"Levlâke" hadisinin izahı nasıldır? Kütüb-i Sitte'de, Buhari'de ve Tirmizi'de kaynağı belirtilmemiş; nasıl hadis olabilir?

"Levlâke" hadisinin izahı nasıldır? Kütüb-i Sitte'de, Buhari'de ve Tirmizi'de kaynağı belirtilmemiş; nasıl hadis olabilir?
Cevap

Değerli Kardeşimiz;

Başta bu hadis-i kudsinin kaynağını verelim. "Levlâke" hadîsinin kaynakları şunlardır:

Suyutî, El-Leali'l-Masnua, 1/272;
Aliyy-ül Kari, Esrarü'l-Mertüa, s. 295-296;
aynı eser Tahkik Muhammed Said Zalûl, s.194;
Şevkani, El-Feraidü'l-Mecmua, s. 326;
Aclunî, Keşfü'l-Hafâ, 2/164;
Aliyy-ül Karî, Şerhü'ş-Şifa, 1/6.

Hem El-Hâfız Aclûnî hem de Aliyy-ül Karî eserlerinde "Levlâke" sözü, lafzı itibariyla hadîs olmasa dahi, manası itibarıyla doğru ve haktır, demişlerdir.

Divan ve tasavvuf kitaplarından mehaz olarak birkaçının da ismini veriyoruz:

Ni'metullah bin Veli, Levamiü'l-Ukul, s.15;
Divan-ı Mevlana Câmî sh. 4;
Divan-ı Şeyh Ahmed-i Cezerî, 1/190;
Mektubat-ı İmam-ı Rabbanî.

Ve bütün bunların yanında umum ümmetin telâkki-i bil-kabulü.

"Levlâke" hadîsinin hakikatı şudur:

Kâinattaki bütün kemalatın menşei ve esası nur-u Muhammedî’dir. Her şey, kemalini ve cemalini O’nunla buldu.

Sorulan suale iki şekilde cevap verilebilir:

a. “Anlaşılmaz bir kitap muallimsiz olsa manasız bir kâğıttan ibaret kalır.” Allah bu dünyayı ve içindekileri, kendi cemalini ve kemalini görmek ve göstermek için yarattı. Cemalini ve kemalini göstermek istediği şuur sahibi mahlûkatın başında da insan gelmektedir.

Madem kâinat insan için yaratılmış ve madem insanın yalnız aklı ile İlahi hakikatları anlaması mümkün değildir. Öyleyse insanların nazarını mahlûkattan ve masivadan çekecek peygamberler olacaktır. Bu peygamberlik makamı, Allah’ın en çok sevdiği insanlarda olacaktır. Bu seçkin insanların arasında da -vahiyde belirtildiği gibi- en sevgili kul ve en şerefli kişi Hz. Muhammed’dir (asm).

b. Hz. Muhammed’in (asm.) duası, bu kâinatın yaratılması için bir sebeptir. Üstadımızın ifadelerinden istihraçla “Allah, ezelî ilmiyle Peygamberimiz (sav.)'in, kâinatın ve cennetin yaratılması hususundaki ısrarlı ve ihlâslı duasını kabul etti ve bu kâinatı halk etti.” denilebilir.

İşte O’nun bu duası olmasaydı, Allah kâinatı ve içindekileri yaratmazdı.

Çünkü O Zât (asm.) bütün enbiyanın seyyididir, bütün evliyanın reisidir. O geldikten sonra dünya rahata kavuştu. Bu noktadan O’na olan sevgi, bambaşka bir sevgidir. Fakat madem Allah’ın Zât’ı mahlûkatın zâtına benzemez ve hadsiz derecede mükemmel ve âlîdir. Elbette ilmi, iradesi, kudreti ve muhabbeti de mahlûkatın sıfatlarına benzemez. Cenâb-ı Hakk’ın, Habib’ine (asm.) olan muhabbetini anlamamız mümkün değildir. Çünkü Allah’ın ne sıfatlarını, ne zâtını ne de fiillerini aklımız almıyor.

Hadis hususunda bazı kâide ve tesbitleri sıralarsak mesele daha iyi anlaşılır.

1. Hadis kaynakları olarak, sadece Kütüb-i Sitte ve onun gibi şöhret bulmuş kaynakları kabul edip, diğer hadis kaynaklarını yok saymak yanlıştır. Hâlbuki Buharî ve Müslim dışında sağlamlık açısından kıymetli çok hadis kaynakları da vardır.

2. "Hadis değil" demek, manası yanlış demek değildir. Sadece o sözün Allah Resulüne ait olmadığı ifade ediliyor. Hâlbuki bu hadisin manasını teyit eden âyet ve hadisler mevcuttur.

3. Hadis âlimlerinin, hadisi değerlendirme, tenkid ve tahlil kıstasları farklı olabiliyor. Bazen birinin "sahih" kabul ettiği hadisi, başka bir hadis âlimi "hasen" kabul edebiliyor.

4. Günümüzde birtakım din düşmanları, husûsiyle hadis sahasına şüphe atmak için sistematik olarak gayret sarf ediyorlar. Bunu da birtakım ehl-i bid’at âlimlerince dillendiriyorlar.

5. "Levlake" sözü hadistir ve ümmetçe kabul görmüştür. Bu hadis, bir âlimin ya da müçtehidin bir tevili ve değerlendirmesi değildir. Bahsi geçen kaynaklarda olmaması, hadis olmadığı manasına gelmez.

6. Hadis kaynakları sadece Buharî, Müslim, Tirmizî’ye mahsus değildir. Onun dışında yüzlerce sahih ve güvenilir kaynaklar vardır. Bu hadisin, Kütüb-i Sitte'de olmaması, onun sıhhatine zarar vermez.

7. "Levlâke levlâke Lemâ halaktü’l-eflâk = Sen olmasaydın ben âlemi yaratmazdım." sözü; âlimlerimizin ekseriyetince kudsî hadis olarak biliniyor.

Bu hadis-i kudsînin kaynakları:

Bu hadis-i kudsî, Suyutî'nin El-Leâli'l-Masnûa; Aliyyü-Kârî'nin El-Esrârul-Merfûa ve diğer bir eseri olan Şerhü'ş-Şifâ; Şevkânî'nin El-Fevâidül-Mecmûa; Hâfız Aclunî'nin Keşfü'l-Hafâ; Muhammed Said Zalûl'ün Tahkîk; İmam-ı Nevevî'nin El-Ezkâr adlı eserlerinde kayıtlıdır.

Bu rivayetin hadis olmadığını söyleyen âlimlerin yanında, hadis olduğunu söyleyen âlimler de vardır. Diğer yandan Mevlânâ Câmî, Ahmed-i Cezerî, Mevlânâ Hâlid, İmam-ı Rabbânî, Bedîüzzaman Said Nursî gibi nice İslâm âlimleri bu hadis-i kudsîyi eserlerine almışlar.

Levlake Hadisini Destekleyen Ayetler Var mıdır?

Kur'an, Resul-i Ekrem (asm.) için, “Ve mâ erselnâke illâ rahmeten lil âlemîn” yani, "Biz seni, ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik." (Enbiya, 21/107) buyuruyor.

Bu ayet, alakalı hadisin manasına uygundur. Çünkü ayette geçen “âlemîn”, “kâinât” demektir. Hadiste geçen “eflâk” de “kâinat” demektir.

Ayrıca şu ayetler de söz konusu hadisi destekler mahiyettedirler:

“Andolsun içinizden size izzetli bir peygamber gelmiştir." (Tevbe, 9/128)

"Ey Peygamber! Biz seni bir şahit, bir müjdeci, bir uyarıcı, Allah'ın izniyle Allah'a çağıran ve nur saçan bir kandil olarak gönderdik." (Ahzap, 33/45-46)

“Ve sen elbette yüksek bir ahlâka sahipsin.” (Kalem, 68/4)

Bu ve buna benzer çok âyetler zımnî ve işârî olarak “Levlâke” hadisini teyit ve takviye ediyorlar.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Kategorileri:
Okunma sayısı : 84.931
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

Yorumlar

talebe adayi
allah razi olsun
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Vbdestabe

Bildigimiz gibi Allah'ın evliyaları kendiliginden konuşmaz belki konuşturulurlar. Ehli sünnetin büyük alimleri ve bir çok kutup, keşiflerinde bu hadisi onaylıyolar. Gavsı azam ve hakeza diger müçtehidler. Asrımız da iman ilmini yazıya döken.vmarifetullahta çok ileri noktada olan, getirdigi hakikatler ile 10 milyonlarca insana tahkiki imanı kazandıran üstadımız da bu hadisi onaylıyor. Hiç mümkün müdür ki, bu zatlar, görmedigini, emin olmadıgını söylesin.  Yukarıda yazdıklarım, teslimiyetle ilgili ile ilgiliydi. Tahkik kısmını ise akılları ikna eder derecesinde risalelerin pek çok kısmında var... Nasılki gayet muntazam noksansız bir hastene,  doktorsuz olarak bir işe yaramaz Aynen öyle de, şu kainat hastenesi, eger onu tarif eden bir Dellalı-Azam olmasa elbette manasız olur. Üstadımızın dedigi gibi nuru muhammedi bu kainattan çıksa, kainat vefat eder. Ve yine üstadımızın dedigi gibi tonlarca ağırlıgında agaçlar, bir tohumdan çıkıyor. Aynen öyle de bu kainatda nuru Muhammedinin tohumundan çıkmıştır. Allah'ın adetidir, küçük şeylerden büyük şeyi halk etmek. Fatır-ı Halık, Ezel Ebed olan herşey aynı anda müşahedesinde olan Zatı Zülcelali-Vel Kemalda görmüş, Efendimizin kemalatını... onun nurunu almış, halk etmiş.

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Elmas Kılıç

Selamün aleyküm.Allah'ın rahmeti ve inayeti daima üzerinize olsun. Mezkur mevzuda şöyle düşünüyorum; bu hadis-i kudsinin geçtiği kaynakları yazınızın sonunda belirtmişsiniz. Kaynakların içinde iki müceddid bir mehdi(benim bildiğim kadarıyla..) bulunuyor.Yani kesbi ilmin değil, vehbi ilmin mazharı, alem-i insaniyetin vekili olan zatlar..Zahir-i şeriatın ikinci kaynağı olan kütüb-ü sitte'de bulunmaması sebebiyle, bu hadis-i kudsiyi(hadis-i kudsi olarak)kabul etmeyenlerin eleştirisi normal kabul edilmeli. Sanki bu hadisin kaynağı, ehl-i kalbin keşfi ve ittifakı gibi. Ümmet dalalet üzerine ittifak etmiyorsa, böyle vazifeli şahısların, böyle hayati bir mana ihtiva eden sözü(manası doğruysa bile) öyle olmadığı halde Allah'a nisbet etmelerine zerre kadar ihtimal vermeyiz. Ve hadis ilminde de üstadımızın tek kaynağı,sadece kesbi ilim sahiplerindeki gibi Kütüb-ü sitte olamaz. Üstadımız Risale-i Nur'da:Hadisin cevherini tanıyan alimlerden bahsediyor.Kendisi bunun dışında olmayacağına göre bizim için mesele gayet açıktır.

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
snorkinow
Bu hadis 11. Sözde bahsediliyor. Demek, vücud-u üstad, vücud-u kasrın dâisidir. Ve ahalinin istimâı, kasrın bekàsına sebeptir. Öyle ise, denilebilir ki, eğer şu üstad olmasaydı, o melik-i zîşan, şu kasrı bina etmezdi. Hem yine denilebilir ki, o üstadın talimatını ahali dinlemedikleri vakit, elbette o kasr tebdil ve tahvil edilecek.
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
nur olmadan asla
Bu hadisin kullanıldığı kitaplar hadis kitabı mıdır? Üstadın ilminden asla şüphem yok.Ama karşı taraf ikna olmuyor.Üstad hakkında mevzu hadis kulanmış diyerek toplumda konuşmaları beni üzüyor.
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Sorularla Risale

Evet isimleri zikredilen kitaplar hadis kitaplarıdır..

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Ziyaretçi (doğrulanmadı)

maddi tohumlardan oluşumu görüyoruz ve kabulleniyoruz istemesekte manevi tohumların olması bunlardan bir şeyin inşası neden zor olsun. başlangıcımız nerden sorusuna peygamberimizin nurundan cevabı beni çok mutlu ediyor. Allah celle celalüh nuru muhammediden yaratmış ne güzel bir şey kainatın en mükemmelinden bizi başlatması. çekirdekler hep mükemmel meyveden çıkar.

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Karaosmanoğlu

eğer Efendimiz Aleyhisselam için kainat yaratildiysa,Efendimiz öncesi gelen kavimler bu konuda haşa Allah tarafından haksızlığa uğramış olmuyor mu? Netice de kâinatın yaratılış sebebi olan Hz Muhammed sav görmediler. Bahsedildiği gibi ilk ve son peygamber efendimiz olsa anlayacağım ama bir türlü kavrayamadığım, Efendimiz Aleyhisselam öncesi insanlar da böyle bir zatın ümmeti olmak istemezmiydi? Ayetler ve hadislerden çıkarak verilen mana ona olan sevgiden ötürü olabilir mi ? Ama Kudsi hadis denilerek Allah'a itaf ediliyor bu söz.

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Sorularla Risale

Evvela kainat zaman ve mekan sistemi içinde yaratılmıştır zaman ise doğrusal bir çizgi gibi ilerler bu da önce ve sonra kavramlarını sonuç verir. Hali ile insanların dünyaya gönderilmeleri zaman çizgisine göre oluyor bütün insanların zamanın bir noktasında toplanması mümkün değildir hikmet-i İlahi zamanı levh-i mahv-ı ispat şeklinde yaratmıştır.

İkincisi İslam nuru Hazreti Adem (as) ile başlar son Peygamber ile kıyamete kadar devam eder. Bu nurdan istifade etme konusunda bütün insanlar müsavidir. Ayrıca bu nuru temsil eden peygamberler gönderilmiştir ki o nuru ifade etme açısından Peygamberimizden geri kalmazlar.

“Biz Allah'ın peygamberleri arasında ayırım yapmayız.” Bakara, 285

Üçüncüsü Peygamber Efendimiz nübüvvet silsilesinin hatemi ve en büyüğüdür ve insanlığın tekamül yasası gereği üniversite seviyesine ders veren muallim seviyesindedir. Dolayısı ile kainatın onun yüzü suyu hürmetine yaratılması gayet makul ve mantıklıdır.

Dördüncüsü insanları yaratan ve hangi dönemde dünyaya gönderileceklerini takdir eden ezeli hikmettir bizim bu hikmeti bütün yönleri ve incelikleri ile ihata etmemiz mümkün değildir. Kader bir yöne bakmaz milyonlarca cihete bakar ve takdirini ona göre yapar.

Beşincisi Allah mülkünde dilediği gibi tasarruf eder ve bu tasarrufundan dolayı da zulmetmiş olmaz çünkü zulüm bir başkasının mülkünde haksız bir şekilde tasarruf etmeye denilir. Mülk Allah’ın olduğuna göre mülkünde tasarruf etmesine zulüm ve haksızlık demek teknik olarak mümkün değildir ancak hikmeti nedir denilebilir.

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.

BENZER SORULAR

Yükleniyor...