"Kur’ân’ın bütün kelimat-ı İlâhiye içinde cihet-i ulviyetini..." cümlesinde "bütün kelimat-ı İlâhîye" ifadesiyle kastedilen mana nedir?
Değerli Kardeşimiz;
Cenab-ı Hakk’ın nasıl ki ilim, irade, kudret ve basar gibi sıfatları sınırsızdır. Aynen öyle de zâtî bir sıfat olan kelam sıfatı da nihayetsizdir. Buna göre:
Meleklere ve insanlara edilen bütün ilhamlar, Allah’ın bir çeşit konuşmasıdır. Hatta hayvanlara edilen bütün ilhamlar dahi yine kelam-ı ilahînin bir nevidir ve Cenab-ı Hakk’ın kendine mahsus bir çeşit konuşmasıdır.
Rabbimizin ilhamı ile balıklar yüzmeyi, kuşlar uçmayı öğrenir, yolunu kaybedenler yolunu bulur; mahlûklar hayat şartlarını öğrenir; varlıklar birbirinin imdadına koşarlar.
Diğer bütün semavî kitaplar ve suhuflar da Cenab-ı Hakk’ın kelam sıfatından gelmiştir.
Üstadımız, Kur’ânın bütün ilhamlardan ve bütün semavi kitaplardan üstün olduğunu bu Dördüncü Esas'ta beyan etmiştir.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar
Kur’ân'ın kelimat-ı İlâhîye cihetinde bütün kelamların üstünde olmasını izah eder misiniz?
Kur’ân Allah’ın kelamı olduğu için, onun makamına hiçbir mahlûkat yetişemez. Hazret-i Peygamber (asm) de Kur’ân’ın bir şakirdidir.
"Kur'ân, şu kitab-ı kebir-i kâinatın bir tercüme-i ezeliyesi, ve âyât-ı tekviniyeyi okuyan mütenevvi dillerinin tercüman-ı ebedîsi..."
"... Ve şu âlem-i şehadet perdesi arkasında olan âlem-i gayb cihetinden gelen iltifâtât-ı ebediye-i Rahmâniye ve hitâbât-ı ezeliye-i Sübhâniyenin hazinesi..."(1)
Yukarıda vermiş olduğumuz iki cümlede de "Kur’ân ezeli ve ebedî" olarak vasıflandırılıyor. Ezeliyet ve ebediyet ancak Allah’a ait bir sıfat olduğuna göre, Kur’ân ezelî ve ebedî olan kelam sıfatını temsil etme noktasından bütün kelamlardan üstün ve mukaddestir, denilebilir.
(1) Sözler, Yirmi Beşinci Söz.