Kamil ve ahlaklı müminlerin vasıfları ile alakalı Risalelerde neler geçmektedir?
- İbadetleri hakkı ile yapmak, sabırlı olup öfkeye yenilmemek, faydasız iş ve boş sözlerden yüz çevirmek, marufu emretmek münkerden nehyetmek, günahlarda ısrar etmemekle ilgili konular nerelerde geçiyor?
Değerli Kardeşimiz;
Zamanımız insanına yol gösterecek olan en büyük ve mühim üç ahlak kitabı vardır:
- Kur'an-ı Kerim,
- Siyer-i Nebi,
- Risale-i Nur...
Risale-i Nurlar ayetlerin manevi tefsiri ve Efendimizin (asm) ahlak ve sünnetlerinin hikmet ehemmiyetini açıkladığı camii bir eserdir. Dolayısıyla Risalelerin her bölümünde bir ahlakî kaide, edebî bir nükte, Kur'an hakikatlarından bir demet, sünnetin inceliklerinden bir katre bulunmaktadır.
Ahlakın incelik ve kaideleri değişik Risalelerde vurgulanmıştır. Ahlak ile ilgili yerleri bir araya getirsek, külliyat gibi bir yekün karşımıza çıkacaktır. Onun için konuyu mücmel ve biraz da fihrist tarzında incelemeye gayret edeceğiz.
İlk başta şunu ifade etmek gerekir: Ahlakın bazı temel erdemleri olabilir. Mesela, eski âlimler ve filozoflar ahlakı çeşitli kategorilerde değerlendirmişlerdir.
Bazıları ahlakı dört temel sütun üzerinde değerlendirmiş ve adalet, hikmet, iffet ve şecaat demişlerdir. Bazıları adalet, feragat, iffet ve merhamet demiştir. Bazıları fehm, adalet, şecaat, cömertlik demiştir. Bazıları hikmet, şecaat, iffet ve itidal demiştir.
Üstad ise üç temel kuvveden bahseder. Bu kuvvenin yani duygunun ifrat ve tefriti ile kötü ahlaklar meydana gelir. İstikameti ile yani adaleti ile de güzel ahlak oluşur.
"Hem ahlak-ı insaniyede en rahat, en faideli, en kısa, en selametli yol ise, sırat-ı müstakîmde, istikamettedir.
Mesela, kuvve-i akliye, hadd-i vasat olan hikmeti ve kolay, faideli istikameti kaybetse, ifrat veya tefritle muzır bir cerbezeye ve belalı bir belâhete düşer, uzun yollarında tehlikeleri çeker. Ve kuvve-i gadabiye, hadd-i istikamet olan şecaati takip etmezse, ifratla çok zararlı ve zulümlü tehevvüre ve tecebbüre ve tefritle çok zilletli ve elemli cebanet ve korkaklığa düşer, istikameti kaybetmesinin, hatasının cezası olarak daimî vicdani bir azabı çeker. Ve insandaki kuvve-i şeheviye selametli istikameti ve iffeti zayi etse, ifratla musibetli, rezaletli fücûra, fuhşa ve tefritle humûda, yani nimetlerdeki zevk ve lezzetten mahrum düşer ve o manevi hastalığın azabını çeker.
İşte bunlara kıyasen, hayat-ı şahsiye ve hayat-ı içtimaiyede, bütün yollarında istikamet en faideli ve kolay ve kısadır. Ve sırat-ı müstakimi kaybedilse, o yollar pek belalı ve uzun ve zararlı olur. Demek اِهْدِنَا الصِّرَاطَ الْمُسْتَقِيمَ pek çok câmi’ ve geniş bir dua, bir ubudiyet olduğu gibi, bir hüccet-i tevhide ve bir ders-i hikmete ve bir tâlim-i ahlaka işaret eder." (Şualar, On Beşinci Şuâ)
"Vicdanın anasır-ı erbaası ve ruhun dört havassı olan 'İrade, Zihin, His, Lâtife-i Rabbâniye' her birinin bir gayatü’l-gayatı vardır.
- İradenin ibadetullahtır.
- Zihnin mârifetullahtır.
- Hissin Muhabbetullahtır.
- Lâtifenin müşehadetullahtır.
Takva denilen ibadet-i kâmile dördünü tazammun eder. Şeriat; şunların itidal ve muvazenetlerini muhafaza ve gâyâtü’l-gâyâtına sevkettiği gibi, nefsin fıtraten serbest bırakılmış olan kuva-ı selâsesini ifrat ve tefritten kurtarıp hikmet, iffet, şeceâtı tazammun eden adalet noktasına sevkeder." (Şuâât)
Üstad ise bambaşka bir tahlil ile eski filozofların tüm manaları cem edecek bir ahlakî kaideyi / esası ifade etmiştir. Bu mananın ayrıntısı için İşarat'ü-l İ'caz'da Fatihanın tefsirine bakılabilir. Ayrıca Üstad her bir ahlakı ayrı ayrı olarak almamış, ahlakların temellerini işleyerek iman ve ilim üzerine ahlak-ı hamide ve güzel ahlakı tesis ettirmeye çalışmıştır.
"Risale-i Nur şems-i Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyanın elvan-ı seb’ası, Risale-i Nur’un menşur-u hakikatinde tam tecellî ettiğinden, hem bir kitab-ı şeriat hem bir kitab-ı dua hem bir kitab-ı hikmet hem bir kitab-ı ubudiyet hem bir kitab-ı emr ü davet hem bir kitab-ı zikir hem bir kitab-ı fikir hem bir kitab-ı hakikat hem bir kitab-ı tasavvuf hem bir kitab-ı mantık hem bir kitab-ı ilm-i kelam hem bir kitab-ı ilm-i ilahiyyat hem bir kitab-ı teşvik-i sanat hem bir kitab-ı belağat hem bir kitab-ı isbat-ı vahdaniyet, muarızlarına bir kitab-ı ilzam ve iskâttır." (Emirdağ Lâhikası-I, 60. Mektup)
Ayrıca en çok kullandığı metod ise; Üstad'ın vaaz tarzı değil de kendi hayatından anektodlarla ve esma-i ilahi ile ahlakın temellerini öğretmiş ve göstermiştir. Onun için Tarihçe-i Hayat ve Lahikalar bu cihetle çok önemlidir.
Mesela, en büyük erdem sayılan adalet, Onuncu Söz ve Otuzuncu Lem'a'da; Allah'ın "El Adl" esmasının kainattaki cilveleri ile ve ifrat tefrit bahsi ile bizleri teşvik etmektedir.
Hikmetli hareket ahlakı ise; Risalelerin hemen her yerinde hikmetli bir nazara sahip olmayı manen emrediyor.
İffet ise; Gençlik Rehberindeki Risalelerde tafsilatıyla açıklanmıştır.
Şecaat ise bir risale olarak değil; ama Üstad'ın Tarihçe-i Hayatı ve Müdafaaları birer örnektir.
Takva, en büyük erdem ve ahlak sayılabilir. Risaleler marifetullah ve muhabbetullahtan bahsettiği için, takvadan da dolaylı olarak bahsedilmiş olur. Bilhassa 2. 3. 5. 6. 7. 8. Sözlerde takva ile ilgili temsili hikayecikler içeren bölümler vardır. Daha birçok yerde...
Namazda huşu için, 4. Söz, 9. Söz, 21. Söz, 31. Söz ve İşaratü'l-İ'caz'da Fatiha tefsiri vb...
Zamanın kıymeti ise 9. 14. 23. Sözler, 19. ve 28. Lem'a uyku ile ilgili bölümler...
Öfke kontrolü ve sabır ile ilgili; 23. Mektup 3. Sual, 3. Lem'a, 26. Lem'a, 4. Şua vb...
Emri bi'l-maruf, nehiy anil münker için; yani Kur'an ve iman hizmeti için en iyi adres Lahikalardır.
Emanet ve doğruluk ise 30. Söz'ün Birinci Maksadı ve بِمَا كَانُوا يَكْذِبُونَ ayetinin tefsirinde...
İhlas için; Yirminci ve Yirmi Birinci Lem'a en güzel metinlerdir.
Sadakat ve fedakârlık için Tarihçe-i Hayat ve Lahikalarda güzel anektotlar geçmektedir.
İbadet ile ilgili 3. Söz, 11. Söz, 21. Söz, 17. Lem'a vb risaleler misal verilebilir...
İlave bilgi için tıklayınız:
- Risâle-i Nur'da İslam Ahlakı
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü