"Bir zaman hikmet-i beşeriyenin masnuatın gayelerine dair gösterdiği faideler nazarımda çok ehemmiyetsiz göründü. Ondan bildim ki, o hikmet abesiyete gider..." Devamı ile birlikte izah eder misiniz?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

"Ve o hadsiz faaliyet dahi, hadsiz bir tebdil ve tağyir ve tahvil ve tahribi dahi iktiza ediyor. Ve o hadsiz tağyir ve tebdil dahi mevt ve ademi, zeval ve firakı iktiza ediyor."

"Bir zaman, hikmet-i beşeriyenin, masnuatın gayelerine dair gösterdiği faydalar, nazarımda çok ehemmiyetsiz göründü. Ve ondan bildim ki, o hikmet abesiyete gider. Onun için, filozofların ileri gidenleri ya tabiat dalaletine düşer veya sofestai olur veya ihtiyar ve ilm-i Sanii inkâr eder veya Hâlıka 'mucib-i bizzat' der." (Mektubat, Yirmi Dördüncü Mektup, Birinci Makam.)

Sadece aklı esas alan felsefe ve fen ilimleri eşyanın faydasını, kâinatın yaratılış gayesini idrak edemiyor. Bu koca kâinat fen ve hikmetin gösterdiği cüz’î faydalar için yaratılmış olamazlar. Bir kısım filozoflar, kâinattaki muazzam nizamı, harika intizamı ve sürekli faaliyeti, boş ve abes olarak görüp inkâra sapmışlar. Bazıları tabiat fikrine, bazıları septik felsefeye yani şüphecilik fikrine sapmış, bazıları da Allah’ı sadece ilk bir sebep olarak kabul edip sonsuz ilim ve iradesini inkâr etmişler. Kâinat -haşa- Allah’tan mecburen sadır olur, diye safsatalara sapmışlar. Bütün bu hezeyanlar, hikmet-i beşeriyenin, kâinatın kuruluşuna dair yeterli izah getirememesinden kaynaklanmıştır.

"İşte, o zaman, rahmet-i İlahiye Hakîm ismini imdadıma gönderdi; bana da masnuatın büyük gayelerini gösterdi. Yani, her bir masnu öyle bir mektub-u Rabbânîdir ki, umum zîşuur onu mütalâa eder."

"Şu gaye bir sene bana kafi geldi. Sonra san'attaki harikalar inkişaf etti; o gaye kâfi gelmemeye başladı. Daha çok büyük diğer bir gaye gösterildi. Yani, her bir masnuun en mühim gayeleri Sâniine bakar; onun kemalat-ı sanatını ve nukuş-u esmasını ve murassaât-ı hikmetini ve hedaya-yı rahmetini onun nazarına arz etmek ve cemal ve kemaline bir ayna olmaktır, bildim."

"Şu gaye hayli zaman bana kâfi geldi. Sonra, sanat ve icad-ı eşyadaki hayret-engiz faaliyet içinde, gayet derecede süratli tağyir ve tebdildeki mucizat-ı kudret ve şuûnât-ı rububiyet göründü. O vakit bu gaye dahi kâfi gelmemeye başladı. Belki şu gaye kadar büyük bir muktazî ve dâi dahi lazımdır, bildim."

"İşte, o vakit, şu İkinci Remizdeki muktazîler ve gelecek işaretlerdeki gayeler gösterildi. Ve yakînen bana bildirildi ki, kâinattaki kudretin faaliyeti ve seyir ve seyelân-ı eşya o kadar manidardır ki, o faaliyetle Sâni-i Hakîm enva-ı kâinatı konuşturuyor. Güya göklerin ve zeminin müteharrik mevcutları ve hareketleri, onların o konuşmalarındaki kelimelerdir ve taharrük ise, bir tekellümdür. Demek, faaliyetten gelen harekât ve zeval, bir tekellümat-ı tesbihiyedir. Ve kâinattaki faaliyet dahi, kâinatın ve envaının sessizce bir konuşması ve konuşturmasıdır." (bk. age., a.y.)

On Birinci Söz'de de ifade edildiği gibi; Allah bizzat nazar-ı dekaik-âşinâsıyla sanatını müşahade etmektedir. Zîşuur ise sathi bir nazarla varlığı temaşa etmektedir.

Enfüsî ve afaki âlemdeki herhangi bir varlığın mahiyetini, keyfiyetini, faydalarını bilmek bir ilimdir. Ancak, bu ilmin nur ve hikmete inkılab edebilmesi için, o varlığın Allah’ın eseri, san’atı, mülkü ve İlâhî isim ve sıfatların ayinesi olduğunun bilinmesi gerekir. Eşyaya bu mânada nazar etmeye mana-yı harfî deniliyor.

Eşyaya yaratıcısını hiç nazara almadan, mana-yı ismiyle, yani o şeyin kendi hesabına, sebepler namına bakan ve ondaki mânaları, hikmetleri, güzellikleri tesadüfe veya tabiata veren bir insanın bilgisi nura dönüşmez; yani onun kalbine ve sair latifelerine hiçbir nur, hiçbir feyiz vermez. On İkinci Söz’deki Kur’an misalini hatırlayalım: Kur’anı Allah kelamı olarak bilmeyen bir kimsenin, onun harflerindeki nakışlar hakkındaki bütün bilgileri abesiyete inkılab eder, hiçbir hikmet ve nur taşımaz.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Okunma sayısı : 6.213
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

Yorumlar

drerkan
Müthiş bir risale Müthiş bir şerh. Allah razı olsun.
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.

BENZER SORULAR

Yükleniyor...