"Hiç kimsenin bugüne kadar muktedir olmadığı dekaik ve hakaiki Kur'ân'dan bulup çıkarmışlar." Şimdiye kadar çıkarılamayan hakikatler nelerdir, kimler çıkarabilir?

Değerli Kardeşimiz;

Barla Lahikası'nda geçen alakalı paragrafı buraya aldıktan sonra izahını yapmaya çalışalım;

"Müftü Kemal Efendi, evvel mektubu mütalâa etmişti. İki gün evvel ziyaretine gittim, 'Hiç kimsenin bugüne kadar muktedir olmadığı dekaik ve hakaiki Kur'ân'dan bulup çıkarmışlar.' diyerek takdirlerini beyan, selâm ve dualarını tebliğ etmekliğimi söylediler." (1)

Yukarıda da geçtiği üzere bu ifadeler; bir dost müftü efendiye aittir. Ehil bir zatın kanaat-ı şahsiyesidir. Bir takdir ifadesidir. Başkası bu fikre katılır veya katılmaz, o ayrı bir meseledir. Kur'an, Allah'ın ezelî ilminden gelmiştir. Kur'an'ın her bir ayetinin, her asra ve hatta her bir insana bakar bir vechi vardır.

Ayeti kerimede de geçtiği üzere; bütün denizler mürekkep olsa, bütün ağaçlar kalem olsa ve kıyamete kadar yazılsa, Kur'an'ın manasını bitiremezler. Kur'an bir mana hazinesidir. Her asır bu hazineden ihtiyacı nisbetinde istifade eder ve ediyor. Peki, bu ihtiyaçları, kim ve nasıl çıkarıyor? Her sahada olduğu gibi, Kur'an'dan mana ve hakikat bulup çıkarmakta işin ehilleri tarafından yapılmaktadır. İslam ıstılahında bu zatlar; müceddid, müçtehid, muhakkik gibi namlarla tesmiye edilmektedir.

Kur’an’nın nuru ile nurlanmış, Hz. Peygamberin sünneti ile ziyalanmış, ilim ve fazilet ile bezenmiş olan Abdülkadir-i Geylani, Ahmed-i Rufaî, Şah-ı Nakşibend, Bayezid-i Bistâmî, İmam-ı Gazzalî, İmam-ı Şa’ranî, İmam-ı Şazelî, İmam-ı Rabbanî, İmam-ı A’zam, İmam-ı Şafiî ve Üstad Bediüzzaman gibi münevver akıl ve kalb sahipleri bunlardan bazılarıdır.

(1) bk. Barla Lahikası, (123. Mektup)

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü