Âlem-i ervahta Cenab-ı Hakk'ı tanıyan ruhlar, bu âleme geldikten sonra niçin unutuyorlar?
Değerli Kardeşimiz;
Dünya bir imtihan yeridir. Ruhlar âlemindeki maceramızın unutturulması da buna binaendir.
Bedahet: Aklı ve iradeyi teslime mecbur edecek derecede delilin açık ve zorlayıcı olmasıdır ki; Allah imtihan muktezası olarak kâinatı, Kur’an’ı ve mu’cizeleri böyle bir bedahette halk etmemiştir. Yani insan kendi hür iradesi ile hakkı ve batılı ayırt edip, kendi tercihini ortaya koyabilmesi için deliller bedihî değil, nazarî olarak tanzim edilmiştir.
Nazarî: Akla kapı açıp iradeyi elden almayacak derecedeki delillere verilen bir isimdir. Yani Allah, hem mu’cizelerde, hem kâinatta, hem de Kur’an’da getirmiş olduğu delilleri öyle bir şekilde tanzim etmiş ki; ne akla kapalı, ne de iradeyi teslime mecbur edecek kadar açıktır.
Kâinata iman nazarı ile bakılırsa, her bir zerresinde ve harfinde nice mu’cizenin tezahür ettiği görülecektir. Aynı kâinata ve Kur’an’a dalâlet ve küfür nazarı ve dikkatsizliği ile bakıldığı zaman, hiçbir yerinde hakkaniyetine dair bir delil bulunamaz.
Ruhlar âleminde mazhar olduğumuz hâdise bedihî değil, nazarîdir. Şayet bedihî olsa idi mu’cizeye şahit olan herkes ister istemez iman etmek zorunda kalacaktı. Bu da dünyanın tecrübe ve imtihan sırrına zıt bir durum olurdu. Bu yüzden Allah insanlara bu macerayı unutturdu, diyebiliriz.
Büyük tefsir âlimi Elmalılı Hamdi Efendi, ruhların belli bir yerde bekleyip sonra vakti geldiğinde ana rahmine ilka edildiği görüşünü benimsemez. Her ruhun ibda ile o an yaratılıp rahme ilka edildiğini kaydeder. Tefsir âlimlerinin ekserisi de bu fikirdedir. Burada ruhların ezelde yaratıldığı hakikati karşımıza çıkar, ama Üstad hazretlerinin ezel tarifi bu konuda bir tezat olmadığını ortaya koymaktadır. Üstadımız ezelin mazi, hal ve istikbali birden tuttuğunu beyan eder.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü