Müslim ve mümin sıfatlarının farkı nedir, neye göre fark var diyebiliriz?
Değerli Kardeşimiz;
"İ'lem eyyühe'l-aziz! Cenab-ı Hak seni ademden vücuda ve vücudun pek çok eşkâl ve vaziyetlerinden en yükseği Müslim sıfatıyla insan suretine getirmiştir. Mebde-i hareketinle son aldığın suret arasında müteaddit vaziyetlerin, menzillerin ve etvar ve ahvâlin herbirisi sana âit nimetler defterine kaydedilmiştir. Bu itibarla, senin geçirmiş olduğun zaman şeridine elmas gibi nimetler dizilmiş, tam bir gerdanlık veya nimetlerin envâına bir fihriste şeklini veriyor. Binaenaleyh, geçirmiş olduğun vücudun her menzilinde ve vaziyetinde, etvarında, ahvâlinde, "Nasıl bu nimete vâsıl oldun? Neyle müstahak oldun? Ve şükründe bulundun mu?" diye suale çekileceksin. Çünkü, vukua gelen haller suale tâbidir. Amma imkânda kalıp vukua gelmeyen şeyler suale tâbi değildir. Geçirmiş olduğun ahvâl, vukuattır. Gelecek ahvâlin ademdir. Vücut mesuldür, adem ise mes'ul değildir. Öyleyse, mâzide şükrünü edâ etmediğin nimetlerin şükrünü kaza etmek lâzımdır."(1)
Burada Müslim ifadesi; İslam’ın maddi alemdeki emir ve yasaklarına işaret ediyor. Bir çeşit insanın maddi tekamülüne bakıyor. İnsanın nasıl manevi bir terakkisi varsa; aynı şekilde maddi olarak da bir terakkisi vardır. İşte insanın camidat, nebatat, hayvanat, mertebelerinden geçip; insan suretine yani; insan kıvamına gelmesinde, İslam’ın emir ve yasaklarına ittiba etmesi vardır. İnsanı insan yapan İslam'dır. Müslim İslam kökünden geliyor.
"İ'lem eyyühe'l-aziz! لاَ حَوْلَ وَلاَ قُوَّةَ اِلاَّ بِاللّٰهِ cümle-i mukaddesesi, insanın, zerre vaziyetinden, insan-ı mü'min suretine gelinceye kadar camidiyet, nebatiyet, hayvaniyet, insaniyet gibi geçirdiği etvar ve ahvaline nâzırdır. Şu menzillerde insanın letâifi pek çok elem ve emellere mâruzdur. Maahaza, havl ve kuvvetin müteallikleri zikredilmeyerek mutlak bırakılmıştır. Binaenaleyh, bu cümle, tesellî-bahş olup şümûlü dahilinde olan makamlara göre tefsir edilir."(2)
Buradaki Mümin ifadesi ise; iman kökünden geliyor. Dolayısı ile; maddi terakki ve tekemmülden ziyade, manevi tekemmül ve terakkiye bakıyor. Nasıl İslam’ın maddi alemi tanzim eden emir ve yasakları var ise; insanın manevi alemini de tanzim eden manevi rükünler vardır ki; bunlar imanın şartlarıdır. Bu İ’lemde vurgulanan husus; insanın manevi duygu ve latifelerinin iman ile terbiye edilmesi ve insanın manen terakki ve tekemmül etmesidir.
Özet olarak; "Müslim" insanın maddi suretinin tekemmülüne, "Mümin" ise insanın manevi suretinin tekemmülüne bakıyor.
(1) bk. Mesnevî-i Nuriye, Zeylü'l-Habbe
(2) bk. a.g.e.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar