"O yüce zâtı tavsif etme konusunda ben ne söyleyeyim? Peygamber değildir, fakat Kitabı vardır." Tenkit edilen bu beyti izah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
"Bilirim değilsin enbiyadan bir nebî,(Haşiye)
Lâkin elinde nedir bu nur-u muteber?
Feyzi yâ sen etme tatvîl-i kelâm,
Eyler elbet ehl-i irfan, arz-ı tahsîn-i eser."
(Fakir talebeniz Küçük Hüsrev Mehmed Feyzi)"Haşiye: Mevlânâ Câmi, Mevlânâ Celâleddin-i Rumî hakkında demiş:
Beytin Meali: 'O yüce zâtı tavsif etme konusunda ben ne söyleyeyim? Peygamber değildir, fakat Kitabı vardır.'” Câmi'nin bu fıkrasının meâline işaret etmek istiyorum."(1)
Molla Cami, Mevlânâ Celâleddin-i Rumî hakkındaki duygu ve düşüncelerini, “O yüce zâtı tavsif etme konusunda ben ne söyleyeyim? Peygamber değildir, fakat Kitabı vardır.” Beyti ile ifade ediyor.
Bu beyitteki “Peygamber değildir” ibaresi, itikad esasları açısından beyti mahzurlu olmaktan çıkarıyor. “Fakat kitabı vardır” ibaresi de ona olan sevgi ve hürmetini ifade ediyor.
Bu beyit, akla Peygamber Efendimiz (asm)'in şu hadisini getiriyor:
"Ümmetimin alimleri, İsrâiloğullarının peygamberleri gibidir."(2)
Yani, her asırda gelen büyük müceddidler, insanları fitne ve fesattan kurtarmaları ve dinin o asrın ihtiyacına göre ihya edilmesi ve meselelerin halledilmesi gibi vazifeler üstlendikleri için, İsrailoğullarının kendilerine yeni bir kitap ve şeriat verilmeyen peygamberlerinin vazifelerine benzetilmiştir. Çünkü bir peygamber bir şeriatla geldiği zaman, belli aralıklarla insanları uyaracak nebiler gönderilmiştrir. Bu nebiler yeni bir din getirmemiş, mevcut olan hak dindeki yanlış anlamaları ve unutulan hükümleri hatırlatmış ve düzeltmişlerdir.
Peygamber Efendimiz (asm)'den sonra başka bir peygamber gelmeyeceği için, bu mühim vazifeyi deruhte edecek her asırda büyük bir müceddid gönderilmiştir. Hadiste bu mana kastedilmektedir. Yoksa hiçbir evliya makam olarak bir peygambere yetişmez. Burada vazife itibari ile benzerlik kastedilmiştir.
Hazreti Mevlana ve onun o muazzam "Mesnev-i Şerif"i asırlardır İslam’a hizmet edip, birçok gayr-i müslimin hidayetine vesile olmuş ve halen de olmaktadır.
Mehmed Feyzi Ağabey de Molla Cami'nin bu beytinden ilham alarak, Risale-i Nur'a olan muhabbet ve hürmetini bu şiiri ile ifade ediyor. Bunda itiraz edilecek dine mugayir bir taraf bulunmuyor.
Hakikaten İmam-ı Rabbani, İmam-ı Gazali, Mevlana, Abdulkadir Geylani, Şah-ı Nakşibendi, Bediüzzaman gibi büyük müceddid ve evliyalar, peygamberler gibi Allah’ın dinine hizmet etmişlerdir.
Malum edebiyatta alttakiler üstekilere nisbet edilerek taltif edilirler. Bu beyit ve şiirde de yapılan budur. Üstelik hadisin de manasına uygun düşmektedir.
Dipnotlar:
(1) bk. Barla Lâhikası, (288. Mektup)
(2) bk. Razi, Tefsir, VIII/302; Neysaburi, Tefsir: I/264; Keşfu’l-Hafa: II/64.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar
Cevabınız için Allah razı olsun...