"Ve سُبْحَانَ مَنِ اخْتَفٰى بِشِدَّةِ ظُهُورِهِ de." Bu kelam ne manaya gelmektedir ve nedir? Zikredilen tefekkür tablolarının akabinde, muhatap nasıl bir halet-i ruhiyeye giriyor ki, bu tabiri kullanması icap ediyor?
Değerli Kardeşimiz;
Bu ifadenin kısa bir meali: “Zuhurun şiddetinden gizlenin o Zat her türlü noksanlıklardan münezzehtir.”
Bu âlemde Allah’tan başkasının yarattığı hiçbir varlık yoktur. Her neye ve her nereye baksak onun isimlerinin tecellileriyle karşılaşırız. Allah’ın varlığının her şeyde açıkça görülmesi, ülfet ile gaflete düşen kimselerde onu hiç hatırlamadan yaşama hastalığına dönüşür. Bu ise şiddet-i zuhurdan gizlenmenin bir cihetidir. Aynı mana kâmil müminlerde de bir başka şekliyle hükmeder. Onlar çok iyi bilirler ki, Allah’ın bir ismi Nur’dur ve bütün isim ve sıfatları nuranidir. Bu âlemde olan her şey o nurlu isimlerin ve sıfatların tecellileridir. Bu tecelliler her yanı ve her şeyi kaplamıştır.
Büyük Müfessir Elmalı Hamdi Efendinin zahir ve batın isimleriyle ilgili şu veciz ifadesini nakletmek isterim: “O, her şeyden görünür Zahir, hiçbir şeyle bilinmez Batın’dır.”
Onun misli ve misali olmadığı gibi zıddı da yoktur. Mukaddes zatı bu dünya gözüyle görülemez, ama beka âlemi olan cennette müminler rüyete mazhar olacaklardır.
Bir Nur dersinde şiddet-i zuhurdan gizlenmeyle ilgili çok güzel bir misal verilmişti. Kendi ifademle nakledeyim:
Biz Güneş'i görebiliyorsak, bunun birinci sebebi onun bütün semayı kaplamamasıdır. Güneş'i hayalen büyütelim ve bütün gökyüzünü kaplasın. Her tarafın ışıkla dolduğu böyle bir ortamda karanlıktan hiç söz edilemez. Yer ve gök bu halde iken dünyaya gelen bir çocuk büyüdüğünde Güneş diye bir şey bilmez olur. Bildiği tek şey her tarafın aydınlık olduğudur. Ama bu aydınlığın kaynağını tahmin edemez. Bu çocuk için Güneş şiddet-i zuhurundan gizlenmiştir.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü