33. Söz - Dokuzuncu Bölüm

Otuz Üçüncü Söz'ün Yirmi İkinci Pencere'sini başındaki âyetlerle izah eder misiniz?

"Evet, arzın evvel-i hilkatine bakıyoruz ki, mâyi haline gelen bir madde-i seyyâleden taş, ve taştan toprak halk edilmiş. Mâyi kalsaydı, kabil-i süknâ olmazdı..." Mâyiden maksat nedir, paragrafı açar mısınız?

"Hangi tesadüf şu acaib-i masnuatla dolu sefine-i Rabbâniyeyi bir meşher-i acaip yaparak, yirmi dört bin sene bir mesafede bir senede sür’atle çevirip,.." Dünyamızın 24000 senelik bir mesafede gezdirilmesi; ne mânâya gelmektedir ve nasıl anlaşılmalıdır?

"Elhasıl: Yüzü acaib-i san’ata bir meşher ve garaib-i mahlûkata bir mahşer ve kafile-i mevcudata bir memer ve sufûf-u ibâdına bir mescid ve makarr olan zemin, bütün kâinatın kalbi hükmünde olduğundan,.." burayı tabirlerle izah eder misiniz?

Yirmi Üçüncü Pencere’deki âyetin yeri ve açıklaması ile birlikte, giriş kısmını, hayatın mahiyet ve keyfiyeti ağırlıklı olarak cümle cümle izah eder misiniz?

“Hem hayat, kâinatın tedbir ve idaresinde hükümfermâ olan rızık ve rahmet ve inayet ve hikmeti tazammun ediyor…” Burayı, hayatın yaratılmasından sonraki faaliyetler ağırlıklı olarak izah eder misiniz?

"İşte, göz önünde her vakit gördüğümüz bu had ve hesaba gelmeyen yeni yeni hayatlar ve hayatların asılları ve zâtları olan ruhlar, birden ve hiçten vücuda gelmeleri ve gönderilmeleri,.." Burayı ruh ile hayat farkına değinerek izah eder misiniz?

Açıklayan: Prof. Dr. Alaaddin Başar
Program Adı: Sorularla Sözler

İndirme Linkleri
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yükleniyor...