"Aktâb-ı Hamse-i Azîmenin birincisi ve Gavs-ı Âzam namıyla müştehir Şeyh-i Geylânî..." Beş büyük kutub hakkında malumat verir misiniz?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

Seyyid Abdulkadir-i Geylânî: Büyük İslam âlimi, evliyanın en meşhurlarından olan Abdulkadir Geylani'nin tam adı Muhyiddin Ebu Muhammed Abdulkadir Bin Ebi Salih Musa Zengidost El Geylani'dir. Hazar Denizi'nin güneybatısında Gilan Eyaletine bağlı Neyf Köyünde doğdu. Babası Ebu Salih Bin Abdullah'tır. Abdulkadir-i Geylanî doğduğunda babası 60 yaşındaydı, amel-i Salih ve takvasıyla meşhur idi. Annesi devrin tanınmış âlim ve sufilerinden Ebu Abdullah Es Sevmaî'nin kızı Ümmü’l-Hayr, Emet-ül Cabbar Fatma'dır ve kadın velilerden sayılırdı.

Babası Ebu Salih Musa'nın soyu Hz. Hasan'a (r.a.), annesi Fatıma Binti Abdullah Es Sevmai'nin soyu da Hz. Hüseyin'e (r.a.) dayanıyordu.

Ahmed Farukî (İmam Rabbani): 1563 senesinde Hindistan’ın Serhend şehrinde doğan ve zamanının müceddidi olan İmam-Rabbanî, yaşadığı devir ve sonrasında, Kur’an'ın doğru anlaşılması için yazdığı eserlerle ve yaptığı sohbetlerle yüzyıllarca belki de kıyamete kadar sürecek bir tesir bırakmış çok mühim bir İslam âlimidir. Küçük yaşta Kur'an-ı Kerim’i ezberleyip hafız olmuştur. İlk olarak babası tarafından yetiştirilmiş ve daha sonra da yaşadığı devrin büyük âlimi Mevlana Kemaleddin Keşmirî, Kadı Behlul-i Bedahşani’den dersler almıştır.

Seyyid Ahmed-i Bedevî: XIII. asırda yaşamış büyük bir âlim ve evliyadır. Mısır'ın ve Kuzey Afrika'nın en büyük velilerinden biri olarak kabul görmektedir. Uzun süre yemek yemeden yaşayabilen bir veli olarak şöhret bulmuştur. Risâle-i Nur'da ismi, aktablar ve imamlar arasında zikredilmektedir (Lem'alar, On İkinci Lem'a). Aynı zamanda cesurluğu ve atılganlığı ile de tanınmıştır. Mühim vasıflarından birisi de dama çıkıp saatlerce ve gözleri kor haline gelinceye kadar güneşi seyretmesidir. Künyesi, Ebü'l-Fityan Ahmed bin Ahmed bin İbrahim el-Fasî el-Bedevî şeklindedir.

Arabistan asıllı bir aileye mensub olan Ahmed Bedevî, ailesinin Fas'a göç etmesinden sonra 1200 yılında Fas'ta doğdu. Henüz küçük yaşta iken ailesi ile birlikte hacca gitti. Bu arada babası Mekke'de vefat etti. Gençliğinden itibaren ilimle uğraşmaya başladı. Bazı davranışlarından dolayı çeşitli lakablarla anılmaya başlandı. Cesur ve atılgan bir genç olmasından dolayı El-Attab, El-Fityan ve bedeviler gibi yüzünü örttüğünden dolayı da El-Bedevî lakablarıyla anıldı.

Seyyid Ahmed-i Rufâi: Seyyid Ahmed El Rufaî Hazretlerinin künye-i şerifleri Ebül Abbas'tır. Büyük ceddinden Rufaiye nisbet olduğu için Rufai diye anılmıştır. Hazret-i Seyyidin menkibelerini yazan muteber kitapların kaydına göre Seyyid Hazretleri orta boylu, esmer çehreli, değirmi yüzlü idi. Sükut vaktinde ne kadar muhabbetli ise, konuşurken, hitabette bulunurken de o kadar münbasitül-cemal bir mürşid-i sahib-i kemal idi.

Fıkıh ve hadis ilminde emsali nadir bulunan zamanın bir allamesiydi. Taam yemeleri iki veya üç günde bir defa idi. Yaz ve kış iki kat elbise giydikleri görülmemişti. Haneleri din âlimleri için medrese, müridleri için manevî riyazethane idi. Gece gündüz irşad ve şeriatin ihyası için meşgul olurlardı. Tedris usulü vaz ü nasihatla idi. Fasihel'lisan beliğal, beyan idiler. Vücutları nadir bulunan gizli bir ilim ve irfan hazinesi idi. Zamanında küçük - büyük, âlim - cahil herkes ona meftun ve hayrandı. Vaaz kürsüsüne çıktığı zaman bir ibret numunesi olan hitabeti şeriflerinin fesahatinden üdeba müstefid olur marifetinden ulema istifade ederdi.

Seyyid İbrahim Desukî: Mısır'da yetişen büyük velîlerden. İsmi, İbrâhim bin Ebü'l-Mecîd, lakabı Burhâneddîn'dir. Seyyiddir. 1235 (H.633) senesinde Mısır'da Nil Nehri batısında Desûk köyünde doğdu. 1277 (H.676) tarihinde vefat etti.

Seyyid İbrâhim Burhâneddîn Desûkî; Necmüddîn Mahmûd İsfehânî'den ilim öğrendi ve feyzlerinden istifâde etti. Ayrıca Abdürrezzâk Hazretlerinin de teveccühlerine kavuştu. Ebü'l-Hasan-ı Şâzelî Hazretlerinden de ilim öğrendi. Abdüsselâm bin Meşiş Hazretlerinin rûhâniyetinden istifâde ettiği gibi, Peygamber Efendimiz (asm)'in rûhâniyetlerinden de vâsıtasız olarak feyz aldı. Pek çok âlim, velî ve kâdı, onun talebesiydi. Arapça, Farsça, Süryânice, İbrânice ve diğer dillerle konuşurdu. Derin ilme sâhip evliyâdandı.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Kategorileri:
Okunma sayısı : 6.667
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

BENZER SORULAR

Yükleniyor...