Dinden uzak yaşayan bazı insanlara muhabbet beslemek, dinimize ters olmayan düşüncelerinden faydalanmak uygun olur mu?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

"Her bâtıl bir mesleğin herbir ciheti bâtıl olmak lâzım olmadığı gibi, herbir hak mesleğin dahi herbir ciheti hak olmak lâzım değildir."(1)

"Fena ve fâni bir adamın, güzel ve bâki şöyle bir sözü var:

'Zulmün topu var, güllesi var, kal'ası varsa,
Hakkın da bükülmez kolu, dönmez yüzü vardır.'
"(2)

Üstad'ın yukarıda vermiş olduğumuz ifadeleri, meseleye ışık tutar mahiyettedir. Yani hak ve hakikat kimin elinde olursa olsun, alınmasında bir mahsur yoktur. Garb’ın faydalı sanatlarını, ilmî keşiflerini, fen ve teknik sahasındaki gelişmelerini almak elbette ki elzemdir. Nitekim Peygamber Efendimiz (sav) şöyle buyurmuştur: “İlim Çin’de de olsa gidip alınız.

Lakin avam insanlar hakikat ile hakikati taşıyanı ayıramadıkları için, bazen hakikatin hatırına, hakikatsiz adamı hak zanneder, başka yanlışları onda görse hak bilebilir. Bu sebeple avam insanların hakikati doğru kaynaklardan öğrenmesi çok mühimdir.

Ama hakikat ile hakikati taşıyan kişileri birbirinden ayıracak ferasete ve ilme sahip birisi için, böyle bir kayıt yoktur. Yani münevver bir Müslüman âlim, her hakikati herkesten alabilir, bunun bir mahsuru yoktur. Nitekim Üstad Hazretleri az da olsa bunun misallerini Risale-i Nurlarda göstermiştir. Yüzmesini bilmeyen için denize girmek yasaktır, mahzurludur ama, yüzmesini bilen için caizdir, helaldir.

Diğer bir husus; avam ise insanlara hitap ederken mümkün mertebe batılı tasvir etmemek gerekir. Zira avam insanlar mümeyyiz olmadıkları için, hakikatin yanında batılı da alıp cebine koyabilirler. Bu sebeple onlara hakikatler anlatılırken, batıl şeyler tasvir edilmemelidir, hatta kaynak da verilmemelidir.

Muhabbet sanatkâra değil, de sanata olursa bunun bir zararı yoktur. Zira sanat ile sanatkâr farklıdır. Kur’an, dinsiz birisine muhabbeti yasaklamış; ama dinsiz birisinin güzel bir iş ya da sanatından istifade etmeye bir yasak koymamıştır. Bu sebeple biz şahıslara değil, onlardan sadır olan işlere bakmalıyız. Şayet bu işleri güzelse alınır, değilse alınmaz. Ölçü bu şekildedir.

Üstad Hazretleri bu hakikati şu şekilde izah ediyor:

"Sual: Yahudi ve Nasara ile muhabbetten Kur’ân’da nehiy vardır. لاَ تَتَّخِذُوا الْيَهُودَ وَالنَّصَارٰى اَوْلِيَآء Bununla beraber nasıl dost olunuz dersiniz?"

"Cevap: Evvelâ: Delil kat’iyyü’l-metîn olduğu gibi, kat’iyyü’d-delâlet olmak gerektir. Hâlbuki tevil ve ihtimalin mecâli vardır. Zira, nehy-i Kur’ânî âmm değildir, mutlaktır; mutlak ise, takyid olunabilir. Zaman bir büyük müfessirdir; kaydını izhar etse, itiraz olunmaz. Hem de hüküm müştak üzerine olsa, me’haz-ı iştikakı, illet-i hüküm gösterir. Demek bu nehiy, Yahudi ve Nasara ile Yahudiyet ve Nasraniyet olan âyineleri hasebiyledir."

"Hem de bir adam zâtı için sevilmez. Belki muhabbet, sıfat veya san’atı içindir."

"Öyleyse her bir Müslümanın her bir sıfatı Müslüman olması lâzım olmadığı gibi, her bir kâfirin dahi bütün sıfat ve san’atları kâfir olmak lâzım gelmez. Binaenaleyh, Müslüman olan bir sıfatı veya bir san’atı, istihsan etmekle iktibas etmek neden câiz olmasın? Ehl-i kitaptan bir haremin olsa elbette seveceksin!"(3)

Tenbih: Bazen sanata olan muhabbet, sanatkâra sirayet edip, sanatkârın yasaklanmış yönlerine de bulaşabiliyor. Bilhassa avam insanlarda bu çok iltibas edilir. Buna dikkat etmek gerekir.

Dipnotlar:

(1) bk. Mektubat, Yirmi Sekizinci Mektup, Altıncı Risâle Olan Altıncı Mesele
(2) bk. a.g.e., On Altıncı Mektup'un Zeyli.
(3) bk. Münâzarat, Sualler ve Cevaplar.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Kategorileri:
Okunma sayısı : 4.389
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

BENZER SORULAR

Yükleniyor...