Mukaddes Kitaplar Allah'ın Kelamı mı? Risalelerde bu konuda bir bilgi var mı?
Değerli Kardeşimiz;
Kur'an'dan önce gelen semavi kitaplar ve suhuflar, kendi zamanları için elbette ki, hak ve doğruyu temsil ediyorlardı. Bozulmayan kısmı şu an için dahi Allah'ın kelamıdır. Muharref olan kısımlar müstesna.
Kur'an'ın gelmesi ile birlikte, onların hükmü ortadan kalkmıştır. Hükmünün ortadan kalkması, Allah'ın kelamı değildir anlamına gelmez. Nitekim, Kur'an'da geçen mensuh ayetler vardır. Bu ayetlerin hükümleri kalkmıştır ama yine de Allah'ın kelamı olarak Kur'an'da yer almaktadır.
Bu konu ile ilgili İşaratü'l-İ'caz'da şu tespitler yer almaktadır:
"وَمَاۤ اُنْزِلَ مِنْ قَبْلِكَ Bu gibi sıfatlarda bir teşvik vardır. Ve o teşvikten sâmileri imtisâle sevk eden emirler ve nehiyler doğuyor. Bu cümlenin mâkabliyle nazmına dair “dört letaif” vardır.
1. Bu cümlenin mâkabline atfı, medlûlün delile olan bir atfıdır. Şöyle ki: “Ey insanlar! Kur’ân’a iman ettiğiniz gibi, kütüb-ü sâbıkaya da iman ediniz. Çünkü Kur’ân, onların sıdkına delil ve şahittir.”
2. Yahut o atıf, delilin medlûle olan atfıdır. Şöyle ki: “Ey ehl-i kitap! Geçmiş olan enbiya ve kitaplara iman ettiğiniz gibi, Hazret-i Muhammed (a.s.m.) ile Kur’ân’a da iman ediniz. Zira onlar, Hazret-i Muhammed’in (a.s.m.) gelmesini tebşir ettikleri gibi, onların ve kitaplarının sıdkına olan deliller, hakikatiyle, ruhuyla Kur’ân’da ve Hazret-i Muhammed’de (a.s.m.) bulunmuştur. Öyleyse, Kur’ân Allah’ın kelâmı ve Hazret-i Muhammed (a.s.m.) de resulü olduğunu tarik-i evlâ ile kabul ediniz ve etmelisiniz.”
3. Zaman-ı Saadette Kur’ân’dan neş’et eden İslâmiyet, sanki bir şeceredir. Kökü Zaman-ı Saadette sabit olmakla, damarları o zamanın âb-ı hayat menbalarından kuvvet ve hayat alarak her tarafa intişar ettikleri gibi, dal ve budakları da istikbal semâsına kadar uzanarak âlem-i beşere maddî ve mânevî semereleri yetiştiriyor.
Evet, İslâmiyet, mâzi ile istikbali kanatları altına almış, gölgelendirerek, istirahat-i umumiyeyi temin ediyor.
4. Kur’ân-ı Kerim, o cümlede ehl-i kitabı imana teşvik etmekle, onlara bir ünsiyet, bir sühulet gösteriyor. Şöyle ki: “Ey ehl-i kitap! İslâmiyeti kabul etmekte size bir meşakkat yoktur; size ağır gelmesin. Zira, size bütün bütün dininizi terk etmenizi emretmiyor. Ancak, itikadatınızı ikmal ve yanınızda bulunan esasat-ı diniye üzerine bina ediniz diye teklifte bulunuyor. Zira Kur’ân, bütün kütüb-ü sâlifenin güzelliklerini ve eski şeriatlerinin kavaid-i esasiyelerini cem etmiş olduğundan usulde muaddil ve mükemmildir. Yani, tâdil ve tekmil edicidir. Yalnız, zaman ve mekânın tagayyür etmesi tesiriyle tahavvül ve tebeddüle maruz olan füruat kısmında müessistir. Bunda aklî ve mantıkî olmayan bir cihet yoktur. Evet, mevasim-i erbaada giyecek, yiyecek ve sair ilâçların tebeddülüne lüzum ve ihtiyaç hasıl olduğu gibi, bir şahsın yaşayış devrelerinde, talim ve terbiye keyfiyeti tebeddül eder. Kezalik, hikmet ve maslahatın iktizası üzerine, ömr-ü beşerin mertebelerine göre ahkâm-ı fer’iyede tebeddül vardır. Çünkü, fer’î hükümlerden biri, bir zamanda maslahat iken, diğer bir zamana göre mazarrat olur. Veya bir ilâç, bir şahsa devâ iken, şahs-ı âhere dâ’ olur. Bu sırdandır ki, Kur’ân, fer’î hükümlerden bir kısmını neshetmiştir. Yani vakitleri bitti, nöbet başka hükümlere geldi, diye hükmetmiştir." (1)
(1) bk. İşaratü'l-İ'caz, Bakara Suresi 4. Ayet Tefsiri.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar
On Dokuzuncu Mektup On Altıncı İşaret'inde, ilgili kitaplardan örnekler verilmektedir, oraya da bakılabilir.
1- ALLAH hangi Ayette Kendini Mütekellim olarak niteliyor?
2- ALLAH'ın Mütekellim olduğunu bilsek bile Kitapların onun Kelam'ına delalet ettiğini nereden biliyoruz, yani Kur'an'ı Zebur'u Tevrat'ı İncil'i ve Suhufları, hiç Konuşma olmadan direk Cebrail'in bilgisinde yaratmadığını nereden biliyoruz?
3- Suhuflar 100'den fazla olabilir mi?
4- Büyük Kitaplar 4'den fazla olabilir mi?
ALLAH Razı olsun.
1- ALLAH hangi Ayette Kendini Mütekellim olarak niteliyor?
“Allah Mûsâ ile de özel bir şekilde konuştu.” Nisa, 164
“Rabbinin sözü doğruluk yönüyle de, adâlet yönüyle de mükemmeldir. O’nun sözlerini değiştirebilecek hiç kimse yoktur. O her şeyi hakkiyle işiten, kemâliyle bilendir.” Enam, 115
O halde Allah’a iman edin; Allah’a ve O’nun bütün sözlerine, kitaplarına inanan o Ümmî Peygamber'e de iman edip ona uyun ki doğru yolu bulasınız.” Araf, 158
“Rasûlüm! De ki: “Rabbimin kelimelerini yazmak için denizler mürekkep olsa, hatta bir o kadar daha ilâve yapsak, Rabbimin kelimeleri tükenmeden o denizler tükeni” Kehf ,109
“Eğer yeryüzündeki bütün ağaçlar kalem, denizler de mürekkep olsa, arkasından buna yedi deniz daha eklense, imkânı yok, Allah’ın kelimeleri yazmakla bitmez. Muhakkak ki Allah, kudreti dâimâ üstün gelen, her hükmü ve işi hikmetli ve sağlam olandır.” Lokman, 27
2- ALLAH'ın Mütekellim olduğunu bilsek bile Kitapların onun Kelam'ına delalet ettiğini nereden biliyoruz, yani Kur'an'ı Zebur'u Tevrat'ı İncil'i ve Suhufları, hiç Konuşma olmadan direk Cebrail'in bilgisinde yaratmadığını nereden biliyoruz?
Ayetler, hadisler ve icma Allah’ın kelam sıfatına sahip olduğu ve kitap ve suhufları da bu sıfatla gerçekleştiği konusunda ittifak içindedir. Allah’ın kelam sıfatını inkar etmek Ona kusur atfetmek anlamına gelir. Konuşmak kemal bir sıfattır konuşmaktan yoksun olmak ise bir kusurdur.
3- Suhuflar 100'den fazla olabilir mi?
4- Büyük Kitaplar 4'den fazla olabilir mi?
Bu gibi bilgiler akıl ve tahmin ile olmaz ayet ve hadis ile bilinebilir ayet ve hadislerde kitap 4 suhuf ise 100 sayfa olarak bildiriliyor.