"Ağaçlara bak, gör ki; onlar yerlerinde mütevekkilane durdukları için, rızıkları hareket ederek onlara koşup gelmektedir. Fakat hayvanat ise, harisane rızık peşinde koştuklarından, onların rızıkları yerinde sabit durur." İzah eder misiniz?
- Paragrafı zahir olarak baktığımızda sanki tevekkül ağaçların yaptığı vaziyet anlaşılıyor, insan ve hayvanatın rızık peşinde koşması hareket etmesi çalışması ise kanaat etmemek olarak anlaşılıyor, halbuki biliyoruz ki çift sürmek rahmet kapısını çalmak, tevekkül ise sebeplere riayet edip neticeyi ALLAH dan bilmek, zaten. Bu noktadan nasıl birleştirme yapabiliriz bu iki noktayı?
Değerli Kardeşimiz;
"Ey kardeş bil ki! Rivayette gelmiş ki: “İnsan, rızık için harisane hareket ettikçe, onun rızkı kendi yerinde durup, ona doğru gelmiyor. Fakat eğer kanaatkârane durup yerinde beklese, onun rızkı ona doğru hareket etmeye başlıyor.” İşte bu hadîs-i şerif ise, elhak geniş bir hakikatın lemaatındandır. Evet ağaçlara bak, gör ki; onlar yerlerinde mütevekkilane durdukları için, rızıkları hareket ederek onlara koşup gelmektedir. Fakat hayvanat ise, harîsane rızık peşinde koştuklarından, onların rızıkları yerinde sabit durur ve kökü üstünde göğerir kalır."(1)
Hırs, sebeplere müracaat ettikten sonra gelen neticeye kanaat etmemek, az bulmak, yetinmemek anlamına geliyor. Bu açıdan bakıldığında, salt sebeplere müracaat etmek hırs anlamına gelmez. Çünkü sebeplere müracaat etmek âdetullahın bir gereğidir. Allah’ın hem sebeplere müracaat etmeyi mecburi kılması hem de bunu çirkin sayması mizana ve hikmete uygun değildir.
Mesela, bir çiftçi güzelce tarlasını sürdü, ekti, ilaçladı, bütün gerekli sebepleri yerine getirdi, ama kaldırdığı hasattan memnun olmayarak daha fazla para kazanma hırsı ile kumar, toto, loto oynadı. Hatta daha da ileri giderek komşusunun ambarındaki hububatı çalmaya yeltendi. İşte çiftçinin bu vaziyeti hırs ve kanaat etmemek oluyor.
Çiftçi kaldırdığı mahsule kanaat edip şükretse idi, onun bütün çalışması ve sebeplere müracaat etmesi birer ibadet olarak kayda geçecekti. Hırs öyle çirkin bir şey ki meşru ve helal olan çalışma ve çabanı da yakıyor.
Neticeye kanaat edip tevekkül ve şükür içinde yaşayan canlıların rızıkları hem bereketlenir hem de kolaylaşır ki, bu kainatta ilahi bir kanundur. Bitkilerin, şakirlerin vaziyetleri bu ilahi kanunun fiili birer levhaları hükmündedirler.
“Fakat hayvanat ise, harisane rızık peşinde koştuklarından, onların rızıkları yerinde sabit durur ve kökü üstünde göğerir kalır.”
Hem bu ifadede rızık peşinde koşmak değil, rızık peşinde hırs ile koşmak çirkin ve olumsuz olarak gösteriliyor. Dikkat edilirse hayvanlardan da munis ve latif olanlar, ot gibi rızıklarını çok rahatlıkla elde ederken, canlı yemeleri fıtraten haram olan canavarların hırsla rızık peşinde koşmaları, rızıklarının önlerinden kaçmalarına vesile olmaktadır.
1) bk. Mesnevi-i Nuriye, (trc. Badıllı).
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü