Sorularla Yirminci Mektup - 15. Bölüm

"Ecrâm-ı ulviye... Mevcudat-ı süfliye..." Semavat için ulvî tabiri zemin için ise süflî tabirleri kullanılmasını nasıl anlamalıyız?

"Biz bir Kadîr-i Zülcelâlin mu’cizât-ı kudretiyiz; bir Hâlık-ı Hakîm ve bir Sâni-i Kadîr’in vahdetine şehadet ederiz." Bu ifadeyi ulvî ve süflî âlemlerden birer misal vererek açabilir miyiz?

"Muntazam suretleriyle ve mevzun şekilleriyle..." Muntazam suretler ve mevzun şekiller tabirlerini birer misal ile açabilir miyiz?

"Vahdâniyetin birer dellâlı, birer şahidiyiz." Mahlûkatın vahdaniyetin dellâlı olmaları ne mânaya gelmektedir?

Meyve ve çiçeklerin "gayet derecede alîmâne, hakîmâne, kerîmâne, lâtifâne, cemîlâne yapılmış" olması nasıl tefekkür edilebilir?

Zemin bahçesindeki mevcudatın Rahmân-ı Zülcemâl ve Rahîm-i Zülkemâle delalet ettiklerini nasıl anlayabiliriz? Rahmân ismi için zülcemâl tabiri, Rahîm ismi için ise Zülkemâl denilmesinin hikmeti ne olabilir?

"Nihayet derecede yüksek bir sadâ ile şehadet eder, ilân eder." Bütün mahlûkatın yüksek bir sada ile, Allah’ın her şeye kâdir olduğunu ilan etmelerini nasıl anlamalıyız?

"Hiçbir şey Ona ağır gelmez. Hiçbir şey daire-i kudretinden hariç olamaz." İzah eder misiniz?

"Küllî, cüz’î kadar kolaydır. Cüz’, küll kadar kıymetlidir." Cümlesini cüz’, cüz’î, küll, küllî tabirleri arasındaki farkı da ifade ederek izah eder misiniz?

"Kudretine nisbeten, zerreler, yıldızlar birdir... En büyük, en küçük kadar kudretine nisbeten rahattır. Küçük, büyük kadar san’atlıdır; belki, san’atça, küçük büyükten daha büyüktür." İzah eder misiniz?

"Bütün mazideki acaib-i kudreti olan vukuat şehadet eder ki, o Kadîr-i Mutlak, bütün istikbaldeki acaib-i imkânâta muktedirdir." Acip vukuat ve imkânâtı açarak izah eder misiniz?

Açıklayan: Prof. Dr. Alaaddin Başar
Program Adı: Sorularla Mektubat

İndirme Linkleri
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yükleniyor...