44. “Bazı veliler geçmişi ve geleceği çok açık bilebildikleri halde, neden geleceğe dair haberleri açıkça söylemek yerine, işaretle veriyorlar.” diye sorulan bir soruya, Bediüzzaman’ın cevabına itiraz
Değerli Kardeşimiz;
Kişilerin üslubu, şahsi kapasitelerinin bir yansımasıdır. Herkes kapasitesine göre konuşur. Bediüzzaman Hazretleri. “Göklerde ve yerde Allah’tan başka kimse gaybı bilemez.” manasına gelen Kur’an’ın ifadelerini şöyle anlamıştır:
“Hiç kimse bağımsız olarak, Allah’ın bildirmediği bir gayb konusunda söz sahibi değildir. Allah’ın vahiyle bildirdiği peygamberler, bu gaybı açıkça ilan etmek zorunda olmalarına mukabil, rüya ve ilham yoluyla bildirdiği veliler ise, bu gaybı açıkça ilan etmemekle yükümlüdür. Yani, onlar için -lüzum olmadığı sürece- bu gaybı başkasına açmaları yasaktır. İşte veliler bu zımni yasaktan ötürü, istikbale ait gaybi haberler verirken açıktan değil, işaret yolunu tercih ediyorlar.”(1)
Bu incelikleri kavrayamayanlar, kabahati kendilerinde aramalıdır.
Nitekim, Mutezile ve bir kısım Harici zihniyetliler dışında, Ehl-i sünnet alimlerinin ittifakıyla velilerin kerametleri vardır.
“O bütün gaybı bilir. Fakat gayplarını kimseye açmaz. Ancak, bildirmeyi dilediği bir elçiye bildirir.”(Cin, 72/26-27)
mealindeki ayeti tefsir eden (bir Mutezilî olan Zemahşeri’den başka) hemen hemen bütün müfessirler, “bu ayet velilerin kerametlerinin olmadığını göstermez”demişlerdir.(2)
Dipnotlar:
(1) bk. Sikke-i Tasdik-i Gaybi, Sekizinci Şua.
(2) Misal olarak bk. Razî, Beydavî, Nesefî, Hazin, Bursavî, Alusî, Kasımî, Şevkanî, İbn Aşur, ilgili ayetin tefsiri
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü