32. Söz - On Dokuzuncu Bölüm

"Ve سُبْحَانَ مَنِ اخْتَفٰى بِشِدَّةِ ظُهُورِهِ de." Bu kelam ne mânaya gelmektedir ve nedir? Zikredilen tefekkür tablolarının akabinde, muhatap nasıl bir halet-i ruhiyeye giriyor ki, bu tabiri kullanması icap ediyor?

"Ve âyetlerin âhirlerinde olan وَهُوَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ - وَهُوَ الْغَفُورُ الرَّحِيمُ - وَهُوَ الْعَلِيمُ الْقَدِيرُ gibi zikir ve tekrarlarındaki bir sırrı fehmet." ne demektir, izah eder misiniz?

"Eğer bir çiçekte esmâyı okuyamıyorsan ve vâzıh göremiyorsan, cennete bak, bahara dikkat et, zeminin yüzünü temâşâ et." Çiçekte görmeyen diğerlerini nasıl görecek?

"Ehl-i dalâletin vekili, tutunacak ve dalâletini ona bina edecek hiçbir şey bulamadığı ve mülzem kaldığı zaman şöyle diyor ki:.." diye devam eden paragrafı açıklar mısınız? Bu fikri savunanlar; toplum içerisinde bazı sınıf ve kategori mensupları mıdır?

"Evet, şu elîm elemi ve dehşetli mânevî azâbı hissetmemek için, ehl-i dalâlet, iptal-i his nev’inden gaflet sarhoşluğuyla muvakkaten hissetmez." Bilerek mi bu hale giriyorlar? Geçici olarak hissetmemek ne demektir? İzah eder misiniz?

"Cenab-ı Hakk’a hakikî abd olmazsa, kendi kendine mâlik zannedecek." Bu nasıl olabilir?

"Öyle de, sû-i ihtiyarından neş’et eden küfür sarhoşluğuyla ve dalâlet divaneliğiyle,.." şeklinde devam eden paragrafı, yanlış telakkileri ve onların hakikat karşılıklarını izah eder misiniz?

Açıklayan: Prof. Dr. Alaaddin Başar
Program Adı: Sorularla Sözler

İndirme Linkleri
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yükleniyor...