"Eskiden nasıl Ahrarlar iki defa başa geçtiği halde, az bir zamanda onları devirdiler." Tarihi hadiselerle izah eder misiniz?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

"Demokratlara bir nokta-i istinaddır. Fakat Demokrata karşı eski partinin müfrit ve mason veya komünist manasını taşıyan kısmı, iki müthiş darbeyi Demokratlara vurmaya hazırlanıyorlar.

Eskiden nasıl Ahrarlar iki defa başa geçtiği halde, az bir zamanda onları devirdiler. Onların müttefiki olan İttihad-ı Muhammedî (a.s.m.) efradının çoklarını astılar. Ve 'Ahrar' denilen Demokratları kendilerinden daha dinsiz göstermeye çalıştılar. Aynen öyle de, şimdi bir kısmı dindarlık perdesine girip Demokratları din aleyhine sevk etmek veya kendileri gibi tahribata sevk etmek istedikleri kat’iyen tebeyyün ediyor." (Emirdağ Lahikası-II, 19. Mektup)

Üstad Hazretleri Bu Mektup'ta eskiden 2 defa Ahrarların başa geçmesiyle birlikte daha sonra muhalif olan İttihat ve Terakki ile ordu tarafından devrildiklerini nazara vermesi birkaç cihetle önem arz etmektedir. Bu cihetlere girmeden o iki dönemle ilgili bir iki teknik bilgi verelim.

1908’de II. Meşrutiyetin ilanından sonra bir nevi çok partili seçim ortamına geçiş başlamıştır. Meşrutiyetin ilanının alt yapısını hazırlayan harici mihraklarla beraber saltanatın yıkılmasına veya zayıflamasına zemin hazırlayan İttihat ve Terakki'dir. Baş müsebbip bunlar olduğundan o zamanki sevk ve idareye ve hükümetin faaliyetlerine güçlü bir şekilde müdahil oluyorlardı ve saltanat üzerinde varlıklarını hissettiriyorlardı.

Beyannamelerinde ve programlarında ise ırkçılık, merkeziyetçilik, baskı, zulüm ve tahakküm esastı ne gariptir ki "Despot ve Mütehakkim’’ diye yıkmak istedikleri Cennet Mekân Abdülhamit Han’a karşı meşrutiyeti ilan ettirip hükümet olduklarında maalesef despotizmin, tarafgirliğin, zulüm ve ceberutun en dehşetlisini kendileri uygulamışlardır.

Takip ettikleri bu idare ve baskı altında ahali, azınlıklar ve vatandaşlar maalesef rahatsız olmuş ve bir muhalefet havası oluşmuştu. Bu muhalefet havası grup kurup ayrı fırkalar hâlinde zuhur etmiş, bu fırkalar mecmualarıyla kurdukları cemiyetler ve topluluklarla İttihat ve Terakkiye karşı kamuoyu oluşturmuşlardı. İşte bu kamuoyu içerisinde Sultan'ın yeğeni olması hasebiyle ağırlığı olan Prens Sebahattin Bey bu birliklerin güçlü olanlarının kanaat önderleriyle bir araya gelerek İttihat ve Terakki'ye karşı bir fırka oluşturdular. Bu fırkaya da "Ahrarlar ve İtilaf Fırkası" adını verdiler. Yani despotizme karşı demokrasi ve hürriyet, ırkçılığa ve merkeziyetçiliğe karşı da tüm muhalefeti bir araya getirme ve telif etme anlamını taşıyan "İtilaf Fırkası veya Ahrarlar" adı altında bir parti daha teşekkül etmiş oldu.

Bu parti ve fırka iki defa galibiyet havası estirdi. Bu galibiyet havası da hükümete gelmek veya hükümet etmek anlamına değildi. İttihat ve Terakki'nin desteğiyle ayakta duran ve başkanlığını sadrazamların yaptığı hükümetlerin değişmesine ve bu fırkanın desteğiyle kendilerine uygun hükümetlerin kurulmasına payanda olmalarıdır.

Üstad'ın iki defa Ahrarların başa geçmesi demesi; onların iki defa ülkeyi idare etmesi anlamına değil, onların desteğiyle İttihat ve Terakki'ye bağlı idarelerin devre dışı kalması anlamındandır.

İki defa müessir olmaları ise:

Birincisi 1911 ve 1913 yılları arasındaki kısa bir devre olup, damat Ferit Paşa liderliğinde Bâb-ı Âli Baskınına kadar devam eden kısa bir dönemdir.

İkincisi ise Birinci Dünya Savaşı sonunda Osmanlının mağlubiyetiyle İttihat ve Terakki'ye bağlı Talat Paşa hükümetinin düşmesinden sonra, Halk Fırkası tekrar toparlanarak damat Ferit Paşa hükümetini destekleyerek yine kısa bir süre idareye destek olmalarıdır. Çok az bir süre sonra da aralarında parçalanarak Halk fırkasının tamamen dağılıp tarih sayfasına girmesi ve siyasi hayattan silinmesidir.

Yukarıda verdiğimiz tarihi ve teknik bilgilerden sonra Üstad'ımızın Emirdağ Lahikasındaki Demokrat Parti kurucularına ve Adnan Menderes’e maziyi hatırlatarak dikkatli ve itinalı olmaları için ikazda bulunmaktadır. Her ne kadar, söz konusu mektup ağabeyler tarafından Lahika olarak Emirdağ Lahikasına girmiş olsa da Üstad'ımızın tensibi, takdiri ve tercihiyledir.

Burada özetle nazara verilmek istenen şudur:

Nasıl ki ecnebiler İttihat ve Terakki'nin yanlış hareketleriyle saltanatı yıktırıp ihtilal meydana getirdiler. Osmanlı ordusunu yanlarına alarak Avrupalıların her talimatını zoraki ülkemizde yerine getirdikleri gibi; yine aynı zihniyet orduyu merkeze alarak sizler gibi Ahrarları baskı altına alıp iktidarınızı zayıflatabilirler.

Nasıl ki Ahrarlar ve İtilaf Fırkası, meşrutiyet döneminde İttihat ve Terakki'ye karşı iki defa idareye gelmek istediler. Ancak dâhili ve harici mihraklar basını ve orduyu da yanına alarak, nefeslerini kesip muktedir olmalarına müsaade etmedi. Böylece varlıkları, zamanları, zayıf ve cılız kaldı.

O zamanın İttihat ve Terakkisi, Menderes döneminin Halk Parti’sidir. Ordu da ona destek veren büyük bir güç idi. O zihniyet ve güç aynen devam etmekteydi. Harici mihraklar ise, güçlenen bir Türkiye istememektedir.

Dolasıyla ey Demokratlar sizler de aynı oyuna ve tuzağa düşmeyiniz, çünkü siz bu zamanda Ahrarları temsil ediyorsunuz. Nur talebeleri ve ehli iman da o zamanki ittihadı Muhammedî tarzında temiz ve nezih bir fırkayı temsil ediyorlar. İttihat ve Terakki'nin o zamanki menhus planları gibi, siz Demokratları da despot, baskıcı, demokrasi düşmanı ve hassaten İslam’ı lekeleyen ve dine muhalif gibi yaftalarla ve propagandalarla zayıflatmak isteyecekler. Mazide olduğu gibi sizlerin de başarılı ve muvaffak olmanızı hazmedemeyeceklerdir. Dolaysıyla ezanı aslına çevirip kendinizi ümmete sevdirdiğiniz gibi ve hürriyete kapılar aralayarak zulmü engellediğiniz gibi, daha nice hayırlı hizmetlerle temayüz etmeniz icap etmektedir. Bu sizin için mühim bir fırsattır. Bu fırsatı hakkıyla değerlendirmek için, hem Partiniz içinde, hem basında hem de orduda size karşı muhalif unsurlara ihtiyatla yaklaşmanız elzemdir. Zaten Halk Partisi ve harici mihraklar kaybettikleri iktidardan dolayı acımasız ve intikam beslemektedirler."

İşte Üstat Hazretleri Meşrutiyet'teki o hadiseyi örnek alıp bizdeki Ahrarların yani demokratların aynı akıbete duçar olamamaları için çok önemli bir tavsiyede bulunuyor.

Ne yazık ki tarih tekerrür ediyor. Üstad'ımızın tavsiyelerine fazla itibar etmeyen demokratlar, Üstad'ımızın hayatından sonra aynen o Ahrarların akıbeti gibi ihtilalle indiriliyorlar. Ülkemize ciddi hizmetleri olan üç idamlık şehitle bedeller yine ödeniyor.

Sözün özü; hürriyetler ve demokrasiler kolay kolay elde edilemiyor.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Kategorileri:
Okunma sayısı : 156
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yükleniyor...