Binbaşı Asım Bey "İstikamet şehidi oldu." Bu durum, "Bize evvela lazım olan sıdktır." diyen Üstad'ın düsturuna ters düşmez mi? İstikamet şehidi nedir, diğer şehitlerden farklı mı?
Değerli Kardeşimiz;
"Çünkü, Isparta'da, istintak dairesinde gayet namuslu, müstakim bir kardeşimiz olan mütekaid Binbaşı Merhum Asım Bey isticvab edildi. Eğer doğru dese, Üstadına zarar gelir ve eğer yalan dese, kırk senelik namuskârane ve müstakimane askerliğinin haysiyetine çok ağır gelir diye düşünüp, 'Ya Rab, hayatımı al.' demiş; duası kabul olup o dakikada teslim-i ruh eyledi, istikamet şehidi oldu. Ve dünyada hiçbir kanunun hatâ diyemeyeceği bir muavenet-i hayriyeye ve bir tasdike hatâ tevehhüm edenlerin çirkin hatâlarına kurban oldu."
"Evet, Risale-i Nur'dan tam ders alan, bir su içer gibi, kolayca terhis tezkeresi telâkki ettiği ecel şerbetini içer. Eğer benden sonra dünyada kalan kardeşlerimin teellümlerini düşünmeseydim, ben de âlicenap kardeşim Asım Bey gibi 'Yâ Rab! Canımı da al.' diye dua edecektim. Her neyse..."(1)
Binbaşı Asım Bey, eğer doğru söylese idi Üstad haksız yere hapis yatacaktı. Bu yüzden o, şehit olmayı tercih ediyor. Bu tercihi sıddıkiyetin en üst aşaması olsa gerek. Çünkü iki doğrudan daha zor olanı seçmiştir. Burada hem doğruluğu hem de Üstad'a olan sadakatini göstermiş oluyor.
O dönemi bilmeden bu mesele tam anlaşılmaz. O dönemde Risale-i Nur'u okumak ve evde bulundurmak en büyük suç idi. Merhum Asım Ağabey de evinde Risale-i Nur'u yakalatmış ve “bunu nereden aldın?” suali ile karşı karşıya kalmıştı. Şayet Üstad'ından aldığını ifade etse Üstad hapse girecek, başka bir bahane söylese yalan söylemiş olacaktı. O da dua edip şehit olmayı istemiş ve muvaffak da olmuştur.
Birisi; "Yalan söylemezsen seni öldürürüm" dese, sen de ruhsatı bırakıp doğru konuşsan ve adam hakikaten seni öldürse, o zaman sen "doğruluk / istikamet şehidi", yani doğru söyleme adına şehit olmuş olursun. Buna benzer misalleri çoğaltmak mümkün.
Burada yeni bir şehitlik ihdas edilmiyor, ne uğruna şehit olduğu vurgulanıyor. Binbaşı Asım Ağabey de benzer bir şekilde "istikamet şehidi" olmuştur.
Üstad Bediüzzaman’a ve Risale-i Nur’a mükemmel bir ihlâs ve samimiyetle bağlanan Âsım Bey, canını feda eder bir kahramanlıkla şehit olmuştur.
“1935 Nisanında Eskişehir hadisesi dolayısıyla Isparta’da onun da sorgulaması yapılmak üzere mahkemeye celbedilmiş. Mahkeme koridorunda sorgulanmasını beklerken, ‘Her şeyi dosdoğru söylesem, belki sevgili Üstadıma zarar gelebilir, doğruyu söylemezsem yalana girme ihtimali vardır.’ diyerek, Cenab-ı Hakk’tan o anda ruhunu teslim alınmasını niyaz etmiş. Ve hemen orada ruhunu Rahman’a teslim etmiştir.”(2)
(1) bk. Tarihçe-i Hayat, Eskişehir Hayatı, Eskişehir Müdafaası.
(2) bk. Abdülkadir BADILLI, Mufassal Tarihçe-i Hayat , Timaş Yay. II/634.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar