"Bu zaman ehl-i hakikat için, şahsiyet ve enaniyet zamanı değil. Zaman, cemaat zamanıdır." İzah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
Ortak akıl tek akıldan, iki el bir elden, kolektif düşünce tekil düşünceden daima üstün ve galiptir. Ferdiyetçilik, aynı zamanda bencilliği, egoizmi besleyen tehlikeli bir zemindir. İnsan gerektiğinde toplum adına toplumun menfaati için egosunu terk edip, toplum ya da cemaat havuzunda benliğini eritebilmelidir. Şayet eritemiyorsa, o zaman toplum ve cemaat bilinci yok olur, milletler ferdiyetçilik mikrobu ile çözülmeye başlarlar.
Üstad Hazretleri, bu zamanda cemaat olmanın ve cemaat hâlinde hareket etmenin önemini en veciz olarak şöyle tarif ediyor:
"Hem ehl-i dalâlet ve haksızlık, tesanüd sebebiyle, cemaat suretindeki kuvvetli bir şahs-ı mânevînin dehâsıyla hücumu zamanında, o şahs-ı mânevîye karşı, en kuvvetli ferdî olan mukavemetin mağlûp düştüğünü anlayıp, ehl-i hak tarafındaki ittifak ile bir şahs-ı mânevî çıkarıp, o müthiş şahs-ı mânevî-i dalâlete karşı hakkaniyeti muhafaza ettirmek."(1)
Kâfirler, hak olan İslam’a kitlesel ve cemaat şeklinde plan ve program dahilinde hücum ediyorlar. Böyle organize bir hücuma karşı bizim de organize ve kitlesel bir karşılık vermemiz gerekir. Yoksa bir şahıs ne kadar dahi ve kuvvetli de olsa, organize ve kitlesel bir hücuma karşı varlık gösteremez. Öyle ise İslam toplumları birlik ve beraberlik içine girip, kâfirlere karşı tek vücut tek cemaat olmaları gerekir. Yoksa Allah bize galibiyeti tattırmaz.
Eski zamanda ehl-i iman hem çok hem kuvvetli hem devlet ve kurumlar tarafından desteklendiği için, o zamanlarda böyle bir cemaat ve şahs-ı maneviye ihtiyaç duyulmuyordu. Şahsi ve ferdi hareket etmeye zaman ve zemin müsait idi.
Lakin yukarıda da ifade ettiğimiz gibi, küfür bu zamanda ehl-i imana cemaat ve cemiyet şeklinde hücum ediyor. Âdeta bir tek mümine büyük bir küfür ordusu, cemiyet ve cemaat manası ile karşısına dikiliyor. Hâl böyle olunca bir müminin böyle dehşetli bir cemaat ve cemiyete karşı tek başına karşı koyması hem maddi hem de ruhi olarak mümkün değildir. Bu sebeple Kur’an ve iman hizmetkarlarının şahs-ı manevi hâline gelip küfrün şahs-ı manevisine mukabele etmesi zaruri bir ihtiyaç ve realite haline gelmiştir.
(1) bk. Lem'alar, Yirminci Lem'a.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü