Mübarek gecelerde ağabeyler, "Kendi hususî çalışmasından başka, bir saati Üstadı hesabına" nasıl çalışmışlar?
Değerli Kardeşimiz;
Üstadımızın kendisiyle alakalı üç mühim hizmeti ve vazifesi vardır:
Biri, dellal-ı Kur’an olması noktasında Risale-i Nurları telif ve neşir vazifesidir.
İkincisi, makamının ilcaatı icabı ubudiyet, evrad ve ezkâr açısından terk etmediği vazifelerdir.
Üçüncüsü ise, bir beşer olarak şahsî ihtiyaçları hususunda vazifeleri ve hizmetleridir.
Üstadımız âdeti veçhiyle her gün ikindiden sonra öbür gün öğleye kadar namazlar hariç, odasında olur ve kimseyle görüşmez, misafir gelse de kabul etmez. Âdeta uzlete çekilir gibi, hususî evrad ve ezkârıyla meşgul olurdu.
Mahiyeti itibariyle bu manada uzlet hayatı hakkında dört dörtlük teferruatlı bir malumat yoktur. Bazı hatıralar olsa da onları devamlı âdet üzere yapması hususunda bir malumat sahibi değiliz.
Mübarek gecelerde ise Kur’an ve Cevşen okuduğu, devamlı tazarru ve niyazda bulunduğu bilinmektedir.
Muazzez Üstadımızın vazifelerini bazı ağabeylerimizin üstlenmesi hususu ise şöyle anlaşılabilir:
Birincisi; tebliğ hizmeti dediğimiz Risale-i Nur'la alakalı kısım, telifat, tashihat ve neşriyat ile birlikte risaleleri elle çoğaltmak ve yazmak hususunda ağabeyler zaten ciddi manada hizmetine ve davasına iştirak etmişlerdir ve omuz vermişlerdir.
İkincisi ise; ibadet, evrad, tazarru ve niyaz hususudur ki, bu mesele Üstadımızın ubudiyet vazifesini ifa etmesidir. Burada birinci derecede mes’ul ve vazifeli olan bizzat Üstadımızın kendisidir.
Ancak bu vazifesinin külliyet kesbetmesi, şahs-ı manevî hüviyetine çıkması, Allah indinde kabule karîn olması ve keyfiyetinin artması için, muhterem ağabeylerimiz bu hususta ibadetlerini, evrad ve ezkârlarını, dua ve münacatlarını artırarak hususan mübarek gecelerde gayret gösterip, Üstadımızın ubudiyet vazifesine manevî destek olmuşlardır.
Ayrıca; belki Muazzez Üstadımızın hastalık sebebi ve ehl-i dalaletin çok uğraşması ile yapamadığı bazı hususî evrad ve ezkârlarına da bir taksimat usulüyle manen yardım etmiş olabilirler.
Hatta bu fedakârlık bazı insanlarda öyle üst seviyeye çıkar ki; onlar, hürmet ettiklerine hayatlarını ve ömürlerini teberrüken feda edebilirler. Bunun, hem mazide hem de hizmetimizde misalleri vardır.
Üçüncüsü; Muazzez Üstadımızın istirahati, ihtiyaçlarının giderilmesi ve seyahati ile alakalı hususlarda ise, ağabeyler bir vazife taksimi içerisinde ihmal etmeden, azami itinayla zaten ifa etmişlerdir.
Hatta Üstadımıza hayatlarını bile feda edenler de olmuştur. Birkaç numune:
"Sonra gizli düşmanlar beni zehirlediler ve Nur'un şehid kahramanı merhum Hâfız Ali benim bedelime hastahaneye gitti ve benim yerimde berzah âlemine seyahat eyledi, bizi me'yusane ağlattırdı."(1)
"Hasan Feyzi, aynen şehid Hafız Ali (rahmetullahi aleyh) gibi, benim musibetimin kısm-ı âzamını kendine alıp mânevî bir fedakârlık eylemiş. Hafız Ali, benim bedelime birkaç emare ile berzaha gittiği gibi, bu Hasan Feyzi de aynı hastalığım zamanında, aynı vakitte, aynı müddette, aynı tarzda, aynı sıkıntılı dışarıya çıkmamakta tevafuku kuvvetli bir emaredir ki, bana çok acıyan ve şefkat eden o kardeşimiz, mânen hastalığımı kısmen kendine aldı."(2)
"Binbaşı Merhum Asım Bey isticvab edildi. Eğer doğru dese, Üstadına zarar gelir ve eğer yalan dese, kırk senelik namuskârane ve müstakimane askerliğinin haysiyetine çok ağır gelir diye düşünüp, 'Ya Rab, canımı al.' diyerek on dakikada teslim-i ruh eyledi, istikamet şehidi oldu. Ve dünyada hiçbir kanunun hata diyemeyeceği bir muavenet-i hayriyeye ve bir tasdike hata tevehhüm edenlerin çirkin hatalarına kurban oldu."(3)
"Hatta, ben kendim, Ubeyd isminde bir yeğenim ve talebem vardı. Benim yanımda ve benim yerime şehid olduktan sonra,"(4)
Dipnotlar:
(1) bk. Lem'alar, Yirmi Altıncı Lem'a.
(2) bk. Emirdağ Lâhikası-I, 138. Mektup.
(3) bk. Tarihçe-i Hayat, Eskişehir Hayatı.
(4) bk. Mektubat, Birinci Mektup.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü