"Bu vâkıa, bize şuhud derecesinde kanaat verdi ki, bu sır, Risale-i Nur'a, hâdimlerine bir inâyet-i İlâhiye ve bir iltifat-ı Rabbaniyedir." İzah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
"Birisi şudur ki: Bu yakında Üstadımızla beraber kıra çıkmıştık. Çay yapılmasını, hem ikişer çay, hem üçer şekerle içilmesini emir buyurdular. Hepimiz, üçer şekerle ikişer çay içtik. Yalnız Emin kardeşimiz bir şeker kendisine noksan olarak içmiş. Akşam üzeri, Risale-i Nur'un menba-ı intişarı olan Üstadımızın odasına geldik. Emin, şeker kutusuna sarf olunan şekerleri koymak istemiş, fakat kutu sekiz şekerden fazla almamış. Emin, 'Fesübhânallah' der. 'On yedi şeker yerine kutu sekiz şekerle dolsun.' diye taaccüp ettik. İşte bu vâkıa, bize şuhud derecesinde kanaat verdi ki, bu sır, Risale-i Nur'a, hâdimlerine bir inâyet-i İlâhiye ve bir iltifat-ı Rabbaniyedir."(1)
Şeker kabı, Allah’ın bir bereket eseri olarak gaybdan doldurulmuş. Şekerlerin büyümesi ile alakası yok. Âdet olarak kaç tane sarf edilmiş ise, onun yerine keramet eseri olarak Allah yine adet olarak ihsan ve ikramda bulunmuş ve o kaba gaybdan şekerler ihsan etmiş.
Evliyaların hayatında bu nevi kerametler çokça görünür. Üstad Hazretlerinin hayatında bu türden yüzlerce kerametler vaki olmuştur. Ama Üstad Hazretleri bu kerametleri kendi şahsına değil, iman ve Kur’an hizmetine nisbet ediyor.
(1) bk. Kastamonıu Lâhikası, (36. Mektup).
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü