Bazı gençlerin enaniyetten kurtulması için nefsini kırayım derken, kalbini kırabiliyoruz. Dengeyi nasıl sağlayabiliriz?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

Her şahısta enâniyet olabilir. Gençlikte, sanatta, ilimde, ibâdette, endamda, mülkte, makamda, servette ve sâire gibi şeylerde enaniyet mümkündür. Benlik; Allah’ın isim ve sıfatlarını idrak etmek için insana verilen bir mikyas ve ölçü aletidir. Enaniyet, bu hikmete binâen verildiğinden, tamamen yok edilmesi mümkün olmadığı gibi, doğru da değildir. Ancak veriliş hikmetine muvafık olarak kullanılabilir.

Hele gençlikte, enaniyet daha kâvidir. Bu vaziyetteki insanları terbiye etmek ve kalplerini kırmadan, onurlarını rencide etmeden faydalı olabilmek için şunlara dikkat etmemiz çok mühimdir.

1. Ehil olmak. Yani nasıl, neyi ve ne şekilde vereceğimizi iyi bilmek.

2. Muhâtabımızın terbiyesine ihlas, samimiyet ve lütufla gayret göstermek.

3. Yanlış davranışların temeline inmek ve mânevi hastalığı keşfetmek.

4. Acele etmeden, bazı hataların izalesini zamana bırakmak.

5. Her doğruyu, her yerde söyleme ve uygulama hatasına düşmemek.

6. Muhâtabımıza iltifatla yaklaşıp, muhabbetle muâmele etmek.

7. Nasihatı, zarar vermeyecekse yapmak.

8. En ehemmiyetlisi ifâde ettiklerimizi önce neshimizde yaşamaktır. “Din muâmelattır” esâsına göre, lisân-ı halimizle örnek olmak.

Asrımız, nefis ve enaniyetin ön plana çıktığı bir asır olduğu için, hizmet ifâ edenlerin daha dikkatli ve itinalı olmasını icap ettirmektedir. Üstadımızın, Îsm-i Hakim ve Îsm-i Rahim’e mazhâriyet sırrı, tebliğde çok mühimdir. Bizler muhataplarımıza azâmi derecede şefkâtle yaklaşıp, hikmetle onları kurtarmanın yollarını aramalıyız. Mezkûr hakikatler muvâcehesinde bizler, insanlara yaklaşır, vazifemizi ifâ eder isek, inşallah kırıcı olmadığımız gibi, muhataplarımızda da memnuniyet verici hâllerin tezâhürüne vesile oluruz.

"Ey kardeşlerim! Dikkat ediniz, sizi enâniyette vurmasınlar, onunla sizi avlamasınlar. Hem biliniz ki, şu asırda ehl-i dalâlet eneye binmiş, dalâlet vadilerinde koşuyor. Ehl-i hak, bilmecburiye, eneyi terk etmekle hakka hizmet edebilir. Enenin istimalinde haklı dahi olsa, madem ki ötekilere benzer ve onlar da onları kendileri gibi nefisperest zannederler, hakkın hizmetine karşı bir haksızlıktır. Bununla beraber, etrafına toplandığımız hizmet-i Kur'âniye, eneyi kabul etmiyor, nahnü istiyor. 'Ben demeyiniz, biz deyiniz.' diyor."(1)

“Sizi enâniyette vurmasınlar, onunla sizi avlamasınlar.” Devamında geçen “onunla” ifadesi, enaniyetle ifadesine tekabül ediyor. Dolayısı ile anlatım bozukluğu bulunmuyor.

"Enaniyette vurmasınlar,.." ifadesi ise, insanın en zayıf damarı olan benlik duygusunu tahrik ile cemaat arasında ihtilafa sebebiyet vermek şeklindedir.

Ene damarı, tahrike ve işletilmeye en müsait olan en zayıf noktadır. Bu yüzden iman hizmetinde bulunanların enaniyeti terk etmeleri gerekiyor. Enaniyet ile cemaat hizmeti bir arada bulunmaz.

(1) bk. Mektubat, Yirmi Dokuzuncu Mektup, Altıncı Risale.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Okunma sayısı : 6.639
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yükleniyor...