Semavat için, "Müzahame ve münakaşayı icap edecek bir sebep yoktur..." deniyor. Diğer yandan: "...ta sema âfâkında melâike ve şeytanların mübarezesine kadar,.." deniyor. Burada bir tezat yok mudur?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

Sema çok büyük ve ihatalı bir mekân olduğu için, onu tek bir mevki ve makam şeklinde değerlendirmek hatalı olur.

Semanın kısm-ı azamı sükut içinde ve sükunetlidirler. Yani o mülk içinde barınan ve yaşayan varlıklar muti ve emirberdirler. Denebilir ki sema mülkünün yüzde doksan sekizi, doksan dokuzu tam bir itaat ve emir tahtındadır. Burada bir kargaşa ve çalkantı yoktur. Hayır mutlak galiptir.

Lakin semanın yüzde birlik veya ikilik olan sınır kısımlarında bazı çarpışma ve mücadeleler vardır. Cinni şeytanlar, o sema tabakasının sınırlarına yaklaşıp oradan kulak hırsızlığı yapmaya çalışırlarken, oranın muhafızları olan melekler de onlara alevden dökülmüş şahapları fırlatıyorlar.

Kur’an nazil olmadan önce kahinler, cinler vasıtası ile semadan yarım yamalak haberler alıp gaybi bazı hadiseleri önceden haber verebiliyorlarmış. Kur’an nazil olmaya başlayınca, bu yol cinlere kapatılmıştır. Yani eskisi gibi cinler nurani ve şeffaf vücutlarına güvenip sema dairesine çıkamadılar artık. Dolayısı ile sema dairesine bahsi geçen kader levhalarının haberlerine de vakıf olamıyorlardı. Böylece sema tarafı büyük bir güvence altına alındı.

Semanın güvence altına alınmasının sebebi, Kur’an’ın semadan nazil olmasıdır. Böylece Kur’an hakkında en ufak bir şaibe ve şek kalmamış oluyor. Yani "Acaba Hazreti Muhammed’i (asm) -haşa- cinler mi aldatıyor ya da ona gelen vahyin içine cinlerin yalan yanlış haberleri karışıyor mu?" şüphesi bertaraf edilmiş oluyor.

Tabi, cinlerin bu kulak hırsızlığı sema aleminin merkezi ve başkenti konumunda olan mele-i a'la denilen meleklerin müzakere meclisinde değil, sema aleminin, tabiri yerinde ise, taşraları hükmünde olan köşe ve bucaklarındaki mevkileridir. Genelkurmay karargahında alınan kararlar nasıl sınır karakollarına tebliğ ediliyor ise, aynı şekilde mele-i a'lada alınan kararlar da semanın sınır karakolları hükmünde olan yerlerine tebliğ ediliyor. İşte cinlerin kulak hırsızlığı yaptığı yerler semanın bu sınırlarıdır. Yoksa semanın merkezi hükmünde olan mele-i a'la değildir.

Semanın bu mahiyeti anlaşıldıktan sonra, zahirdeki tenakuz giderilmiş olur. Yani sema dairesinin kahir ekseriyeti sükunet içinde iken, semanın kıyı şeritleri hayır ile şerrin sembolik çarpışmasına sahne olmaktadır.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Kategorileri:
Okunma sayısı : 3.709
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

BENZER SORULAR

Yükleniyor...