"Onuncu Söz’deki cüz’î inayete ziyade ehemmiyet verdiğimin üç hikmeti var." İzah eder misiniz?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

Evvelâ, alakalı mektubun içerisinde sualin cevabı var. Rahmetli Sabri Ağabeyimiz rüyaya benzeyen, yakaza âleminde Üstadımız'dan bu suali soruyor. Üstadımız da bu suale cevap veriyor.

Saniyen, Üstadımız bu Mektub'da, Onuncu Söz'deki cüz'î inayete ehemmiyet verdiğinin üç hikmetini anlatıyor. Bu hikmetler;

1. Onuncu Söz'deki yüksek hakikatlere dikkati çekmek için Üstadımız Allah'tan bir işaret ve inayet beklemiş. Cenab-ı Hak bu inayeti nasib etmiş olduğundan ehemmiyet veriliyor.

2. İnsanların risalelerdeki yüksek hakikati kısa zamanda idrak etmeleri için, Cenab-ı Hak İşaratü'l-İ'caz eserindeki gibi bir tevafuk inayetini nasib ettiğinden, bunun insanlara duyurulması ehemmiyetlidir. Ta ki o tevafuklarla, alakalı risalenin ehemmiyeti kısa zamanda idrak edilsin.

3. Fazla iştigal eden bir zihin, yorgunluktan dinlenmek ve kendini meşru dairede eğlendirmek ister. İşte Onuncu Söz ile iştigal edenlerin dinlenmelerine vesile olan bu cüz'î inayeti Üstadımız herkese göstermek istemiştir.

Salisen, bu risalede geçen cüz'î inayet hususu tevafuk ile alakalı bir meseledir. Onuncu Söz'ün sayfalarının ve satırlarının tefsiri yapılan ayetin melfuz (okunan) ayetlerinin harflerine ve İhlas suresinin harflerine ve Lafzullah'ın cifir makamına tevafuk ettiği ifade ediliyor ki, cüz'î, fakat bu risaleye itimadı temin edecek kuvvette bir inayet olarak bakılıyor.

Cüz'î inayetle alakalı mesele Barla Lahikasında aynen şöyle geçmektedir:

"Hem o lâtif ve hafif ve mahbup ve câzibedar tevafukattaki inayet, bir anahtar hükmüne geçip, Kur’ân’ın bir hazine-i esrarına bir nevi rehber olduğu için ziyade ehemmiyet verdim. Yoksa hizmetimize terettüp eden ve yardım eden inayet-i Rabbâniye o kadar çoktur ki, eğer saysam binden geçer. Şu Onuncu Sözün hurufatındaki sır, hiç kimsenin sun’ ve ihtiyarıyla olmadığını herkes tasdik ettiği için, daha ehemmiyetli göründü."

"Fakat ben mutlak işarete ehemmiyet verdim. Lâkin tafsilâtını ehemmiyetle tetkik edemedim. En iyi bir tarzda beyan edemedim. Bir-iki saat zarfında nota nev’inden işaretler koydum. Birinci defaya itimad edip daha tetkik etmedim. Halbuki, tâbiratımda bazı kusur var, fehmi işkâl eder. Isparta’daki kardeşlerimiz maksadı anlamamışlar; hakları var. Çünkü, o ibare o maksudu ifade edemiyor."

"Madem öyledir; bu Söz'ün lâtif tevafukat-ı harfiyesindendir ki, (mebhasındaki) hem sahifenin yirmi iki olmak itibarıyla, yazı bulunanların yerinde, yarısından ziyade yazılı bulunan sahifelerin hakikî ve itibarî satırlarına ve baştaki yaprağın cilt üstünde isminin iki satırı ilâvesiyle bin üç yüz kırk iki (1342) ilh... Hem o mebhastaki bu cümle, hem âhirdeki beyaz sahifeyi saymak cihetiyle altmış altı olup baştaki âyetin melfuz altmış altı hurufuna tevafuk ediyor. Birinde, âhirdeki iki beyaz sahifeyi saymak cihetiyle altmış yedi olup baştaki âyetin melfuz altmış yedi hurufuna tevafuk ediyor. O âyet Sûre-i İhlâsın hurufatına, hem Lafzullahın makam-ı ebcedîsine tevafuk ediyor, denilmeli. Biz bir nüshayı öyle yaptık, size gönderiyoruz. Yanınızdaki nüshaları ona göre yap. Eğirdir’deki nüshaları da öyle yapınız." (1)

(1) bk. Barla Lâhikası, 241. Mektup.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Kategorileri:
Okunma sayısı : 2.199
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

BENZER SORULAR

Yükleniyor...