"Bu risaleyi anlayarak okuyan adam imanını kurtarır inşaallah." İzah eder misiniz? Bu ifade imanın bütün rükünleri için geçerli mi, başka yerlerde de geçiyor mu?
Değerli Kardeşimiz;
"Bu risale benim nazarımda çok mühimdir. Çünkü, içinde çok mühim ve ince olan esrar-ı imaniye inkişaf ediyor. Bu risaleyi anlayarak okuyan adam imanını kurtarır inşaallah. Maatteessüf, ben burada kimseyle görüşemediğimden, kendime tebyiz edip yazdıramadım. Bu risalenin kıymetini anlamak istersen, başta bulunan İkinci ve Üçüncü Meyve'yi ve âhirdeki Hâtime'yi ve Hâtime'den iki sayfa evvelki Mesele'yi evvelce dikkatle okuduktan sonra tamamını teennî ile mütalâa eyle."(1)
“Bu risaleyi anlayarak okuyan adam imanını kurtarır inşaallah” sözü, Risale-i Nur'un tevhidi ve imanı ispat eden diğer bütün bahisleri için de geçerlidir.
Risale-i Nurların her bir parçasının kendine mahsus bir keyfiyeti ve imtiyazı var. Bir mevzuunu anlamamak, diğerlerini anlamamak mânasına gelmez. İmanın hadsiz mertebesi ve dereceleri var. Herkes kendi istidadına, cehd ve gayretine, ihlas ve sadakatine göre istifade eder. Birisinden kemali ile istifade edemesek bile, aynı neticeyi verecek başka yerlerden istifade edebiliriz. Külliyatı okumaya devam ederek, ileride İkinci Şua'yı da rahat anlayabilecek bir seviyeye gelebilirsiniz.
Ayrıca anlamadığımız ve istifade edemediğimiz yerleri tecrübe ve derinlik sahibi ağabeylerle mütalaa ve mübahese şeklinde tahkik edebiliriz. İnsan bu tahkik ve mütalaaların vasıtasıyla terakki ve tekemmül ederek o yerleri anlayabilir. Malum olduğu üzere, tekâmül tedrici bir şekilde seyrediyor. İnsan hayatının her anında ve her safhasında talim ve tahkike devam ile mükelleftir.
İman rükünleri içinde en mühim ve esas olan iman; Allah’a imandır. Diğer bütün iman rükünleri bu iman esası üzerine bina olmuştur. Yani; Allah’a iman rüknü diğer iman rükünlerinin temeli ve esası gibidir. Bu iman rüknü sağlam ve tahkiki oldu mu, diğerleri de buna bağlı olarak sağlam ve tahkiki olur. Ya da o rükünlerin iyice ve güzelce kabul edilmesi, bu iman rüknünün sağlamlığına ve kuvvetine bakar. Yani bir kişinin Allah’a olan imanı zayıf ve taklidî ise, diğer rükünler sağlam ve tahkikî olamaz.
Diğer bir husus; Risale-i Nurların parçalarında cüz’iyet ve külliyet mânası vardır. Yani Risale-i Nurların bir parçası bütünü gibidir. Bütününde olan bütün hasiyetler parçasında da vardır. Bu sebeple bir küçük risale, bazen külliyat gibi tesirli ve ikna edici olabiliyor. Yani küçük bir risalede, bütün imanın rükünleri, ister sarih olarak olsun, ister zımnî olarak olsun bulunabiliyor.
Mesela; Haşir Risalesinde sarih ve esas olan rükün; ahirete imandır, ama imanın diğer rükünleri de içinde zımnen bulunur. Bu sebeple bazen Risale-i Nurların bir parçası, külliyat gibi insana kâmil ve tahkiki iman dersini verebilir.
Bu noktadan bakacak olursak, İkinci Şua risalesinde asıl ve sarih olan rükün Allah’a imandır; ama diğer rükünler de zımnen mevcuttur. Tabiî bu biraz dikkat ve derin bir tefekkür istiyor. Üstad'ın “anlayarak okursa” ifadesi, bu dikkat ve derinliğe işaret içindir.
Mesela Üstadımız Otuz Üçüncü Söz için benzer ifadeleri şu şekilde beyan etmektedir:
“Şu Otuz Üç Pencereli olan Otuz Üçüncü Mektup, imanı olmayanı, inşaallah imana getirir. İmanı zayıf olanın imanını kuvvetleştirir. İmanı kavî ve taklidî olanın imanını tahkikî yapar. İmanı tahkikî olanın imanını genişlendirir. İmanı geniş olana, bütün kemâlât-ı hakikiyenin medarı ve esası olan marifetullahta terakkiyat verir, daha nuranî, daha parlak manzaraları açar. İşte bunun için, 'Bir pencere bana kâfi geldi, yeter.' diyemezsin. Çünkü, senin aklına kanaat geldi, hissesini aldı ise, kalbin de hissesini ister, ruhun da hissesini ister. Hattâ hayal de o nurdan hissesini isteyecek. Binaenaleyh, her bir Pencerenin ayrı ayrı faydaları vardır.”(2)
(1) bk. Şualar, İkinci Şua, Birinci Makam.
(2) bk. Sözler, Otuz Üçüncü Söz, İhtar.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar