Bediüzzaman Said Nursinin hayatı; keramet, mücadele ve her seferinde zaferle sonuçlanan tartışmalarla anlatılıyor. Bu O'nun seçilmiş kişi olduğunu mu gösterir? Kendisinin bu konudaki görüşü nasıldır?
Değerli Kardeşimiz;
Üstadımız, her zaman ve her mekanda kendisini geri, vazifesini en ön planda tutmuştur. Bu hususta en veciz ifadesi şöyledir: “Nefis cümleden edna vazife cümleden ala.” yani "Nefsim cümleden aşağı ama mazhar olduğumuz iman hizmeti cümleden yukarı ve yücedir."
Mücadelesi ve gayreti hep iman hizmetine odaklanmıştır. Keşif, keramet, manevi makam gibi şeyleri hiç düşünmemiş, birinci önceliği cemiyetin imanı olmuştur. Bu sebeple Üstadımızın dünyasında ve nazarında manevi rütbe ve makamlar hiçbir zaman gündem, maksat ve gaye olmamıştır.
Onun seçilmiş kişi olması Nur talebelerinin ortak bir kanaatidir; Üstadımız bu kanaati zaman zaman tadil etmiş, zaman zaman da Nur Talebelerinin şevkini kırmamak adına ve onların motive olması açısından vazife noktasında kabul etmiştir.
Özetle şunu söyleyebiliriz, Üstadımız vazife ve meslek bakımından Nur mesleğini seçilmiş ve kudsi görürken, şahsını ise gayet sıradan, kusurlu ve noksan görmektedir...
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü