Mühürlü kalpler ne demektir? Özellikle kalplerinin mühürlenip, cehennem reva görülen insanları nasıl anlayacağız?
Değerli Kardeşimiz;
Kalplerin mühürlenmesi, küfür ve isyana müptela olan kalplerin, imanı kabul edemez hale gelmeleri demektir.
Allah Resulü (asm) buyururlar ki: “Her günah ile kalpte bir siyah nokta meydana gelir.”
Şirk ise en büyük günah: “Allah kendisine ortak koşulmasını asla bağışlamaz; bundan başkasını dilediği kimse için bağışlar.” (Nisa Sûresi, 48)
Bu hadis-i şeriften ve âyet-i kerimeden anladığımıza göre, kalbi karartan en büyük siyahlık şirk, yani Allah’a ortak koşmaktır. Bir insan, şirki dava eder ve bu hususta müminlerle mücadeleye girişirse, her geçen gün kalbindeki bu siyahlık daha da koyulaşır ve genişlenir. Git gide bütün kalbi sarar. Artık o insanın iman ve tevhidi kabul etmesi âdeta imkânsız hale gelir. Üstadın ifadesiyle, “salâh ve hayrı kabule liyakati kalmaz.”
İşte sözü edilen âyet-i kerime, Allah Resûlüne (asm.) cephe alan, onunla mücadele eden müşrikler hakkında nazil olmuş ve o müşriklerin kalplerinde şirkin tam hâkimiyet kurması ve tevhide yer kalmaması, “kalp mühürlenmesi” şeklinde ifade edilmiştir. İşte kendilerine hidayet kapısı kapananlar, bu noktaya varan bedbaht gruptur. Yoksa günah işleyen yahut zulüm eden her kişi için hidayet kapısının kapanması söz konusu değildir. Aksi halde, asr-ı saadette, daha önce putlara tapan on binlerce insanın İslâm’a girmelerini nasıl izah edeceğiz?!..
Şirke giren her insanın kalbi mühürlenseydi, hiçbir müşrikin Müslüman olamaması gerekirdi. Demek ki, kalbi mühürlenenler, tevhide dönmeleri imkânsız hâle gelenlerdir. Ve onlar, bu çukura kendi iradelerini yanlış kullanarak, şirki dava ederek, küfürde ısrar ederek düşmüşlerdir.
Nur Külliyatında küfür iki kısımda incelenir: Adem-i kabul ve kabul-ü adem.
Adem-i kabul için; “bir lâkaytlıktır, bir göz kapamaktır ve cahilane bir hükümsüzlüktür,” denilir. Kabul-ü ademde ise küfrü dava etmek ve batıl itikadını ispata çalışmak söz konusudur. Bu ikinci gurup, küfür cephesinde yer alarak iman ehliyle mücadele ederler. İşte kalp mühürlenmesi, büyük çoğunlukla, bu gurup için söz konusudur.
Kalbin iki yüzü, iki kapısı vardır. Biri dünyaya bakar, diğeri ahirete bakar. Üstad, bahsi geçen yerde, vurulan mührün dünyaya bakan kapısına değil, ahirete bakan kapısına olduğunu söylüyor. Ve o mührün de sabit olup, meleklere göründüğünü söylüyor.
Mührü, kalbin dünyaya bakan kapsında anlarsak, şöyle bir nükte olabilir: O kâfir, kalbini iman ve fazilet ile doldurması gerekirken, iradesi ile kalbini yılan ve akreplerle doldurdu. Allah da hem ceza olsun, hem de başka kimseler zarar görmesin diye onun kalbini mühürledi.
Tıpkı bulaşıcı hastalık olan yere karantina uygulaması gibi, ne hastalık bulunduğu yerden çıksın, ne de başkası böyle bir kalbe yanaşmasın diye mühürlendi.
Kalplerin mühürlenmesi hususunda bu mana gayet güzel ifade edilmiştir. Şöyle bir misal ile izah edelim:
Arıların kovanlarına fare gibi yabancı bir varlık girdiği zaman, arılar onu sokarak öldürürler. Ancak kokması muhtemel olan bu leşi dışarı atamadıkları için, etrafını mumyalayarak kokuyu engelliyorlar. Arıların sahibi kovanı açtığı zaman onu dışarı atar.
Aynen öyle de bazı insanlar, günahlara gire gire fıtratları bozulur ve etrafa zarar verecek hale gelirler. Allah onların bu zararlarını sınırlandırmak için kalplerini mühürler. Böylece onların zararları en aza indirilmiş olur. Tıpkı bir nevi karantina yapılır. Hâşâ Allah, sağlam ve doğru kalpleri mühürlemez. Bu zaten adalete uymaz.
Kalbi mühürlenen kâfirler, asla imana ve İslam’a yanaşmazlar. Riya ile de olsa, münafık bir tarz ile de olsa bu değişmez, bu yanaşmamaları da iman ehli için bir alamet, bir işaret oluyor ki, o kâfirin kalbindeki hastalıktan kaçınmaya bir vesile olsun.
Bir insan, kendi fikir ve iman dünyana zıt ve düşman olan bir derneğe nasıl gitmiyorsa, zira o dernek mühürlü gibi ona kapalı ve açıktan düşmanlığını ilan etmiştir. İnsan da onun o halini bilip ona göre hareket ediyor.
Aynı şekilde, kalbi mühürlü kâfiri de, böyle düşmanlığını açıktan ilan etmiş dernek gibi anlayabiliriz. Ona göre tedbirimizi alır, onun kalbi hastalığından kendimizi koruyabiliriz. Kâfirlerin hepsinin kalbi mühürlü olmasına dair bir işaret yoktur. Bazılarında olup, bazılarında olmayabilir.
Hulasa olarak, kalbin içindeki mührün bize görünen kısmını, açık düşmanlık olarak anlayabiliriz. Düşmanlığını açıktan ilan etmesini de zararından korunmaya bir ikaz ve ihtar olarak değerlendirebiliriz.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar