"Mâder-i hilkatin hazâin-i lâ-tefnâsındaki sehaveti bir türlü hazmedemeyenler..." Devamıyla izah eder misiniz, bunlar kimlerdir?
Değerli Kardeşimiz;
"Üç yüz yirmi üç senesi zarfında idi ki, şarkın yalçın, sarp, âhenîn mâverâ-i şevâhik-i cibalinde tulû etmiş Said Nursî isminde nevâdir-i hilkatten mâdud bir ateşpâre-i zekânın İstanbul âfâkında rüyet edildiği haberi etrafa aksetmiş ve fıtraten mütecessis olan bazı kimseler o harika-i fıtratı peyapey gördükçe, mâder-i hilkatin hazâin-i lâ-tefnâsındaki sehaveti bir türlü hazmedemeyenler, Şarkî Anadolu kıyafetinde, o şal ve şalvar altında öyle bir kanun-u dehânın ihtifa edebileceğini bir türlü anlayamayarak, bir kısım adamlar ona, 'mecnun' demişlerdi."(1)
“... mâder-i hilkatin hazâin-i lâ-tefnâsındaki sehaveti bir türlü hazmedemeyenler...” Bu ifadede Allah vergisi olan ve Allah'ın sonsuz tükenmez hazinesinden gelen harika zeka ve ilmi çekemeyen birtakım insanların, Üstad Hazretlerini nasıl tımarhaneye attırdıklarına işaret ediliyor. Her dönemde olduğu gibi o dönemin Osmanlı bürokrasisinde de hazımsız ve hasid bir takım insanlar hem Üstad Hazretlerinin şahsından hem de teklif ettiği eğitim projesinden rahatsız olmuşlar.
Bu insanların kimler olduğu hakkında isim olarak bir kaynak ve bilgi olmasa da o dönemin etkili bürokratları olduğu anlaşılıyor...
(1) bk. Divan-ı Harb-i Örfî, İfade-i Naşir.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü