Üstad ahir zaman mehdisi midir, Üstat’tan sonra mehdi gelecek mi?
Değerli Kardeşimiz;
Deccal, bir şahsın temsil ettiği bir şahs-ı manevî olduğu gibi, mehdi de bir şahsın temsil ettiği bir şahs-ı manevîdir.
Sikke-i Tasdik-i Gaybi'de geçen bir mektubun bu mevzuyu gayet açık bir şekilde izah ettiği kanaatindeyiz. O mektubu buraya aldıktan sonra kısa bir tahlil yapmak istiyoruz.
"Ümmetin beklediği, âhir zamanda gelecek zâtın üç vazifesinden en mühimi ve en büyüğü ve en kıymettarı olan iman-ı tahkikîyi neşir ve ehl-i imanı dalâletten kurtarmak cihetiyle, o en ehemmiyetli vazifeyi aynen bitemâmihâ Risale-i Nur'da görmüşler. İmam-ı Ali ve Gavs-ı âzam ve Osman-ı Hâlidî gibi zatlar, bu nokta içindir ki, o gelecek zatın makamını Risale-i Nur'un şahs-ı mânevîsinde keşfen görmüşler gibi işaret etmişler. Bazan da o şahs-ı mânevîyi bir hâdimine vermişler, o hâdime mültefitane bakmışlar. Bu hakikatten anlaşılıyor ki, sonra gelecek o mübarek zat, Risale-i Nur'u bir programı olarak neşir ve tatbik edecek."
"O zatın ikinci vazifesi, şeriatı icra ve tatbik etmektedir. Birinci vazife, maddî kuvvetle değil, belki kuvvetli itikad ve ihlâs ve sadakatle olduğu halde, bu ikinci vazife gayet büyük maddî bir kuvvet ve hakimiyet lâzım ki, o ikinci vazife tatbik edilebilsin."
"O zatın üçüncü vazifesi, hilâfet-i İslâmiyeyi ittihad-ı İslâma bina ederek, İsevî ruhanîleriyle ittifak edip din-i İslâma hizmet etmektir. Bu vazife, pek büyük bir saltanat ve kuvvet ve milyonlar fedakârlarla tatbik edilebilir. Birinci vazife, o iki vazifeden üç-dört derece daha ziyade kıymettardır. Fakat o ikinci, üçüncü vazifeler pek parlak ve çok geniş bir dairede ve şaşaalı bir tarzda olduğundan, umumun ve avâmın nazarında daha ehemmiyetli görünüyorlar. İşte o has Nurcular ve bir kısmı evliya olan o kardeşlerimizin tâbire ve tevile muhtaç fikirlerini ortaya atmak, ehl-i dünyayı ve ehl-i siyaseti telâşe verir ve vermiş; hücumlarına vesile olur. Çünkü, birinci vazifenin hakikatini ve kıymetini göremiyorlar; öteki cihetlere hamlederler."
"Kardeşlerimin ikinci iltibası:"
"Fâni ve çürütülebilir bir şahsiyeti, bazı cihetlerle birinci vazifede pişdarlık eden Nur şakirtlerinin şahs-ı mânevîsini temsil eden o âciz kardeşine veriyorlar. Halbuki bu iki iltibas da Risale-i Nur'un hakikî ihlâsına ve hiçbir şeye, hattâ mânevî ve uhrevî makamata dahi âlet olmamasına bir cihette zarar verdiği gibi, ehl-i siyaseti de evhama düşürüp Risale-i Nur'un neşrine zarar gelir. Bu zaman, şahs-ı mânevî zamanı olduğu için, böyle büyük ve bâkî hakikatler, fâni ve âciz ve sukut edebilir şahsiyetlere bina edilmez."
"Elhasıl: O gelecek zatın ismini vermek, üç vazifesi birden hatıra geliyor; yanlış olur. Hem hiçbir şeye âlet olmayan nurdaki ihlâs zedelenir, avâm-ı mü'minîn nazarında hakikatlerin kuvveti bir derece noksanlaşır. Yakîniyet-i bürhaniye dahi, kazâyâ-yı makbûledeki zann-ı galibe inkılâp eder; daha muannid dalâlete ve mütemerrid zındıkaya tam galebesi, mütehayyir ehl-i imanda görünmemeye başlar. Ehl-i siyaset evhama ve bir kısım hocalar itiraza başlar. Onun için, Nurlara o ismi vermek münasip görülmüyor. Belki 'Müceddiddir, onun pişdarıdır.' denilebilir."
"Umum kardeşlerimize binler selâm."(1)
Bu mektup, mehdinin bir şahs-ı manevî olduğunu gösteren mühim bir mektuptur. Üç kez "o zatın" ifadesinin geçmesi ve üç vazifenin de aynı şahsın tarafından yapılacağı hakikati bize açıklıkla ifade ediyor ki, mehdi bir şahs-ı manevîdir ve üç vazifeyi de o şahs-ı manevî yapacaktır. Her üç vazifeyi temsil eden şahıslar farklı olabilir ve olacaktır. Ancak her üç şahıs da, o şahs-ı manevînin âzaları olacaklardır. Nasıl ki bir adamın her bir uzvu farklı farklı vazifeler yaptığı halde, bütün işler o adama mal oluyor.
"Bu hakikatten anlaşılıyor ki, sonra gelecek o mübarek zat, Risale-i Nur'u bir programı olarak neşir ve tatbik edecek" ifadesi de Üstad'tan sonra gelen, hayat ve şeriat dairesini temsil edecek şahıslar, şahs-ı manevîyi temsil eserleri rehber edineceklerdir. Dolayısıyla şahs-ı manevînin birer âzası olarak ortaya çıkacaklardır.
(1) bk. Sikke-i Tasdik-i Gaybi, Parlak Fıkralar...
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar
Üstadın, ben kendimi seyyid bilmiyorum demesi, seyyid olmadığı anlamına gelmez. Nesiller o kadar karışmış ki, "ben kesinlikle seyyidim" demek doğru olamaz. Hem, Seyyid: Efedi anlamına da gelmektedir.
ÖNCELİKLE GÖRÜŞÜNDEKİ İSABET VE VUKUFİYETDEN ÖTÜRÜ EDİTÖRÜ TEBRİK EDERİM.ACİZANE MEHDİNİN 3 VAZİFESİ HAKKINDAKİ KANAATİMİ ARZ EDEYİM: AL-İ BEYT-İ NEBEVİNİN SİLSİLE-İ NURANİYESİNİN MENŞEİ,ÇEKİRDEĞİ VE FİHRİSTESİ PEYGAMBER (ASM) DAN SONRA ELBETTE 3 ZAT-I NURANİDİR.
1."BEN KUR'AN'IN TENZİLİ İÇİN HARBETTİM,SEN TE'VİLİ İÇİN HARBEDECEKSİN" DİYE ZAT-I RİSALETİN FERMAN ETTİĞİ, HERKESDEN ZİYADE RİSALE-İ NURA İŞARET EDİP TERCÜMANINI TEŞCİ EDEN ALİ-ÜL MÜRTEZA KERREMALLAHÜ VECHE DİR.ADETA HZ ALİ(RA) KUR'ANI KENDİNE HAZIR PROGRAM YAPMIŞ,İLMİN KAPISI OLARAK ASHABI,ALİNİ VE TABİİNİ TEDRİS ETMEKLE KUR'ANIN EN DOĞRU TE'VİLLERİNİ ÜMMETE MİRAS BIRAKMIŞTIR.
2.ALEM-İ İSLAMIN EN BÜYÜK İKİ ORDUSU KARŞI KARŞIYA GELDİĞİNDE MUSALAHAYI TEMİN ETMEKLE NİZAI ORTALARINDAN KALDIRMAKLA "İTTİHAD-I İSLAMI TESİS" EDEN HZ HASAN(RA) I GÖSTERİR.
3.HİLAFET-İ İSLAMİYENİN İNKIRAZIYLA, EMEVİ SALTANATININ ZULÜMLERİYLE AHKAM-I KUR'ANİYENİN ZEDELENMESİYLE, BOZULMAYA YÜZ TUTAN ŞEAİR-İ İSLAMİYEYİ İHYA VE İLAN EDEN HZ HÜSEYİN(RA)İ GÖSTERİR. KANAATİM O DUR Kİ; BEDİÜZZAMAN HAZRETLERİNİN TAİFESİYLE BERABER VÜCUDA GETİRDİĞİ NUR KÜLLİYATINI,UMUM NUR TALEBELERİNİN HAVZ-I MÜŞTEREKİNDE ERİMİŞ, HZ ALİ(RA) SİSTEMİNDE HALİS BİR NUR TALEBESİ KENDİNE HAZIR BİR PROGRAM YAPIP NEŞREDECEK, BU NEŞİR HİZMETİYLE ÜSTADIN 1.VAZİFESİ OLAN İMANI TAHKİKİ SURETTE DERS VERME VAZİFESİ, EN NİHAYET MERATİBİYLE İTMAM EDİLMİŞ OLACAK. ZAMANIN ÇALKAMASIYLA, İHLAS VE FEDAKARLIK DÜSTURLARININ NUR DAİRESİNDE TATBİKİNİN İHTİYACI ŞİDDET KESBETTİĞİ HENGAMDA, RAHMET-İ İLAHİNİN SEMASINDAN, HZ HASAN(RA) SİSTEMİNDE HALİS BİR NUR TALEBESİ NÜZUL EDİP , ARKADAŞLIK, KARDEŞLİK GİBİ NURANİ BAĞLARIN ŞAHS-I MANEVİDE HAKİMİYETİNE İZN-İ HAKLA MUVAFFAK OLMASIYLA 2.VAZİFE İTMAM OLACAKTIR İNŞAALLAH. VAKTA Kİ,HİSSİYAT-I SÜFLİYE VE MENAFİ-İ CÜZ'İYE,DAİRE-İ NURİYEDE ADALET VE HAKKANİYETE GALEBE ETME İSTİDADI BAŞ GÖSTERİR, O VAKİT, NURUN MAYASIYLA BESLENMİŞ VE TEKEMMÜL ETMİŞ HZ HÜSEYİN (RA) SİSTEMİNDE KAHRAMAN BİR NUR ŞAKİRDİ , O ZULMÜN BAŞINI, NURUN ADALET VE HAKKANİYET DÜSTURLARIYLA KESMEĞE MUVAFFAK OLACAK VE BUNUNLA 3. VAZİFE HİTAM BULMUŞ OLACAK İNŞAALLAH. MAZİ MÜSTAKBELİN AYİNESİ BELKİ AYNISI HÜKMÜNDE,TOHUM VE ÇEKİRDEKLERİNE HAMİLEDİR.GÜNÜN BİRİNDE DOĞURACAK!..
Hocam size bir şey sormak istiyorum, bediüzzaman mehdi olabilir veya olmayabilir onu Allah bilir... kişi sevgisinden dolayı üstadını mehdi olarak görebilir, ki tarih boyuda görenler olmuştur...
Ama üstad ben zaten mehdiyim demiyor( olamaz demiyorum, sadece kendisi söylemiyor)
Şimdi zaten insanlar risalelere ön yargılarla yaklaşıyorlar, bir Risale dostu kardeşimizde, bu önyargılı arkadaşa risale-i Nur'u anlatacağı yere "Bediüzzaman ahir zaman mehdi'sidir diyor" sonra ne oluyor Aa bu da üstadını Mehdi olarak görenlerden, Mehdi, Mehdi diye gezenlerden diyor ve risale-i Nur'u okumuyor Yani bu olay Sizce de risale-i Nur hizmetine zarar vermiyor mu?
Ya velev ki Bediüzzaman Mehdi olsun, Biz zaten risale-i nurlarla Meşgul değil miyiz biz zaten risale-i Nurları okuyoruz ne kaybederiz ki.... Üstad diyor Ya"Mehdi geldiğinde seni vazife başında bulsun" Biz vazifemizi yapalım Mehdi olabilir,olamaz Bediüzzaman mehdidir veya değildir Bu gibi olaylar sizce de risale-i Nur hizmetine zarar vermiyor mu?
Cevaben size soruyorum, sizin fikriniz nedir, sizce öyle mi?
Değerli Kardeşimiz; aşağıdaki linkleri inceleyebilirsiniz:
- Mehdi'yi doğru teşhis etmenin ve ona uymanın, ahiret ve dünya açısından fayda ve zararları neler olabilir?
- Bir arkadaşım, Bediüzzaman için; "En büyük mücedittir." şeklinde bir cümle kullandı. Bunu her yerde söylemek ne kadar doğrudur?
Selam ve dua ile...