88. “O zaman o insaflı, adaletli zatlar bizi beraat ettirdiler, adliyenin adaletini gösterdiler.” Said Nursi’nin, tağuti sistemin mahkemelerini adaletli olarak vasıflandırıp övdüğünü görmekteyiz...
Oysa, mutlak adalet, sadece Allah’ın kanunları ile hüküm veren mahkemelerde olur…
Değerli Kardeşimiz;
Bu yaklaşım, koyu bir cehaletten gelmiyorsa, Harici zihniyetinin klasik bir örneğidir. Hariciler, Hazreti Ali (ra), hakem seçimine rıza gösterdiği için, “Hükmü veren ancak Allah’tır.” dediler ve onu küfür ile ittiham ederek öldürülmesi gerektiğine karar verdiler.
Burada da aynı zihniyetin sözlerini görüyoruz. Hâlbuki, bunlar bilmez ki, adaletin dini yoktur. Adalet kimden gelirse gelsin adalettir. Hatta bir Müslüman hâkim, şeriat mahkemesinde zulüm yapabildiği gibi, bir gayri müslim, medeni bir mahkemede adalet edebilir. Çünkü, her zalim karar gayri İslamî olduğu gibi, her âdil karar -zımnen de olsa- İslamî bir karardır.
“Ey iman edenler! Haktan yana olup var gücünüzle ve bütün işlerinizde adaleti gerçekleştirin ve adalet numunesi şahitler olun. Bir topluluğa karşı, içinizde beslediğiniz kin ve öfke, sizi adaletsizliğe sürüklemesin. Âdil davranın, takvâya en uygun hareket budur. Allah’a karşı gelmekten sakının. Çünkü Allah yaptığınız her şeyden haberdardır.” (Maide, 5/ 8)
mealindeki ayette Müslümanların da -heva ve heveslerine uyarak- haksız ve adaletsiz bir karara varabileceklerini göstermektedir.
Diğer yandan, ön yargının meydana getirdiği basiret körlüğü vardır bu iddiada... Çünkü Üstad Hazretleri burada mahkemelerin değil, mahkemede bulunan ve hakkında adil karar veren hâkimlerin adaletli olduklarını belirtiyor. “O zaman o insaflı, adaletli zatlar bizi beraat ettirdiler, adliyenin adaletini gösterdiler.” ifadesi bu konuda çok açıktır.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar