Üstad; hutbede Arapça'dan sonra Türkçe bir şeyler anlatılmaması hususunda ne demiştir?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

Cuma hutbesinin makamı, ihtar ve ikaz makamıdır. Yoksa nazari ve siyasi veya dinin detay konularının talim edildiği bir makam değildir. Zaten ihtar ve ikazda da tafsil ve izaha ihtiyaç hasıl olmaz, kısa ve öz bir şekilde okumak esastır. En etkili ve hülasa ifade ise; ayet ve hadislerin yorumsuz bir şekilde orijinal şekli ile zikredilmesidir. Bu sebeple Cuma hutbelerinde ayet ve hadislerin zikredilmesi kafidir. Bunun dışında yapılan şeyler makbul değildir, bidattir. Lakin bidatın olması, Cuma namazının sıhhatine zarar vermez, sadece sevabını azaltır. Bu bidatleri bahane ederek Cuma terk edilemez. Konuyu Üstad Hazretleri şu şekilde izah ediyor:

"Meselâ, bazı gafiller, hutbenin Türkçe okunmasını istihsan ediyorlar ki, halkın bilhassa siyasî ahvalden haberleri olsun. Halbuki bu gibi ahval-i siyasiye yalandan, hileden, şeytanî fikirlerden hâli değildir. Hutbe makamı ise, ahkâm-ı İlâhiyenin tebliği için ittihaz edilmiş bir makamdır."

"Sual: Avâm-ı nâs Arabîden haberdar değildir; fehmedemez."

"Cevap: Avâm-ı nâs, zaruriyat ve müsellemat-ı diniyeye muhtaçtır. Ve hutbe makamı da bu gibi hükümlerin tebliği içindir. Bu hükümler kisve-i Arabiye içinde tafsilen değilse de icmâlen avâm-ı nâsa malûm ve mâruftur. Maahaza, lisan-ı Arapta bulunan şehâmet, yükseklik, meziyet, satvet diğer lisanlarda yoktur."
(1)

"Tâlim-i nazariyattan ziyade, tezkir-i müsellemâta ihtiyaç var"

"Zaruriyât-ı dinî, müsellemât-ı şer'î, kulûblerde hâsıldır, ihtar ile huzuru, tezkir ile şuuru."

"Matlup da hâsıl olur. İbare-i Arabî HAŞİYE daha ulvî ediyor tezkiri, hem ihtarı."

"Onun için Cumada hutbe-i Arabiye, zaruriyâtı ihtar, müsellemâtı tezkir, maalkifâye olur onun tarz-ı tezkiri."

"Nazariyâtı tâlim onda maksud değildir. Hem İslâmın vicdanî simasında şu Arabî ibare bir nakş-ı vahdettir; kabul etmez teksiri.
(2)

(1) bk. Mesnevî-i Nuriye, Hubâb
(2) bk. Sözler, Lemeat.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Okunma sayısı : 10.712
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

Yorumlar

ercanangin
Cum'a hutbelerinin kısa olduğu ve bu yüzden o süre zarfında dinleyicilere birşey anlatılamayacağı fikrine katılmıyorum.Cum'a namazının ruhuna uygun olan ihtar- ikaz yanında nazari ve gerekirse siyasi konuların konuşulmasıdır. Hutbede konuşan Hz.Ömere kadın sahabinin seni kılıçlarımızla düzeltiriz hitabı, mehir ilgili olup ihtar- ikaz 'ın dışında kısmen siyasi bir hutbedir. Üstadımız böyle söyledi diyerek zorlama bir takım açıklamalar yapmak kanaatımca yanlıştır.
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Ziyaretçi (doğrulanmadı)
Kardeşim zaten vaazlar dediğin görevi saatlerce yapıyor. Hutbe Türkçe olsun demek Namaz Türkçe olsun demekten farksızdır. Çünkü ikiside farz bir ibadettir.
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
oğuzhangözüpek
TUHAF; Tuhaf olan Üstadın açıklaması değil Üstaddan sudur eden her sözün ve fiilin illa doğru olduğunda ısrar edilmesidir.''Doğru buluyorsanız alınız,değilse ben dahi olsam almayınız'' diyen Üstadın bu sözüne dahi muhalefet edildiğini görüp üzülmemek elde değil.Siyasi ve sosyal meseleler su götürür meseleler olup zamana,şartlara,kişilere göre yorumlarıda değişir.İşin içinde İNSAN var ise çok şey 2 kere 2 dört eder gibi değildir.Cuma da bir kısmım Türkçe okunması sevabı azaltır demek dahi doğru değildir.Sevabı artırıcı tek şey vardır o da ihlas ve Rıza-i İlahidir.Elbette İkaz ve Uyarılar KUR'an ve Sünnetten yapılacaktır. Zira Rehber onlardır.Amma O mübarek Lafızdaki engin manaları da ÜMMETE izah etmenin de sakıncası olmaz .Hatta faydalı olur.Zira herkes her ayetin,hükmün manalarına vakıf olmaz.Üstad Şafi içtihadındandır.Şafiler de en 40 kişi ile Cuma namazı kılınabilir ki Kırsal alanda yaşayan insanlar en az Haftada bir bir araya gelip Alemi İslam ve AHVALDAN HABERDAR OLSUNLAR.BU VECİHLE cuma HUTBELERİNİN ZATEN BİR SİYASİ ve SOSYAL BOYUTU VARDIR DERSEK yanlış olmaz.Mesele Resulullah asm ve Raşit Halifelerden ra sonra KUR'An VE sünnetten AYRILAN İDARECİLERİN BİDAT DOLU uygulamalarıdır.Dolayısıyla Dünya HİKMETİ olarak vasfını kısmen yitiren CUMA HUTBELERİNİN veriliş tarzının Arapça mı ,Herkesin Kendi Lisanı ile mi olmasının tartışılması da uygun değildir.Üstrd İÇTİHADININ Azamet Tarafını tercih etmiştir. Umumi konularda RUHSAT tarafının tercih edilerek Ümmete kolaylık sağlamak bence daha münasiptir.Zaten Ayetlerin ve Hadislerin aslı Okunarak İcabet te yapılmaktadır.KUR'AN'ımız Ne kadar çok anlaşılırsa; YOKMU ONDAN öĞÜT ALAN diye tebliğ ettiği ÖĞÜT ve TAVSİYELER yeterince anlaşılmaz.Anlaşılmayan İLAHİ TEBLİĞ DE TEBLİĞ OLMAZ en azından bazı Cihetler yönüyle.Cumanız mübarek olsun.
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
oğuzhangözüpek
Merak ettim.Farz ibadetler TÜRKÇE yapılmaz mı demek istemiş Endülüslü İBN-İ RÜŞD . Peki Bayram HUTBELERİ ni ne yapacağız.????
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Editor (Muaz)

Cuma hutbesi yalan dolanın kol gezdiği siyasi propaganda yeri değil Allah'ın zikredildiği ibadet makamıdır. Namaz ile cuma hutbesi arasında fark bulunmuyor. Mesela ezan Müslümanlar için nasıl evrensel bir sembol ise cuma hutbesi de tezkir ve şiar yönü olan bir ibadettir. Ezanı her millet kendi dilinde okusa ezanın simgeselliği gider Müslümanların ortak ve birleştirici noktaları kaybolur. Faraza Arabistan da ya da farklı bir memlekette cuma kılsan hutbe ne olacak. Tafsilat için linki tıklayınız.

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
oğuzhangözüpek
Şunu belirtmekte fayda var ki; İçtimai ve siyasi meselelerde bazen, nadiren de olsa Sevgili Üstad ra ile aynı fikri paylaşamıyorum.Zaten illada öyle olacak diye bir kayıt yok. Şayet aynı olursa bu sefer taklitçilik olur tahkikçi olamam.Ehli Tarikteki Şeyh-Mürid ilişkisi gibi olur ki Risale-i Nur'un Meslek ve Meşrebine de uygun değildir. Üstadın CUMA HUTBESİ konusundaki tespiti bence İÇTİHADİ bir konudur. Ayrıca bu hükmi tespitte bulunduğu devirde ayrıca dikkate değerdir.Herhalde anlatabilmişimdir. Üstad aynı zamanda Müçtehit makamındadır ve bu konuda içtihat edebilir.AMA Herkeste bu görüşe katılmak zorunda değildir.Editörün HUTBE İRADINA karışan veya karışması muhtemel BİDA'lar konusunda ki hassasiyeti haklıdır.Maalesef zamanımızda böyle zamanlardan bir zamandır. Ama unutmayalım ki CAMİ,Namaz,hizmetleri de DEVLETİN tekelindeki maaşlı hizmetlerdir. Yani İmamet makamı; layık kimselerden değil Maaşla atanan kimseler vasıtasıyla icra edilmektedir ki bu dahi Şaibeli bir vaziyettir.Hal böyle olunca CUMA hutbelerini de Namaz gibi mütaala etmek durumunda kalıyoruz.Şu hususlara birgöz atalım.1.Cuma Namazı ve Hutbesi; Darül islam da farz olan bir ibadettir. 2.Hür ÜLKELERDE Kİ HÜR İNSANLAR icabet eder.3.O camide cuma kılınması için o ülkenin emirinin, sultanının, vs yetki vermesi gerekir.Yetki veren devlet başkanının adı hutbede belirtilir.o nedenle eskiden devletin kurulduğunu gösteren alametlerden biriside PADİŞAHIN, şahın,sultanın vs Adının hutbede okunması idi. 4.İBADET mekanı CUMHURA açık olmalıdır. 5. Seferi durum söz konusu olmamalıdır.Emniyet varsa icra edilir. Yoksa icrası şart olmaz.Savaş hali gibi.6. Nisa ve seferiler için SÜNNET tir denmiştir . Allah Resul'ü Hutbe İrad ettiğinde Cumhur anlıyordu.Zira Hutbe Namaz, ezan gibi Doğrudan Allah'a doğru değil, Naasa tebliğ makamıdır. Tebliğin de ile anlaşılır olması icab eder. Dense ve KUR'ANIN insanlara hitap ettiğini ifade eden ayetler delil gösterilse Kimse Bu şekilde içtihatta bulunan kimseye bir şey demez diyemez. Sadece Bu Onun içtihadıdır biz o görüşte değiliz diyebilir.7. HUTBE'nin içtimai,genel ahlaki,bazen umumi tebliği gerektiren hallere mündemiç olması 8. Cumanın bir şehirde bir CAMİ de İcrası konusu ,sıhhati konusunda teredüT oluşturmuş ve Ulemanın bazısı ZÜHR-Ü AHİR namazını ı uygun görmüşlerdir.Gerçi İmam-ı Azam Lazım değil demiş, kılana da BİR ŞEY DEMEMİŞTİR. 9.Bazı Bid'aların icad edilmesi,Bazılarının CUMA hutbesini kendi lehine kullanmak istemesi O ibadetten Cumhurun istifadesine engel olmamalıdır.10.Şafi Uleması Dünyevi Bilimlerden çok Uhrevi Bilimleri nazara vermişler hatta zamanla Medreselerdeki eğitimin asliyetinden ayırarak Şark illerinde ki KOYU taassuba zemin hazırlamışlardır.Halbuki fen ve Felsefeyi Dinin Hizmetinde Kullanan 1800-1200 yılları İSLAMIN POZİTİF BİLİMLERDEKİ altın çağı olarak zikredilmektedir. Zararlı ayrık otları her devirde yetişmiştir. BU yüzden asliyetten kaçılmaz.11.Haberleşmenin kısıtlı olduğu dönemlerde CUMA hutbesi bir iletişim ve tebliğ vasıtası idi.CUMA SURESİNDE'' o vakit geldiğinde icabet edin sonra da rızkınızı arayın'' demesi bile o günün tatil yapılmamasına delil olabilir.BU hükmede İÇTİHAT SAHİPLERİ VEYA ALİMLER karar verebilir.12.SONUÇ OLARAK CUMA NAMAZI namazdır.Ancak hutbe namaz gibi mütaala edilmemelidir.HUTBE ALLAH cc Rızası için İNSANLARA İKAZ MAKAMI DEĞİL AYNI ZAMANDA TEBLİĞ MAKAMIDIR.. Tebliğinde,uyarının da anlaşılabilir olması gerekir ki maksat hasıl olsun.Zira peygamber Efendimiz HUTBE İRAD ettiğinde Naasa dönüyordu( bu dönüş dahi tek başına delildir) ve İnsanlar onu anlıyordu.ve KUR'ANIN tefsirini yapıyordu.Tefsir ise anlaşılmaya yöneliktir ve İlim tahsilidir veya tebliğidir.Bu sebep bile HUTBEnin anlaşılır lisan ile verilmesine delil teşkil eder..BU gibi nedenlerle de Yabancı ülkelerdeki CUMA HUTBELERİ o ülkelerin İnsanlarına FARZ olur.Diğerlerine değil.Efendim Madem Müslümanlar bir miktar Arabi ve KUR'an öğrensinler. Demek önceki sözlerimde de izah edildiği gibi Cuma İbadetindeki asliyetle bağdaşmıyor..Bu benim düşünce ve fikrimdir.Ve sadece kendimi bağlar.Gittiğimiz Camide İmamet makamı CUMA'yı nasıl icra ederse ona ittiba etmekte vazifemizdir.Bid'a karıştı sahihliği tehlikeye düştü gibi vesveselere de mahal yoktur.İhlas ve samimiyet her ibadetin ayrılmaz katalizörüdür. ASılda bu dur. Miracı Nebeviniz Mübarek olsun.Cenabı Hak Birinize Bin katsın. Amin. Dualarla.
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Ziyaretçi (doğrulanmadı)
Oğuzhan Gözüpek, benim dediğim hutbeye Türkçe olsun demekle namaz Türkçe kılınsın demekten farksızdır. Nasıl ki Türkçe namaz bir rezalettir, öylede Türkçe hutbe dahi bir öyle bir rezalettir. Ayrıca demişsin ki Şafi uleması uhrevi ilimleri öne geçirdi İslamın gerilemesine yol açtı. Bu sözün çok büyük bir cinayet haberin olsun. Şafii Mezhebinden çıkan bir kaç alimi yazayımda fikirlerinden dönersin inşallah... 1) İmam Gazali 2) İbrahim Bin Sa'id El-Müzeni 3) İmam-ı Rafii 4) Seyid Abdulkadir Geylani 5) İmam Suyuti 6) Seyid Ahmed Rifai 7) İmam Nevevi 8 ) İmam-ı Maverdi 9) İbni Hacer-i Askalani 10) Ebu İshak Şirazi 11) İbni Hacer-i Mekki 12) İmam-ı Şa’ranî 13) İmam-ı Taberi 14) İmam-ı Fahreddin-i Razi 15) İmam Eşar'i 16) İmam-ı Sübki 17) İmam İbn-i Kesir 18) Erzurumlu İbrahim Hakkı 19) İmam-ı Beyheki 20) Mevlana Halid-i Bağdadi 21) Seyid Taha 22) Şeyh Muhammed Diyauddin 23) Bediüzzaman Said Nursi 24) Seyid Abdulhakim El-Hüseyni 25) Şeyh Mela Bedreddin
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.

BENZER SORULAR

Yükleniyor...