Tembellik, korkaklık, gerçeklerle yüzleşme korkaklığı gibi işler manevi hastalıklar mıdır; tahkiki iman sahibi olmak bunu çözer mi?
Değerli Kardeşimiz;
İman kök, ibadet gövde, ahlak ise meyvedir. Kök yani iman çürük olursa, ona bağlı olan gövde ve meyve de çürük olur. Kök yani iman sağlam ve canlı olursa, ona bağlı olan ibadet ve ahlak da ona göre sağlam ve canlı olur.
Tembellik, korkaklık, kirlilik, kaypaklık, zillet gibi şeyler ahlaksızlık olduğu gibi çalışkanlık, cesaret, temizlik, mertlik ve izzet gibi şeyler de güzel ahlak kapsamındadır.
Ahlaksızlıkların temelinde zaaf-ı iman olduğu gibi, güzel ve sağlam ahlakın temelinde de kuvvetli ve tahkiki iman bulunmaktadır.
Risale-i Nur'un tahkiki iman dersleri, inşallah bütün manevi ve ahlakî hastalıklara şifa niteliğindedir.
“Havf-ı mevt mevti getirir”, yani "ölüm korkusu ölüme sebeptir" ifadesi; korkunun neticesinde insan ölür ya da korku bizzat ölüme sebep olan bir hastalık anlamında kullanılmıyor. Bazen panik atak olan insanlar ölüm korkusu ile akıl ve muhakeme yetisini kaybedip ölüme sebebiyet verecek saçma davranışlara yönelebilirler demektir.
Mesela, bir asker siperinden ölüm korkusu ile çıkıp kaçmaya başlasa; düşmana hedef olur. Bu duruma "ölüm korkusu onu ölüme götürdü" denilir. Halbuki bu asker, korkusunu yenip siperini terk etmemiş olsa idi, hayatta kalma ihtimali daha güçlü olurdu...
Risale-i Nurların bilimsel ve fenni bir eda ile bu gibi hastalıkları teşhis ve tedavi ettiği söylenemez. Lakin bu gibi hastalıkların temelinde insandaki manevi duygularının ve manevi cihazların besinsiz ve gıdasız kalması vardır. Nasıl göz vitaminsiz, mide gıdasız, böbrek sıvısız kaldığı zaman maddi hastalıklar tezahür ediyor ise, aynı şekilde insanın manevi azaları hükmünde olan kalp, ruh, akıl, vicdan gibi azalar da zikirsiz ve ibadetsiz kaldığı zaman, manevi ve ruhi hastalıklara sebebiyet veriyor. Bu manaya binaen şu hükme varabiliriz; bütün ruhi hastalık ve sıkıntıların temelinde ekseri olarak maneviyatsızlık ve ibadetsizlik vardır.
Mesela, bugüne kadar bir peygamber ya da evliyanın ruhi hasatlıktan dolayı intihar ettiği vaki değildir. Ama aklı deha derecesinde olup da maneviyattan bihaber olan çok bilim ve düşünce insanında bu gibi vakalar bulunmaktadır. Demek ruhi hastalıkların en temel nedeni manevi duyguların gıdasız ve vitaminsiz kalmasıdır. Manevi duyguların gıda ve vitamini ise iman ve ibadettir.
Risale-i Nurlar, iman ve ibadeti tahkiki bir surette ders verip ikaz ettiği için, elbette ruhi hastalıkların tedavisinden vareste değildir. Risale-i Nurlar belki Psikoloji gibi kapsamlı ve bilimsel bir metot ile bütün hastalıkları incelemiyor olabilir, ama temel noktada Risale-i Nurların alanı ruhi hastalıkların ilacı ve çözümüdür, denilebilir. Hatta bazı ruhi sorunların tedavisi özel bir risale ile kapsamlı olarak inceleniyor. Vesvese hastalığının Yirmi Birinci Söz'ün İkinci Makam'ında işlenmesi buna örnek olarak verilebilir.
Alkol ve uyuşturucunun temel nedeni maneviyatsızlık ve irade zafiyeti olduğuna binaen, bu gibi illetlerin tedavisinde Risale-i Nurların kuvvetli ve ikna edici iman dersleri pekala kullanılabilir. Nitekim bir çok ruh ve sinir hastanelerinde dinin manevi gücünden faydalanma cihetine gidilebiliyor. Hapishane ve hastanelerde imam ya da papazların istihdam edilmesi meselemize ciddi bir vesikadır.
Kaldı ki Risale-i Nurlar bu zamanın eşsiz ve benzersiz bir manevi ilaç ve reçetesidir, ruh hastalıkların tedavisinde ciddi bir yardımcı ve destekçi olarak kullanılabilir.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar