"Benlik ve iktidarın icad ve ihsan ve tevfik-i İlâhînin yalnız bir perdesi" olması ne demektir? "Çekirdektim. Çürüdüm." ifadesinin manası ve bize bakan veçhesi nedir?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

İncir çekirdeği, incir ağacının programını muhafaza eden basit bir sebep ve ince bir perdedir. Toprağa atıldıktan sonra incir çekirdeği çürür, içinden yeni bir filiz ve yeni bir hayat yeşerir. Yani o çekirdeğin içindeki incir programı gelişip büyümeye başlar. O programın gelişip büyümesi için zarı ve kabuğu olan çekirdeğin çürüyüp yarılması gerekir. Yoksa kabuk olan çekirdek çürüyüp yarılmadıkça onun içindeki program gelişip inkişaf etmez.

Aynı şekilde insanın cismi ve benliği de bir çekirdek olup, içinde sayısız ibadet ve marifet programlarını ihtiva ediyor. Bunların hayat bulması, inkişaf etmesi için, cisim ve benliğin hak ve iman hesabına çürüyüp yarılması gerekir. Burada benliğin ve cismin çürüyüp yarılması Allah hesabına işlemesi ve O’nun isim ve sıfatlarını tanıyacak bir kıvama gelmesi manasındadır. İnsandaki ene ve cisim Allah’ı tanımada en mükemmel bir mizan ve en şümullü bir mihenktir.

Evet, insanın Allah’ın isimlerine mazhariyeti üç şekildedir:

Birisi, ene gibi mevhum ve itibarî duyguların mukayesesi şeklindedir. İnsan kendisine ihsan edilen cüz’î ilim, irade, kudret ve malikiyet gibi şeylere farazî ve mevhum bir şekilde sahiplenir. Bu sahiplenme sayesinde ilim, irade, kudret, mülk gibi şeylerin farkına varır ve mahiyetini hisseder. Hiç ilmi ve mülkü olmayan birisi ilim ve mülk sahibi olmanın ne demek olduğunu idrak edemez. Bu yüzden Allah, insana ene denilen bir sahiplenme duygusu vererek ilim, irade, kudret, mülk gibi şeylerin mahiyetini idrak ettiriyor, onların bir pırıltısını farazî olarak insanın uhdesine koyarak onunâlemine bir pencere açıyor.

Mesela, insan sahip olduğu cüz’î ilim sayesinde şöyle der; "Ben şu kadar ilmim ile şu kadar şeyi bilebiliyorum, Allah ise sonsuz ve muhit ilmi ile her şeyi bilir. Ben cüz’î kudretim ile şu evi yaptım, Allah sonsuz kudreti ile kâinatı inşa ediyor."

Bunu sadece yedi sıfata müncer yapmak doğru olmaz. Allah’ın her sıfatı için mevhum ve itibarî bir durum, insanın mahiyetine yerleştirmiş. Bu hal aynı zamanda Allah’ın şuûnatını da rasad ediyor. Mesela, insanın lezzet alma duygusu mahiyetini tam bilemediğimiz mukaddes ve ilahî bir lezzeti bize hatırlatıyor.

Diğeri, insan fıtratına yerleştirilen zıtların ayinedarlığı şeklindedir. Mesela, insanın fıtratındaki nihayetsiz acizlik,sonsuz kudreti idrak eder. Nihayetsiz fakirlik ile nihayetsiz zengin olan Allah’a ulaşır. Sonsuz aczi, zayıflığı ve kusuru ile kudreti nihayetsiz, kusurdan ve acizlikten münezzeh olan Allah’a intikal eder.

Üçüncü olarak da Allah’ın her bir isim ve sıfatının nakış ve tecelli suretinde insanın fıtrat ve mahiyetinde tezahür etmesidir. Mesela, göz Basar sıfatının maddî bir nakşıdır. Kulak Semi’ isminin cismanî bir nakşıdır. Akıl ilim sıfatının kevnî bir resmidir. Kalp bütün isimlerin ve hasseten Vedud isminin bir tecellisidir. Buna benzer mahiyetini tam ihata edemediğimiz binlerle hissiyat ve letaifin hepsi isim ve sıfatların hayat üstünde kaynamasından ve tecellisinden tezahür ediyor.

İşte insan ruhundaki ve cismindeki bu manaları okuyup Allah’a marifet kesb ederse, hak namına çürüyüp, içindeki programı filizlendirmiş demektir. Üstad Hazretleri bu manaları üzerinde gösterdiği için, onun mahiyetindeki o engin ve emsalsiz iman pırıltıları etrafa ışık saçmıştır. Şayet bu benlik ve cismini çekirdek halinde bırakıp, içindeki o programları iman marifet, ubudiyet ve tefekkür ile beslenmese idi, biz o ışıklardan istifade edemeyecektik.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Kategorileri:
Okunma sayısı : 3.301
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

BENZER SORULAR

Yükleniyor...