"Bir kısmı anlaşılmasa da zararı yok. Hem umumunu okumak da lâzım değil." ifadelerini nasıl anlamak gerekir?
Değerli Kardeşimiz;
Burada ifade edilmek istenen husus, herkes Risale-i Nur'un her meselesini anlayamaz, anlamak mecburiyetinde de değildir. Risale-i Nurlar avamdan, havasa kadar herkese hitap eden çok derin ve ilmî bir tefsirdir. Herkes istidadı ve ilmi seviyesi nisbetinde Risale-i Nurlardan istifade edebilir, hiç kimse istifadesiz kalmaz, ama idrakimizin fevkinde olan mevzuları da anlamak için cehd ve gayret etmek gerekir.
Bu asırda en yüksek bir hakikat-i Kur’anîye, en büyük bir ders-i imaniye olan Risale-i Nur’un akıl ve dimağlarda yerleşmesi ciddi bir talim, büyük bir dikkat, gayret ve devamlılık ister. Bunun yolu mütemadiyen okumak, mütalaa ve müzakere etmekten geçer. Risalelerin daha iyi anlaşılması için “mütalaa grupları” teşkil edilmeli ve müzakere yapılmalıdır.
Diğer bir hususa Üstad Hazretleri şu şekilde işaret ediyor:
"Biri dedi:
'Risale-i Nur'un iman ve tevhid için büyük tahşidatları ve küllî teçhizatları gittikçe çoğalıyor. Ve en muannid bir dinsizi susturmak için yüzde birisi kâfi iken, neden bu derece hararetle daha yeni tahşidat yapıyor?'
"Ona cevaben dediler:
'Risale-i Nur, yalnız bir cüz'î tahribatı ve bir küçük haneyi tamir etmiyor. Belki küllî bir tahribatı ve İslâmiyeti içine alan ve dağlar büyüklüğünde taşları bulunan bir muhît kaleyi tamir ediyor. Ve yalnız hususî bir kalbi ve has bir vicdanı ıslaha çalışmıyor. Belki, bin seneden beri tedarik ve terâküm edilen müfsid âletlerle dehşetli rahnelenen kalb-i umumîyi ve efkâr-ı âmmeyi ve umumun ve bâhusus avâm-ı mü'minînin de istinadgâhları olan İslâmî esasların ve cereyanların ve şeâirlerin kırılmasıyla bozulmaya yüz tutan vicdan-ı umumîyi, Kur'ân'ın i'câzıyla ve geniş yaralarını Kur'ân'ın ve imanın ilâçlarıyla tedavi etmeye çalışıyor. Elbette böyle küllî ve dehşetli tahribata ve rahnelere ve yaralara, hakkalyakîn derecesinde, dağlar kuvvetinde hüccetler, cihazlar ve bin tiryak hâsiyetinde mücerreb ilâçlar ve hadsiz edviyeler bulunmak gerektir ki, bu zamanda Kur'ân-ı Mucizü'l-Beyânın i'câz-ı mânevîsinden çıkan Risale-i Nur o vazifeyi görmekle beraber, imanın hadsiz mertebelerinde terakkiyat ve inkişafata medardır.' diye uzun bir mükâleme cereyan etti. Ben de tamamen işittim, hadsiz şükrettim. Kısa kesiyorum..."(1)
Yani Risale-i Nurlar bir şahsa bakmıyor, bütün insanlığa hitap ediyor. Yalnız aklı tatmin etmiyor bütün latifeleri de doyuruyor. Dolayısı ile bir insanın Risale-i Nur'u külliyeti ile ihata edip her bir meselesini anlaması ve bütününü elde etmesi mümkün değildir ya da çok az insanın erişeceği bir durumdur. Yoksa Külliyatı tamamen okuma denilmiyor. Elbette tamamı okunacak, ama okurken her meselesine muttali olamayabiliriz.
(1) bk. Şualar, Yedinci Şua, İhtar.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü