30. "Hucurat suresi 2. ayet, Kasas suresi 20. ayet ve Zümer suresi 1. ayetleri de Said Nursi’nin talebeleri tarafından, Risale-i Nur’a işaret ediyor, diye yorumlanmıştır."

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

Hucurat sûresi 2. ayetin yorumuna gelen itiraza cevabımız:

Bu yorum, Bediüzzaman’ın bir talebesinin, kendi hissiyatını anlatan bir yorumudur. Bu yorumun İslam dini ile çelişen bir tarafı da yoktur. İslam tarihi boyunca, Müslümanlar daima, büyük tanıdıkları kimselerin yanında seslerini kısarak konuşmuşlardır. Bu gelenek, söz konusu ayetten kaynaklanmış olabilir. Baştan sonra hak ve hakikati anlatan, veraset-i nübüvvet noktasında Hz. Peygamber (asm)’in sünnetini ihya eden, Kur’an’ın üstadlığında irşad görevini yapan Risale-i Nur Küllliyatı için,“Efendimizin sünnetinden ve hadislerinden süzülmüştür.” manasına gelen ifadenin, yani, “Risale-i Nur Hazreti Muhammed (asm)'in sesinden başka bir şey olmadığı…” ifadesinin vurgulanmasında ne gibi bir sakınca, bir yanlış olabilir?

Kasas sûresi 20. ayetin yorumuna gelen anlamsız itiraza cevabımız:

Yine Nur talebelerinden birinin hissiyatını yansıtan bu yorumun nasıl çarpıtıldığına bakalım:

Kur’an’ın aynı ifadeyle tarih içerisinde tekerrür eden pek çok hadiselere işaret edebileceği hususu, muhakkik İslam alimleri tarafından kabul edilmekte ve fiilen eserlerinde yer almaktadır. İslam hilafet merkezi olan Osmanlı devletinin mirası üzerine kurulmuş Türkiye’deki materyalist felsefi düşüncelerin belini kıran, âdeta Firavunların saraylarında Musaları yetiştiren Risasle-i Nur eserlerinin müellifi Bediüzzaman Hazretlerinin hayat hikâyesinin en önemli iki nirengi noktası olan, Şark’ın uzak bir şehrinden ve daha sonra da Rusya’nın esir kampından harika bir şekilde İstanbul’a gelmesi, Müslümanları hem manen hem maddeten öldürmeye teşebbüs eden emperyalist güçlerin başları olan İngilizlerin yüzüne tüküren “Hutuvat-ı Sitte” adında bir eseri neşretmesi ve daha sonra da bir Şark vilayeti olan Van’dan -kader-i ilahînin tensibiyle- yine Müslümanların “toplumsal dinsizlik projesiyle” Türk halkının öldürülmesine karşı çıkması ve bunu önlemesi, onun bu ayetin işaretine layık olduğunun göstergesidir. Bugün Risale-i Nur hareketinin bütün İslam âleminin, belki dünyanın çehresini değiştirecek bir seviyede seyretmesi, bu işaretin doğruluğunu daha da pekiştirmektedir.

Zümer sûresi 1. ayetin yorumuna gelen anlamsız itiraza cevabımız:

Kur’an’ın bir ifadesi pek çok gerçeğe bakıyor. Kur’an sadece Asr-ı saadet için değil, kıyamete kadar gelen bütün insanlar içindir. Nitekim:

- Fatiha sûresinin son ayetinde yer alan “gazaba uğramış ve doğru yoldan sapmış olanlar”ın Yahudi ve Hristiyanlar olduğu hadiste ifade edilmiştir. Ancak bütün İslam âlimleri, bunların sadece Yahudi ve Hristiyanlara değil, o zihniyette olan herkes ve her kesim için geçerli olduğunu belirtmişlerdir.

- Keza, Tebbet sûresi açıkça Ebu Leheb için söz konusu olduğu halde, bu sûrenin Kur’an’da yer almasının bir hikmeti de, bu sûrenin Ebu Leheb zihniyetinde olan herkes için geçerli olmasıdır.

Rum sûresinin gaybî haberi, açıkça Rum/Bizans ve Sasanîler için söz konusu olduğu halde, İslam âlimleri, bunu Hz. Ömer (ra)’in, Salahaddin-i Eyyubî’nin Kudüs’ü fethetmelerine, hatta İstanbul’un fethine de işaret ettiğini belirtmişlerdir. Ve bunu ebced hesabıyla kanıtlamaya çalışmışlardır.

Kural olarak Kur’an’da iyi veya kötü bir misal sadece o günkü muhataplar için değil, kıyamete kadar gelen bütün insanlar için söz konusudur. Bu sebepledir ki, İslam âlimleri şu kuralı kabul etmişler:

“Bir ayetin nüzul sebebinin hususi olması, manasının umumi olmasına engel değildir.”

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Okunma sayısı : 4.246
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

BENZER SORULAR

Yükleniyor...