Yirmi İkinci Pencere

İçerikler


  1. Otuz Üçüncü Söz'ün Yirmi İkinci Pencere'sini başındaki ayetlerle izah eder misiniz?

  2. "Arzın evvel-i hilkatine bakıyoruz ki, mayi haline gelen bir madde-i seyyaleden taş ve taştan toprak halk edilmiş. Mayi kalsaydı, kabil-i sükna olmazdı." İzah eder misiniz?

  3. "Sonra, tabaka-i türabiye, dağlar direği üzerine atılmış, ta içindeki dâhilî inkılâplardan gelen zelzeleler, dağlarla teneffüs edip, zemini hareketinden ve vazifesinden şaşırtmasın..." Dağları esas alarak zikredilen yaradılış hikmetlerini açar mısınız?

  4. "Tabaka-i türabiye, dağlar direği üzerine atılmış." Bu ifadeyi açıklayabilir misiniz? Burada Bediüzzaman Hazretleri bizlere ne demek istemiş?

  5. "Hangi tesadüf şu acaib-i masnuatla dolu sefine-i Rabbaniyeyi bir meşher-i acaip yaparak, yirmi dört bin sene bir mesafede bir senede süratle çevirip..." Dünyamızın 24.000 senelik bir mesafede gezdirilmesi; ne manaya gelmektedir ve nasıl anlaşılmalıdır?

  6. "Hem zeminin yüzündeki acip sanatlara bak: Anasırlar ne derece hikmetle tavzif edilmişler. Bir Kadir-i Hakîm'in emriyle zemin yüzündeki Rahman misafirlerine nasıl güzel bakıyorlar, hizmetlerine koşuyorlar..." Devamıyla izah eder misiniz?

  7. "Hem acib ve garib sanatlar içinde rengârenk acib hikmetli zemin yüzünün simasındaki bu nakışlı çizgilere bak!" cümlesindeki "nakışlı çizgilerdeki hikmet" ne olabilir, açıklayabilir misiniz?

  8. "Elhasıl: Yüzü, acaib-i sanata bir meşher ve garaib-i mahlûkata bir mahşer ve kafile-i mevcudata bir memer ve sufuf-u ibadına bir mescid ve makar olan zemin, bütün kâinatın kalbi hükmünde olduğundan..." Burayı tabirlerle izah eder misiniz?

Yükleniyor...