Sağir - 2596
Ramazan ayının başı rahmet, ortası mağfiret, sonu ise Cehennem ateşinden kurtuluştur... Hadis-i Şerif Meali-Camiu'us-Sağir
Kâfirlere hazırlanan bir ateşten sakınınız ki, odunu, insanlar ile taşlardır. (Bakara Sûresi, 2:24.)
Ey kendini insan bilen insan! Kendini oku. Yoksa hayvan ve câmid hükmünde insan olmak ihtimali var. (Sözler)
Çekirdeği yapan, onun üstünde ağacı o yapar. Ve ağacı yapan, onun üstünde meyveleri dahi o icad eder. Lem'alar
Kendisine âyetlerimizden bir kısmını gösterelim diye kulunu (Muhammed'i) bir gece mescid-i Haram'dan çevresini bereketlendirdiğimiz mescid-i Aksa'ya götüren Allah'ın şanı yücedir. Hiç şüphesiz o, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir. (İsrâ Sûresi, 1. âyet)
Pederine isyan eden ve onu rencide eden, insan bozması bir canavardır. (Sözler)
Şüphesiz ki Allah Takvâya sarılanlarla, iyilik yapan ve iyi kullukkta bulunanlarla beraberdir. Nahl Sûresi, 16.128.
Allahım! Receb'i ve Şâban'ı hakkımızda hayırlı ve mübarek kıl, bizi Ramazan'a ulaştır. (Camiü's-sağir,2/90)
Her cemâl ve kemâl sahibi kendi cemâl ve kemâlini görmek ve göstermek ister. (Sözler)
İnsan, kâinatın ekser envâına muhtaç ve alâkadardır. İhtiyâcâtı âlemin her tarafına dağılmış; arzuları ebede kadar uzanmış. Bir çiçeği istediği gibi, koca bir baharı da ister. Bir bahçeyi arzu ettiği gibi, ebedî Cenneti de arzu eder. Bir dostunu görmeye müştak olduğu gibi, Cemîl-i Zülcelâli de görmeye müştaktır. Sözler | Yirmi Üçüncü Söz
Seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik. (Enbiya Suresi, 107)
Gül ve çiçeklerin yüzlerini güzelleştiren Zât, nasıl o güzel yüzlere arılardan, bülbüllerden istihsan âşıkları icad etmesin? Ve güzellerin güzel yüzlerinde güzelliği yaratan, elbette o güzelliğe müştakları da yaratır. Mesnevi-i Nuriye | Zerre
O zât-ı mübarek, öyle bir Zâtın memuru ve şakirdidir ki, herşey Onun nazarında ve tasarrufundadır. Ve bütün envâ-ı kâinat ve bütün zamanlar Onun taht-ı emrindedir. Defter-i kebirinde herşey yazılıdır; istediği zaman talebesine bildirir ve gösterir. Demek, Muhammed-i Arabî Aleyhissalâtü Vesselâm, Üstâd-ı Ezelîsinden ders alır, öyle ders verir. (Mektubat)
Şimdi bak Allah'ın rahmet eserlerine: Yeryüzünü ölümünün ardından nasıl diriltiyor. Bunu yapan, elbette ölüleri de öylece diriltecektir; O herşeye hakkıyla kâdirdir. (Rum Sûresi: 50)
Bana ‘Sen şuna buna niçin sataştın?’ diyorlar. Farkında değilim. Karşımda müthiş bir yangın var; alevleri göklere yükseliyor. İçinde evlâdım yanıyor, imanım tutuşmuş yanıyor. O yangını söndürmeye, imanımı kurtarmaya koşuyorum. Yolda birisi beni kösteklemek istemiş de, ayağım ona çarpmış; ne ehemmiyeti var? O müthiş yangın karşısında bu küçük hâdise bir kıymet ifade eder mi? Dar düşünceler, dar görüşler!.. Tarihçe-i Hayat
Şu devlet-i İslâmiye yirmi-otuz milyon iken, bütün Avrupa'nın büyük devletlerine karşı hayatını ve mevcudiyetini muhafaza ettiren, şu devletin ordusundaki nur-u Kur'andan gelen şu fikirdir: ""Ben ölsem şehidim, öldürsem gaziyim. (Mektubat)
İnsanın, hususen Müslüman'ın tahassüngahı ve bir nevi cenneti ve küçük dünyası, aile hayatıdır (Lem'alar)
Ey Rabbim! Bana gerçekten zarar dokundu. Sen ise merhametlilerin en merhametlisisin. Enbiyâ Sûresi, 21:83.
Âlem-i İslâm milletleri Arabın metanetinden ders almışlar. İnşaallah, yine Araplar ye’si bırakıp, İslâmiyetin kahraman ordusu olan Türklerle hakikî bir tesânüd ve ittifak ile el ele verip Kur’ân’ın bayrağını dünyanın her tarafında ilân edeceklerdir. (Tarihçe-i Hayat)
Senden başka ilâh yoktur. Seni her türlü noksandan tenzih ederim. Gerçekten ben kendine zulmedenlerden oldum. (Enbiyâ Sûresi, 21:87)
Dua ve tevekkül, meyelan-ı hayra büyük bir kuvvet verir. {Sözler}
Eğer dünya mücessem bir zîhayat farz edilirse, o nur onun ruhu olur. Eğer büyük bir insan tasavvur edilirse, o nur onun aklı olur. Eğer pek güzel şaşaalı bir cennet bahçesi tahayyül edilirse, nur-u Muhammedî onun andelîbi olur. (Mesnevi-i Nuriye)
Dünya ve âhirette ebedî ve daimî süruru isteyen, îman dairesindeki terbiye-i Muhammediye'yi (a.s.m.) kendine rehber etmek gerektir. {Sözler}
Yâ Erhamerrâhimîn! Resul-i Ekremin (a.s.m.) hürmetine, bizi onun şefaatine mazhar ve sünnetinin ittibaına muvaffak ve dâr-ı saadette onun âl ve ashâbına komşu eyle! Âmin, âmin, âmin. (Şualar)
Hususan yavrular gayet nazdar, nazenin bir surette beslenmeleriyle ve heveslerinin ve arzularının tatmini cihetiyle, senin inayetinin gayet şirin cemaline hadsiz işaretler ederler. {Sözler}
Bir saray gibi şu âlemin, bir şehir gibi şu memleketin tek bir ustası vardır. Ve o usta, her şeyi idare eden yalnız odur. Hiçbir cihetle noksaniyeti yoktur. Bize görünmeyen o usta, bizi ve her şeyi görür ve seslerini işitir. Bütün işleri mucize ve harikadır. Bütün bu gördüğümüz ve dillerini bilmediğimiz şu mahlûklar onun memurlarıdır. (Sözler)
Kalb-i kâinattaki şu hakikî muhabbet ve aşk, bir Mahbub-u Ezelî'yi gösterir. {Sözler}
İhtiyarlık bana ihtar etti ki, Gündüz nasıl şu siyah bir kabre tebeddül etti, dünya siyah kefenini giydi; öyle de, senin ömrünün gündüzü de geceye ve dünya gündüzü de berzah gecesine ve hayatın yazı dahi ölümün kış gecesine inkılâp edeceğini kalbimin kulağına söyledi. (Lem'alar)
Nakkaş-ı Ezelî, gözümüzün önünde, kışın beyaz sayfasını çevirip, bahar ve yaz yeşil yaprağını açıp, rûy-i arzın sayfasında üç yüz binden ziyâde envâı, kudret ve kader kalemiyle ahsen-i sûret üzere yazar; birbiri içinde birbirine karışmaz. Beraber yazar; birbirine mâni olmaz. Teşkilce, sûretçe birbirinden ayrı, hiç şaşırtmaz; yanlış yazmaz. {Sözler}
Her kim Aşura Gününde ailesine ve ev halkına ikramda bulunursa, Cenab-ı Hak da senenin tamamında onun rızkına bereket ve genişlik ihsan eder. Hadisi Şerif Meali - (et-Tergîb ve'l-Terhib 2/116)