"Bir büyük infilak olacak. O infilak ve inkılabtan sonra, Kur’ân etrafındaki surlar kırılacak." Surlar ne demektir; bu rüya sadece Türkiye ile mi, yoksa İslam âlemi ile mi alakalı idi?
Değerli Kardeşimiz;
"'Allah, Allah, Allah' deyip zikreden tekkeler, zikirhaneler, medreseler kapanacak ve ezan ve kamet gibi şeâirde ismullah yerine başka isim konulacak demektir. Yoksa, umum insanlar küfr-ü mutlaka düşecekler demek değildir. Çünkü Allah'ı inkâr etmek, kâinatı inkâr etmek kadar akıldan uzaktır. Umum değil, belki ekser insanlarda dahi vukuunu akıl kabul etmez. Kâfirler Allah'ı inkâr etmiyorlar, yalnız sıfatında hata ediyorlar." (Şualar, Beşinci Şua, İkinci Makam.)
Üstad Hazretlerinin bu ifadelerinden “Kur'an etrafındaki surlar kırılacak” ifadesinin ne manaya geldiği açıkça anlaşılıyor. Yani surlardan maksat; Kur’an’ı talim ve ders veren, aynı zamanda Kur’an’a gelen hücumlara set çeken; tekke ve medreselerdir. Bunlar yeni rejimin ihdası ile kapatılmış, Kur’an’ı ders verecek ve müdafaa edecek medreseler kalmamıştır.
O helaket ve felaket döneminde çeşitli menfi cereyanlar ve imansızlık ateşi her tarafı kasıp kavurmaktaydı. Kur’an’ın nurunu söndürmeye çalışanlar zulümlerini bütün şiddetiyle icra ediyor, Kur’an’a ve imana hizmet eden bütün ilim ve irfan erbabını her türlü zulüm, istibdat, hapis ve sürgün gibi eza ve cefalara maruz bırakıyorlardı. Bütün medreseler, tekkeler ve birçok cami ibadete kapatılmış, bazı camiler depo, bazısı ise hapishane yapılmıştı. Kısa bir zaman sonra da ezanlar Türkçe okutulmaya başlanmıştı.
Bediüzzaman Hazretleri bu dehşetli vaziyeti şöyle ifade etmektedir:
"Zulüm, başına adalet külahını geçirmiş; hıyanet, hamiyet libasını giymiş; cihada bağy ismi takılmış, esarete hürriyet namı verilmiş. Ezdad, suretlerini mübadele etmişler." (Mektubat, Hakikat Çekirdekleri: 35)
Cenab-ı Hak kapatılan tekke ve medreselere bedel Risale-i Nur gibi bir marifet hazinesini ihsan etti. Risale-i Nur öyle bir mektep ve medrese oldu ki, her sınıftan, her meslek erbabından talebesi var. Bu hizmet sadece belli bir yaş grubuna münhasır değildir. Çocuklar, gençler, ihtiyarlar, hanımlar, mütefekkirler, araştırmacılar, ilim adamları bu mektebin birer talebesidirler. Bu eserleri okuyan herkes istidat ve kabiliyeti nisbetinde ondan hissesini alır, kalbine ve ruhuna nakşeder ve imanını inkişaf ettirir.
Üstad Hazretleri bu hakikati şöyle ifade ediyor:
“Evet, Risale-i Nur on beş senede kazanılan kuvvetli iman-ı tahkikîyi, on beş haftada ve bazılara on beş günde kazandırdığına, yirmi senede yirmi bin zat tecrübeleriyle şehadet ederler.” (Kastamonu Lahikası, 84. Mektup)
Birinci Dünya Savaşı hem İslam âleminin hem de Osmanlının dönüm noktasıdır. Belki tarihte en dehşetli bir hadisedir. Üstad Hazretleri gibi kalbi ve maneviyatı keskin olan bir zatın böyle dehşetli bir hâdiseyi önceden hissetmemesi düşünülemez. Rüya sadece Osmanlı değil, bütün İslam âlemi ile alâkalıdır. Zaten Osmanlının yıkılması ile İslam âlemi imamesi düşmüş tesbih taneleri gibi dağılmış ve çok sıkıntılar çekmiştir. Ama bunlar işin zahirî sebebidir; Üstad Hazretleri daima istikbalin İslam’ın olacağını söylüyor.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar